Mustafa Kemal Atatürk köşkünde bir kaç arkadaşıyla birlikte cepheden gelecek haberi bekliyorlar. Gözlerinde uyku yok. Köşke gelen gidenler sıklaşıyor. Arada sırada haritanın başına geçer kendi kendine durum değerlendirmesi yapar. Aklından geçenleri kimseye anlatamaz devamlı köşkün içinde ayakta bir o yana bir bu yana dolaşır. Herkeste olduğu gibi çok sıkıntılı durumu vardır.

Cephede bulunan komutanlarıyla telgrafla görüşür bilgi alır ve yapılması gereken emirleri yağdırıyordu.Mecliste bulunanlara da artık büyük korkular sarmıştı. En sonunda Çal Dağı cephesinin dayanacak gücünün kalmadığı haberi gelir. Atatürk hemen Ankara yönünde olan Çal dağı eteklerine cephenin çekilmesini emreder. Bu durum mecliste büyük korku yarattığından çoğunluk meclisi hemen Sivas'a taşıyalım Ankara'yı terk edelim dediklerinde Atatürk Meclis kürsüsüne çıkar "Korkaklar gidebilir ben burada kalacağım, bir cephe geri çekildi diye korkup kaçacakmısınız, beyler size daha öncede söyledim burada hattı müdaafa yoktur sattı müdaafa vardır" sözünü söylerken bile Atatürk inancını kaybetmemiş, güvendiği bir yerlerin olduğu anlaşılmaktadır.

Atatürk Çal dağında ki cephenin de dayanamıyacağını biliyordu. Daha önceki cephelerde olduğu gibi sırf düşmanı oyalamak, zaman kazanmaktı. Düşmana son cephede artık Türklerin işini bitirdik, ertesi günü ellerini kollarına sallaya sallaya Ankara'ya gireriz nasıl olsa hissini verebilmekti. Aynı günün akşamına doğru Batı Cephesine bağlı süvari birliklerinden 12. süvari birliğinin Ankara yakınlarında bulunan 42. ve 47. inci gönüllü alayı ile buluşması gerekiyordu. Gönüllü Alay karadeniz uşaklarından kurulu 1100 kişilik atlı ve yaya alaydı. Komuta Topal Osman Ağa'da idi.
12.Süvari birliği komutanı Yarbay Halit asker olduğundan emir komuta onda olacak bu birlikler gece baskını ve gece taarruzu ile yunan cephesine saldıracak.

En sonunda Halip Paşanın zamanında yerine ulaştığı haberi gelir ve Atatürk hemen köşküne tekrar çekilir. Yakın arkadaşları onu yalnız bırakmaz. Artık o gece sabah olur mu. Yerinde duramaz. Arada sırada arkadaşlarına laf atar. Keyfi yerindedir. Buna rağmen arkadaşlarının bile halen keyfi yerinde olmadığı, Ankara sokaklarında herkes evine kapanmış, sabah kimbilir ne olacak diye bütün Ankara o gece sessiz ağlama şokuna girmişti. Bir ara odada bulunan arkadaşlarına bakıyor, kimisi gözlerini ovalıyor, kimisi yorgunluktan bitap düşmüş sandelye üstünde uyumuş. Görevli hizmetlilere elinle işaret edip "üstüne bir battaniye örtün" der.

Sabah ezanına yakın haber gelir yunan bozguna uğramış kaçıyor. Artık Atatürk yerinde durabilir mi. Arkadaşlarıyla birlikte Ankara sokaklarından gezerek meclisin yolunu tutar.

Atatürk yunana en son darbeyi nasıl vuracağını, neyle vuracağını iyi bildiğinden meclisin ve yakın arkadaşlarının onu anlaması mümkün değilir. Çünkü gönüllü birlikleri ve Deli Halit Paşa'yı kimse hesaba katmamıştı.

Atatürk'ün söylemiş olduğu her sözü mecliste yankı uyandırmıştır.İlerisi için yapılması gereken ne ise yapmıştır ancak yaptığı hesaplardan çoğunun haberi olmamış, sonucunda Atatürk'ün ne yapacağı belli olmayan dahi birisi olarak tarihte yerini almıştır.

Tarihimizin en can alıcı, olmazsa olmazlarından bir kesit aktarmaya çalıştım bunların hiç biri söylenti değil. Hepsini birilerinin yazdığı kitaplardan okudum. Benim burada tek anlatmak istediğim durum: Her şeyi herkes bilmeyebilir, ileriyi de görmeyiz, nasıl oluyor da bittiğimiz anlarda birileri ortaya çıkıp savaşı kazandırıyor.

Allah önce Mustafa Kemal Atatürk'ten, daha sonra Yarbay Halit (Deli Halit Paşa)'dan ve gönüllü birliklerin şefi Topal Osman Ağa ile tüm askerlerimizden razı olsun mekanları cennet olsun.


Not:Bu yazıda Atatürk'ün savaşlarda dahihane emirlerini anlatmak istedim bu yüzden yazının başlığını değiştirdim. Özrümü bir borç bilirseniz memnun olacağım.
( 48- Atatürk Dahi Miydi başlıklı yazı Necmi Yaprak tarafından 13.01.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.