Meşakkatli olmalı hikâyen, derbeder
olsa da debdebeli olmasın asla.
Susları büyüten çiçekler gibi olmalı
iç dünyan: şatafatlı ikramlar sunmalısın dostlarına, muğlâk değil de mağdur
olsun varsın hezeyanların sonra da oturursun gök kubbenin eşiğinde, hasbıhal
edersin yorgun meleklerle ve bitkin melikelerin sayısız yolculuğun izini
taşırken.
Gönül borcun varsa asla ödememezlik
yapma hatta alacaklı hanene şerh düş, ölümüne vuku bulan nidalarında bir şehir
kabadayısına rastlayıp da kaçıştığın ruhunun izbeleri hem öyle böyle de değil
hani; yeter ki bir tanı koydur kayıp dostlarına ve sor soruştur bakalım; hata
kimde diye asla da hatalarından yüksünme ve en mutsuz şarkı da olsan hutbelerin
eşiğinde mutlak bir rota çiz el yordamı ve yalpalaya yalpalaya uzan uzağında
duran nakkaşların eserlerinin gücünde iken içindeki sevgin.
Sonra da yeni dosyalar aç ve şerh düş
her sayfaya hele ki andıkların kadar anılmayı dilediğin bir de müşkül isen asla
kapıp koyuverme gözyaşlarını sadece nemli bulutlardan nemalandığı söyle fark
edenlere sonra da kapan gönül odana ve hasbıhal et göklerin, evrenin tek hâkimi
elbet eşlik edecektir sana hele ki çatı katında hüznün bir de el ver bakalım
bir yetim çocuğa, elle yüzünü görmeyen adamın, duymayan kadının ve hatta kim
ise sevgini sunup da işgal edilirken kürediğin yürek bahçen.
Elzemdir çiçekler.
Endamlıdır her çiçek.
Hele ki pembesinden bir gül buldun mu
ıslat onu nemiyle yasının; işgal et dikenleri yakarken canını lakin sevgiyle
koyul yola, sevgiyi muteber kılanlara da hürmet et ya gerisi? Deme asla deme
gerisi ne olur diye; varsın gerisin geri kaçışsınlar elbet bulacaksın bir
sevgiyi bir de hüznü yüreğine pelesenk etmiş gönül yordamını pay etmekle
payidar kıldığına muktedir iken kayıp bir coğrafyada, aykırı bir düzlemde ve iç
acılarını toplayıp da boyunu aşan sevdalara rast geldin mi sadece kapa
gözlerini ve İlahi Aşkına şakımasına izin ver yorgun ve tasalı bülbüllerinle iç
dışlı iken, gecenin erdiği keramete aşkı dokunaklı serenatlara çeviren bir
sureyi de asla ıskalamadan.
Yaşadığın kadar sev.
Varsın azat etsinler seni.
Koyulduğun yolda aşkı haraç mezat
görücüye çıkaranlara da asla aldırış etme yine de kinayeler uçuşurken yorgun
kıblende bir buse kondur meleklerinin kanatlarında çoğalmayı bekleyen çiy
taneleri süzülürken; usulca asil bir tebessüm kondur bu sefer elbet selamını
verdiğinden de aksedecektir bir nakarat ya da buğusu evrenin belki de naşında
hasret ve acı biriktiren kuşlarla düşeceksin yollara sonra da sorgu sual hak
getire, diyenleri duyma asla hem onlar mı verecek senin yüksündüğün değil de
baş tacı ettiğin bir rakımda baş veren tomurcukların gıyabında toprak kadar
yumuşak ve alıcı iken yüreğin.
Dokunulmazlığında ölümün sükût et.
Varlığında hicvin, varsın azat et tüm
olumsuz yüklemleri ve kipleri emirden öte gitmeyen katı yürekleri sadece
nazarında aşk eyle yeri geldi mi vuku bulan satırlara doluşan hezeyanı sabır
eyle ve şükürlerinde koru içindeki çocuğu ve masumiyeti hatta indinde rahmetin,
gerekirse büyüt hüzün ağacını; bazen bir selvi bazen çınar bazense çamura
bulanmış bir güneş kadar sıcak iken yüreğindeki rüzgâr yüklü dileklerin.
Ant içtiklerini koru.
Ağıt yakanları kolla.
Aşkı kutsayan evreni evin belle.
Yatağını ise otağı bil bir de dergâhında
konuk ettiğin duygularını sakın bırakma, sıkı sıkı sarıl en çok da sevgiyi
yalasın ruhun; en çok da nefreti yok saysın titrek gölgen ve ellerinde büyüt
sadece haznenden taşanları değil de kıymete binen hasretini bile kutsasın
Tanrı.
Gün gelecek.
Güneş elbet doğmayacak.
İksirinden şahadetin; azabından
kötünün; kibrinden sevdanın; uleması gelse kaçırma asla içindeki gerçekleri ve o
çocuğu usul usul pışpışlayıp da bir anne nezaretinde sevgiyi kutsayan
gönüllerde saklı kal ve saklı tut ama sakınmadan ve gözünde büyütmeden
insanları sadece hamdet, sadece gözet gözetildiğini bilip görünmezi meşk
eyleyen rahmeti baş tacı et.
Sevdikçe sevildiğine kani yine
Yaratıcının enginliğinde yaratılardan değil korkmak bilakis uzakları yakın
kılan dualarda kocaman bir tebessüm kondur yüreğine ve sarkacı kırık ne ise
sadece tut içindeki kıyamda rast geldiğin kadar işlerinin rast gideceğine dair
inancınla yaşamayı aşk eylemişken ve ölümü de tereddütsüz kabullenmişken
yüreğinin celbinde bir feryat değil de sevgi dolu nidaların varlığından bihaber
gölgeleri yok saydığın bir o kadar yok sayıldığın ama hiçliğinle ait olduğun
Rabbin kıyamazken masum yüreklere…