“Hiçbir baba, çocuğuna güzel terbiyeden daha üstün bir hediye vermiş olamaz.” (Tirmizî, “Birr”, 33)


Peygamberimiz(sav) yanında oturan sahabelerine sormuş,

-Size göre miras nedir?

Sahabeleri de demiş ki,

-Miras, çocuklarımıza öldükten sonra rahatça yaşamalarını sağlayacak dünyalık bırakmaktır.

Peygamberimiz(sav),

-Hayır. Miras, çocuğunuza güzel ahlak ve dini öğretmektir.


...

 

Günümüz anne ve babası, çok çalışarak ev, tarla, altın, villa, yat… İle sürekli birikim yapıyor. Böyle yaparak büyüyecek çocuklarına, yaşam içinde katılımcı birey olduklarında kendilerinden daha güzel yaşamalarını sağlayacaklarını düşünüyorlar. Çocuklarının ne ağızlarından çıkan kötü sözlerinin yok olmasına için çaba sarf ediyorlar ne de yaşadıkları hayata müdahale edecek çevrelerini(internet, sinema, eğlence partileri…) kontrol ediyorlar. Zenginlikleri artıkça bu konularda doğru yaptıklarına içtenlikle inanarak, garanti yaşamı verecekleri inancı ile vicdanen rahatlıyorlar.

 

Eğer çocukların bu parayı ve zenginliği kullanabilecek ahlak ve dine dayalı öğretileri ile eğitilmezlerse, nasıl bu maddesel zenginlik kalıcı olur ki… Rızık sıkıntısı çeken ve ondan korkan kişi, ancak dünya ile meşgul olur, onu kaybetmekten dolayı biriktirir ve asla birikimini harcamayı istemez. Yerse, azalacağını düşünür. Böylece, elinde isteyip de yiyeceği seçenekler fazlasıyla varken fakir gibi yaşamaya mahkûm oluyorlar.

 

De ki, "Size gökten ve yerden kim rızık veriyor? O, kulaklara ve gözlere hükmeden kim? Ölüden diriyi, diriden ölüyü çıkaran kim? İşleri idare eden kim?" Hemen "Allah'dır" diyecekler. De ki, "O halde Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız?" (Yunus süresi,31)

 

Dini öğreti içinde, rızkın yalnızca Allah tarafından verildiği öğretilir. Kişi rızkını kazanmak için elinden geleni yapar ve kazandığında ise onu da israf etmez. Rızkını kaybetmekten dolayı da asla korkmaz. Eğer, rızkını kaybetmekten dolayı korkarsa, onu kaybedeceği endişesi ile Allah’tan başkasına kul olur ve ömrünü mahveder. Çocuklarının da rızkını Allah verdiğine göre, biz onların gelecekteki rızkından şüphe edersek, Allah’ın onları beslemeyeceğinden de şüphe eder, böylece Allah’ın işine karışmış olur, onun vaadinden şüphe ederiz. Allah’ın sözüne inanmamak demek, Onun Rabliğini kabul etmemek olur ki, Bu seçtiğimiz yol ile haşa, Allah’a şirk koşmuş oluruz.

 

Bu yüzden çocuklarımıza zaman ayırmalıyız ve nasıl bir dünyada yaşadıklarını ve yaşam alnına girdiklerinde nasıl davranmaları gerektiğini öğretmeliyiz. Onlara her istediklerini almak yerine, hayatın verdiği sınavların yükünü anlamalarını sağlayarak, onlara ihtiyacı olan dini eğitimi bu acıların olmaması yönünde kalıcı olarak anlamalarını sağlamalıyız. Onların dünyadan korkmak yerine yalnızca Allah’tan korkmaları gerektiği ve yalnızca onu içtenlikçe sevecek bir yaşam felsefesini öğretmeliyiz. Korkunun, yalnızca Allah’ın rahmetinden, ihsanından, korumasından ve sevgisinden mahrum olmak demek olduğunu, anlamasını sağlamalıyız. Çocuk anne sevgisinden daha yüce bir sevgi olan Allah sevgisini yaşamalıdır. Her istediğini Allah’ın vereceğini de bilmelidir. Çocukluk zamanı,  başını topraktan çıkartmış yemyeşil ekin gibidir. Ona su verirseniz-dini eğitim boy atar ve büyüdükçe büyür, verimli olur. Su vermezseniz kısa sürede sararır ve kurur gider-isyankâr ve şiddet yanlısı, zalim olur. Bu yüzden onları bolca sulamalısınız. Siz sularken, sizi de sulamasına izin vermelisiniz. Siz de yaşadığınız için, en doğrusunu pratikleriyle sizden öğrenmelidir. Aile dini eğitimi yaşamanın en güzel ortamıdır.

 

Elbette öğretiler örnek olmaktan geçer. İnsan yaşamadığı bir pratiği, öğretemez ve anlatsa da kalıcı da kılamaz Bu öğretileri başkasının öğretmesini sağlasak bile, çocukta temel bir kanı şu olacaktır: “Madem bana öğretiyorsunuz siz niye yaşamıyorsunuz?” diyecektir. Bu soruyla karşılaşmamak için onlara örnek yaşamamız da gerekiyor…

 

İslam dini hayatın her anında, bizi terbiye eden ve yaşanılır dindir. Tuvalet adabından hapşırığa kadar, ne yapmamız gerektiğini öğreten ve yaşanan dindir. Eğer her anı sünnet çerçevesinde yaşar ve çocuklarımıza da yaşatırsak, gerçek huzuru ve mutluluğu yaşar ve yaşatırız.  Yemekle, içmekle uğraşmaz, ruhumuzun kimyasıyla meşgul oluruz. Kalp sever, yaşadıklarından şüphe etmez, dosdoğru yol açılır bizlerin önüne!

 

Unutmayalım ki, “İnanmak yaşamaktır…”

 


Saffet Kuramaz

( Çocuğu Terbiye Etmek, Ona En Güzel Mirastır başlıklı yazı safdeha tarafından 6.09.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.