Yazı yazmak için yazı yazılmamalı… Bir duygu seli, ilham bizi sürüklemeli, belki bir orman içinden geçerken doğal oksijenin verdiği gaz ile, belki atılan bombalara, işlenen acımasız cinayetlere bir veryansın, başkaldırı olmalı… Yazdıkça hisler gevşerken, hiddetin, cinayetin, ızdırabın acısı da sönmeli! Hepimiz insanız birbirimize benzeriz sonuçta…


Mesela, yaşamak mucize demeli.. Hiç bir şey tesadüf sonucu gelişmiyor kanısını heyecanla hissetmeli, hemen kalemi almalı, yahut klavyeye dokunmalı… Her dokunuşta, sanki mucize gibi süslenmeli sayfa, kalpten yansıyan moduyla… Paylaşmak için heyecan duymalı… Acaba kaç kişi benim gibi hisseder, kelimelerime dokunduğunda ağlar veya güler veya yine mi yazmış der! 


kimse beni zorlamıyor ki… işte yorgun bir kurban bayramı günü, gecenin bilmem kaçı, uyusam, belki bir ömre değer uzunlukta olacak ama yazıyorum yine de! Uykuyu değil, hecelerin dans edişi beni meşgul ediyor! Hani müzik diyesim var, dilimde mırıldanıyorum farkında olmadan, şimdi farkına vardım ya! Televizyon açık, gecenin gri tonu sessizliğimi teyit ediyor. içimden geliyor konuşmalarım, tıpkı dışarıdaki sessizliğin doğacak yeni güne hazırlanışı gibi!


Birbirinden farklı konular, filmler televizyonda oynuyor… Birbirinden farklı kişiler gözümün önünden geçiyor, hayatımda hiç görmeyeceğim sanallık işte! Hani sanal oyun oynasam ve buradan seçtiğim kahramanlar gibi… Ne göreceğim ne dokunacağım ne de konuşacağım kişiler! Bir şeyler anlatmaya çabalıyorlar benim gibi. Ama bu yazıyı okuyan beni hayal etmeyecek, kafasında ne varsa onu dökecek kelime aralarına! Ben oyun oynamıyorum, kendimce kurguladığım oyunu yazıyorum, içimden geldiğince, öylesi doğal… 


İnsanın günde önüne gelen, böylesi kaç kişiye rastlar ki… Beyine giren bu kişiler, şimdi dans ettikçe, yorgunluğu hissediyorum. Hepsiyle dans etmek haksızlık değil mi? Bu kadar ilgi beni sıkıyor, bunalıyorum. Koşup, dışarı çıkmak, kendimle ilgilenmek istiyorum. Böylesi filmler, diziler, oyunlar beni köleleştiriyor, donuklaştırıyor, cam ardındaki sırlara hazır ulaşmam beni mahvediyor. Belki de bu yüzden yazıyorum, değişim denilen şey, en azından karanlığa benim ışığımı eklemeli diyorum. Okuyan olursa bana katılır diyorum. Sırrı, beynin içide çözmek gerekiyor, doğalca, kendim ürettiğim kişilerle… Başkasının kahramanlarına ihtiyacım yok diyorum. Okuyan da bunu hissetsin diye, resim eklemiyorum yazının bir köşene…


Hani yazmayım derken, kaç paragraf olmuş, yukarı bakınca bir yükün altında kalmış karınca gibi bakıp, yazdıklarımı taşımaya çabalıyorum. Ya siz, ne yapıyorsunuz şimdi, kim bilir, rüyanızda isteyip istemediğiniz neleri görüp, kah bağırıyor kah gülüyorsunuz. Birisi dürtüyor size, uyan rüyadan, rahatsız oluyorum diyebiliyor. Dur ya unuttum bir an ya, yalnız yaşayanlara ne demeli… Özgürler mi, imrenelim mi şimdi, kimse uyandırmıyor onları, rahatsız da oldum demiyor? Gerçekten siz hangi boyutta yaşıyorsunuz ki? Bir ses sanki cevap olsun diye sesleniyor, aslında insan yalnızda değilmiş, evinde gözlerinin görmediği kadar çok canlı yaşıyormuş… Hayda senaryo korku filmine dönüşecek gibi oldu şimdi, herkes sağına soluna bakıyor, hani nerede? Korkmayın, ne üretiyorsanız kendinizin bir parçası bu… Korku, heyecan, öfke, ne varsa daha! Siz ne isterseniz neye inanırsanız, onu yaşıyorsunuz. Şimdi de banyodan sesler geliyor, neyin nesi ya… Evde de kimse yok ki, kulağıma bu sesi ileten şey nedir, banyoya gitsem mi acaba? Ya gitsem tanımadığım birini görsem, ne yaparım sonra, bağırır mıyım, bayılır mıyım…Neyse ses falan gelmiyor artık, gitmesem de olur dermişim…  Aslında merak duygusuna rağmen gitmeyeceğim!


Yazdıkça neler geliyor, sayfalar doldu, her harf karıncalar gibi dans ediyorlar, arılar gibi bal yapmak için vızır vızır uçuşuyorlar… En iyisi bu yazıyı burada noktalayım. Eğer daha fazla yazarsam, siz de benim gibi uykusuz kalacaksınız… İyi geceler diliyorum size! Haydi hep birlikte uyuyalım olur mu?


Saffet Kuramaz

( Affedin Yine Yazdım, Paylaştım Da Farkında Olmadan! başlıklı yazı safdeha tarafından 2.09.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.