Kesti selamını püşt-i penahım
Yandı ateşlerde sadr-ı sîretim 
Yüzüme nakşolur günbegün âhım 
Eski libaslara döndü sûretim

Görenler şaşıyor düştüğüm hâle 
Dünya sofrasında dertmiş nevale 
Güze döndü bahar erdi zevâle
Yokluğa gark oldu sensiz kesretim

Bir zamanlar mecnun ile yarışan
Dünkü günlerimden kalmadı nişan
Merhamet kıl cana hâlim perişan 
Dokunmaz kendime zerre nusretim

İzbe sokaklarda kuytu köşede
Yıllanmış mey gibi kırık şişede
Nicedir beklerim fani gişede 
Yol almıyor arpa boyu gayretim

Eyvahım bir yanda cürmüm bir yanda
Velveleye hâl mi kaldı bu canda
Garib misafirim köhnemiş handa 
Gayrısı silindi sensin fikretim

Eşk-i çeşmim pınar gibi çağlasın
Yaksın firkat ciğerimi dağlasın
Aşk yarası nasıl kabuk bağlasın 
Bedenime sığmaz taşar hasretim

Ecel her ânıma kursada pusu
Ümide râm iken gönül coşkusu
Kalmadı içimde ölüm korkusu 
Baktıkça kendime artar hayretim

Yâr bağrıma kızgın dağı vuralı
İrâde kaybolup akıl duralı 
Anladım ki yanmak aşkın kuralı
Muhabbet-i yârdir mezem işretim

Sonlu mısralarda yorgun kelime
Sükût yuva kurdu şeydâ dilime
Gözyaşım kor olup düşer elime 
Âh çekip ağlamak,şerrim şirretim

Adın güfte şimdi sevda marşıma
Baykuş tünetmedim gönül çarşıma
Son demimde çıkıp gelsen karşıma 
Tek görümlük vuslat olsa ücretim

Bir sitem yolla da bayramım olsun
Haz verir, heybeme hüzünler dolsun
Kıskanan dövünüp saçını yolsun 
Hiç olmadı kahrım kinim nefretim

Demiştinya ’ben’i verde al beni
Alamadım ömür geçti yâr seni
Bu iftirak harâb eyler bedeni 
Vah demeye yetmez gücüm kudretim 

Niyazım,gönlünden eyleme cüdâ 
Yoksa helâk olur biçâre gedâ 
Her nefes ömüre derken elveda 
Gurbet içre gurbet bitmez hicretim

Avunur âşığın sitemden pay sun
Divânen kabul et aklımı zay sun 
Bu şeb i yeldaya rahmeyle ay sun
Aşkı tatmak isteyene ibretim

Göğsümün süsüdür şah-ı bergüzar
Gözyaşı desenli dinmez âh-u zâr
Sadâkat yurdunda hazdır intizar 
Kıyamete sürse devr-i fetretim

Gücü yettiğince sevdaya dair
Suskun satırlara bezedi şair
Velhasıl ahvâlim, hair-i bair
Visâli getirmez, nedir nedretim !?

Dünya bazarında göçüm derildi
Hor görüldü deli dendi yerildi
Bizim meczub diye paye verildi 
Günahiye çıktı şanım şöhretim 


Ahmet İslamoğlu
( .....zâr-ı Hasret başlıklı yazı günahii tarafından 16.10.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.