Sana dokunuyorum İstanbul… Çevir göz yummuş başını…



Hadi ama İstanbul’um
Asma suratını öyle
Takıldım denizine, takıldım sokaklarına
Canı sıkkındı gene biraz,
Çimdiklenmiş mahmurluğumun
Ayağıma göre değildi,
Örtündüğüm yorganlar
Üşüdü camına tutunan buğum
Öylesine bir şeydi
Kimim var ki elimi tutacak
Nazım sana değdi

Hadi ama… Hadi
Denizine kasım düştü bak
İki çıkmazın öldü durup dururken
Ayağa düşmüş dört kaldırımın
Rüzgârını hıçkırık tutmuş
Sesin kısık
Derin dökük
Toprağın çiçek bozuğu
Yağmur çalıyor azalmış suların,
Sokak lambalarının gözünden uyku akarken
Bileği burkuluyor sektirilmiş taşlarının
Parmaklarını sayıyor yalnızlığın,
Su kuşları balık düşlerken

Hadi ama gir koluma
Rumca bir şarkıyı severiz seninle
Sirtakisiz tabak kırıklarında
Ya da…
Bir roka salatamız olur,
Zeytinyağı gezdirdiğimiz
Rast makamında
Düş közler ağzı sulanmış arzularımız,
Güneş doğurana dek gecelikli gece
Kendimizi aldatırız kendimizle
Kuşpalazlı boğazının,
İki kadeh yanında

Hadi ama İstanbul’um… Hadi…



Demir Mutlugil

( Üşüdü Camına Tutunan Buğum başlıklı yazı DemirMUTLUGİL tarafından 18.11.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.