Ünlü biri dese ki, falancanın şiirlerini okuyorum, romanlarına bayılıyorum, şarkılarını dinliyorum… Bir bakmışsın o kişiyi okumak için, sıraya girmişler kitabevinde, o kişi de kitap imzalamaktan bitap düşmüştür bir anda…  Bir bakmışsın, o övülen şarkıcı, her gün konser verse, konser alanları tıka basa dolu… Son günlerde, medya tutturmuş, Aleyna Tilki diye, her yerde konser ilanları, konser alanları tıka basa seyirci… Kurtlar ölmüş ya, tilkiler sahnelere kuruluyor!  Ya ölen olsa, ölümünden sonra ağıtlar yakan medya programları yapılsa, herkes pür dikkat, onun hayatını, yaptıklarını merak eder oluruz. Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu, Allah rahmet eylesin, gibi… Ölmeden önce partisine oy veren üç beş kişiyken, ölümünden sonra popüler oluverdi aniden. Ardından ne acıklı yazılar yazıldı, ne ağıtlar yakıldı…


Bir roman yazdım. Yayınlamak istiyorum. Diyorlar ki, seni kim okur, senden ne kazanırım… Maliyetini karşıla basayım, sonrasına ise asla karışmam. Eğer adamın varsa, kitabını bastırıyorsun, hatta vakıflarda iyi yere geliyorsun, devlet desteğiyle para kazanıyorsun, etkinlikler de seni çağırıp, şiir, dinleti düzenlettiriyorlar… Yolunu buluyorsun işte! Sen neymişsin be abi… Helal olsun sana, senden başka yazanda, çizende, şiir yazanda yok yani! 


Bu toplumda herkes yazsın, çizsin, beste yapsın… Fikrini açık açık beyan etsin. Bunun için mahalle pazarları gibi alıcısı olan alanlar kurulsun. Herkes şiirini okusun, romanını anlatsın, şarkısını sergilesin, politik duruşunu, felsefesini ortaya koysun, futbolcuysa futbolunun hünerleri göstersin… Oraya giden bilsin ki, yeni şeyler var, üretkenlik var… Tıpkı asrı saadet toplulukları gibi, şiirin en popüler olduğu asır gibi! Bu medya aracılığıyla yapılan ve seçme jürilerle yürütülüp adeta alay konusu yapılan ve eğlence şeklinde sergilenen biçimde de olmasın! Kim o pazara giderse, saffet niyetiyle hedefine ulaşacağını, hakettiği ilgiyi bulacağını bilsin.


En küçük, sitelerde bile, yorum yazmak bir ön yargıyla yapılıyor. Çok yorum alana bakıp, yorum almayan sanatçı, aşağılık kompleksine kapılıyor. Kişiler, eğer herkesin yorum yaptığından başkasına yorum yaparsa, klasını, niteliğini düşürecekmiş gibi ön yargılılar!  Bakıyorsun bazıları ne yazarsa yazsın, onlarca yorum, iltifatlar… Her yazdığı günün yazısı, şiiri… En çok üzerine tıklananı! Gerçekten, bu yorumlamada dürüstçe yaklaşımlar var mı? Burada ki niyet, fikirlerin zenginleştirilmesi mi, yoksa, başka bir amaç mı var! Allah’ın yarattığının hiç mi kusuru olmaz, hep mükemmel mi olur aynı kişilerin paylaştıkları… Deseniz ki, bizim kuralımız budur, biz ne dersek o olur, bu deveyi böyle güdersin, kabul edersen… Ne yaparsak yapalım eleştiri hakkın olmamalıdır; buna ne denebilir ki? At gözlüğü ile bakmayı istiyorsanız, itirazımız olabilir mi buna, hayır!


İşte o zaman da tüm toplum adına yazdıklarınız, sizi bağlar. Böyle paylaşımlarınızın da bir değeri de yoktur. Sabit ve eleştiriyi kabullenmeyen kuralcı bir felsefenin yaşaması, yayın hayatını devam ettirmesi mümkün olabilir mi, Hayır!  Bugün, eğer tek partili bir iktidarın devam etmesi kaderse, bunun altında yatan, değişik fikir üretmeyen muhalefettir. İktidar, ben ne dersem o olacak diyecektir, derse de haklıdır! Oyunun kuralı, üretken bir felsefedir. Başkalarının mirasına sahip çıkıp, bir iki kelime değiştirerek, ben bir şey ürettim demek ne kadar doğdudur? Ne kadar övsenizde, yapılan reklamın bitme süresi kısa bir zamandır. Şişirilen balon her an patlamayada hazırdır. Bunu herkes kabul etmelidir. Tıpkı, yaşayan her insanın bu dünyada emanet olduğunu ve ölüm ile bu dünyayı terk edeceği gerçeğiyle yaşaması gibi, şişirilen balon gibi…  


Ne işle uğraşıyorsak, felsefemiz, herkesi kucaklamalıdır. Bir anda parlayan pop şarkıcıları gibi, biz üfürdük bizden dolayı uçacaktır, artık üfürmeyiz düşecektir diyeceğimiz kabulu yaşatmaya, yoksa devam ederiz. İnsan değişimleri, farklı görüşleri okumazsa, hayali de olmaz. Günü bir diğer güne benzeyen hüsrandadır diyen peygamberimizin kastettiğiyle, sabit fikirle yaşayanların, bu dünyada yapacağımız artık ne kaldı ki deyip, intihara yönelmesinin sonucunu ortaya çıkaracaktır. 


Artık at gözlüğünü atıp, at değilde insan olduğumuzu hatırlama zamanıdır. Yandaş değil, İslam kardeşliğini bulma zamanıdır. Her yazanın ve üretenin ilhamı veren Rabbine şükretmesi zamanıdır. Ünlü olma değil, Rabbine sevgili olma zamanıdır. Başkasının sevmesine yönelme değil, Allah’ın bizi sevmesine ve böyle amelleri üretme ve yaşatma zamanıdır… En akıllı insan en çok para kazanan değil, Rabbine yönelip, onun sevgisini kazanan insandır.


Sanki faiz veren banka gibi hep beğenmeyin, eleştirin de… Ama görüşünüz olsun. Her yazılana susarsanız, eğer eleştirmekten kaçarsanız onun yaydığı günaha da sevaba da eş değer derecede katılırsınız. Şunu da bilin ki, övgü yalnızca Allah’a yapılır, Fatiha süresinin ilk ayetidir de bu… 


Saffet KURAMAZ 

( Yapılan Beğeniler Şişirme Balona Benziyor başlıklı yazı safdeha tarafından 5.11.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.