Susmayın şiirlerim, yağmur olun yel
olun,
Damıtsın toprak sizi, yüreğine indirsin,
Lal-ı ebkem ağzıma, her mısrada dil olun
Neşteri derin vurup, acıları dindirsin
Ay bile üşür işte, ben altında donarken,
Kolay mı mecnun olmak, aşk peşinde
yanarken.
Söylesene bir kere, vuslat ihtimal
midir,
Uyanır mı yüreğim, o muhteşem sabaha,
O ağlayan gözlerin, yokluğumda lal
midir,
Düşer mi uğru uğru, dualar birgün aha.
Sakın ha mesafeler, olmamalı mesele,
İnandım her sabahta, beklediğim visale.
Bu bekleyiş yoruyor, benimle üşür zaman,
Süzülür gözyaşlarım, dökülür birdenbire,
Yitmezse elbet umut, an’a dönüşür zaman,
Akıtırım dert etme, dertleri bir nehire.
Tırnağımı geçirip, rüyaları uyuttum,
Çünkü ben her rüyayı, içtinaba eş
tuttum.
Susarak konuşuruz, şiirlerde sözlerde,
Boğazın
sularında, Martılar bile sessiz,
Bin umudu besledim, aynada ki yüzlerde,
Vuslatın ateşini, seyrederek nefessiz
Güneşi solduranlar, acıtsa da tenimi,
Yıldırmaz bir an olsun, yaşamak
nedenimi.
Şu ayarsız tarihin, içinde talih sensin,
Varsın bütün geçmişim, silinsin
izlerinde,
Sen beni son nefese, götürecek nedensin,
Ağlarım utanmadan, kıvrılıp dizlerinde,
Velhasıl ey Ademi, aşk yürekte ağırdır,
Onu da taşıyacak, şu sendeki bağırdır.
Âdem Efiloğlu