Şimdilerin öfkesini teselli bilen bir şiirden nemalanıyorum da sonra da zuhur eden o tövbede kesişiyor yolum yüce Yaratan ile.

 

Hakkını teslim etmeliyim kaderin sonra da buklelerime dolmalı yasın teranesi.

 

Gölgeler nasıl ki mücbir sebeplerden dolayı kayıtsız ben ki; pekişen aşkıma yakışan bir hüzün giyiniyorum ve soluyorum ve soruyorum ve sorgulayan evrene tebessüm biriktiriyorum için için.

 

Demediklerim nasıl ki ukde içimde…

 

Dediklerime binaen nasıl ki kusurlu addediliyorum…

 

Sonralarımın yangınında ilk kurtarılacak sadece mazim zira beni bana sunan da; beni benden nefret ettiren de sonra da soluyan nefesinde ikrarın; solan nefsimde anlık tufanların ve ziyan ettiğim yarınlarımdan hallice bir günce derliyorum.

 

Nasıl ki hezimet yanlısı yürek.

 

Nasıl ki yaslı yürek ölüm öncesi.

 

Nasıl ki kuramlar doğuruyorum gün ertesi…

 

Zanları zamirlere eş biliyorum: kelimeleri de kıvılcım erbabı.

 

Gönlün hutbesinde beyitler saklı; gözün ferinde ise aşka dair.

 

Şakıyan kelimeler boğdukça karanlığı; ben bağırdıkça mahşer öncesi; sen ki kibirli şarkıların efendisi…

 

Körelen ömür; sönen yangın.

 

Aşka dair aslında aşkı yok sayanların zemheri sitemleri sonra da bayat ekmek doğruyorum suya ve bir dikişte içiyorum yüreğin şerbetini.

 

Şehla gözleri kaderin; sıtmalı sesi yine yürek denen neferin belki de solgun gül misali her günüm.

 

Gönlüme yatan.

 

Yüreği de kurak çöllerden vahalara teslim eden.

 

Demediklerimden mesulüm zira bir ömürlük suskunluğun karanlığını ve yeminini bozdum yazdığım her şiiri şahadet bildiğim; yorgun yılları da ıskartaya çıkarmak adına.

 

Şaibeli bir mevta belki de ölü günün sunumu sonra da heceleri yaftaladığım bir zümre.

 

Koşullu koşulsuz; bedelli bedelsiz; muhtaç ya da yeterli…

 

Şiir gözlü aşkların şaibeli kıtalarında solmaktansa soldurmaya meraklı bahçıvanları yine aşk menşeli gölgemin de bir tekrarı yok iken.

 

Zimmetli ve yorgun olduğu kadar zahmetli belki de en Pişekâr sunum adına zaman denen yorgun tayfası bucaksızlığımda hangi menşe olduğunu bilmeden ve kayı altına almayı unuttuğum bir zulüm.

 

Görgülü benliğin görgüsüz yaşama sevinci.

 

Sevincin tezahürü yine şakıyan kalemim.

 

Ben ki eseflerin zaruri yolcusu.

 

Sen ki kambersiz düğün misali, vazgeçilmezim.

 

Darmaduman olmanın bedeli mademki yansıyan ışığı; zevcesi özlem iken aşkın, sonra da kıyama durduğum belki de en olanaksız şarkı nakaratı yine adımı hoyrat bir tefrika bilip beni bana sunmaktan çok çok öte aslında hidayete yakın varlığımın da temaşası.

 

Zannımca demelere yatkın belli ki sonları yok sayan ya da anlık bir coşkuyu ömre yayan.

 

Sunumunda ne ise ihya eden.

 

Sürçü lisan eden yürek alfabesinde kaknem yalanlar.

 

Ah sen aşk.

 

Ah ben korkak serçe.

 

Ah bizleri yontup büklüm büklüm zerrecikler belli ki vebali yorgunluğun ya da yankısı sessizliğin ve devreden gecenin zorba ihaneti yine çalakalem yaşamayı aşk bellediğim; aşkı da şiar edindiğim ya da şaibeli şarkılara tutsak yaşamayı maharet bildiğim.

 

Tokalaştığım kaderin.

 

Zorluklara pabuç bırakmayan.

 

Zemzem suyuyla yıkandığıma kani yine şükrettiğim her sure belli ki şiirlerim sızlarken içimi da dağlarken sessizliğin…

 

Sonramı giyindiğim öncem.

 

Öncemi yok saydığım güncem.

 

Aşkı şakıyan kelamlardan şarkılar derlediğim; şarkılardan ise yorgunluğa havlu attığım o engin mecra ben yine bir başıma ve aşka düşkün nidalar kadar da savurgan bir zihniyet.

 

Haydan gelen her şiiri huya emanet ettiğim.

 

Huydan giden ne ise helal ettiğim.

 

Yaşadığıma delalet her kibri yok sayan şunca gölgeyi de eşkâl bildiğim ve emsalimin olmadığını bilip yine kendime eziyet etmektense bir bülbül gibi şakıyan hecelere sırtımı dayadığım tıpkı inancın nüktedan varlığı iken yaşama sevincimden asla ödün vermediğim her gün dönümü…

 

 

( Gönlün Hutbesinde Beyitler Saklı... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 26.10.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.