Güzel bir rüya gördüm dün gece… Hayır olsun! Elimde lazerler, ağzımdan çıkıyor mermiler, İbrahim as yakmayan ateş gibi atom bombalarının üstünde imanımla dans ederken, girdim Irak’a, Suriye’ye, İsrail’e, Afganistan’a, Yemen’e, Nijerya’ya, Keşmir’e... Ne kadar zalim gördüysem, neyine güveniyorsa yerle bir ettim, yıktım, yaktım… Moğol askerleri gibi!  Başları öne eğilmiş, zülümden inlemiş müminlerin, tekbirleri ile inledi yer gök, başları göğe ermişcesine; dillerinde dua, gözyaşları rahmet yağmurlarına karışmış “Allah’u Ekber!” sesleriyle cehennem alevleri yerini cennet yeline bırakıyordu. Her baş secdede, her yerde nurdan meşaleleri… Kur’an okunuyor, hacdaki gibi ihramı giyen herkes tavaftalar, sanki haşr meydanı!

 

Uyandığımda her tarafımdan akan terler, kurumuş dudağım ve kalbimin atışı hala o güzel sahnelerin heyecanını yaşar gibiydi. Elimi yüzümü yıkadım ve sabah namazını şükürle kıldım. Namazdan sonra tüm zalimlerin şerrinden inleyen kardeşlerimiz için içtenlikle dua ettim. Onların sabah namazını bile kılarken gözleri atılacak bombalarda, yaşamaktan emin değiller diye düşündüm.  Emniyet ettikleri vatanlarının bile olmayışına üzüldüm, ağladım. Dışarısı kara bulutların çökmüşlüğü ile gece görüntüsünü sergilerken; bu yaşanan karanlığın, gördüğüm rüyamda ki yorumumda, gelecek gündüzüne hamile gibiydi sanki… O bulutlar dehşetli yağmurların ardından doğacak güneşini bekler gibiydi. Yağ artık ey yağmur, selini bile özledim! Kükredim içten içe… Sonra ebediyen güneş kalsın, sımsıcak asumanda!

 

Eğer her teknoloji elimde olsa, bilgisayar programı ile bir oyun yazar, hep iyilerin kazanacağı bir oyunu sunardım müminin bilgisayarına. Ama hayat oyun değil, bir sebep bile olsa bu zafere, o zaferi bahşeden Allah olmadıkça bu sonuca ulaşmamız mümkün değil. Demek ki, bizim inandıklarımızda, yaşattıklarımızda, gayretlerimizde bir samimiyetsizlik var ve bu zayıf imanın güçlenmesi için yaratıcı bizi deniyor, güçlendiriyor. Doğada bile en güçlü olanın hayatta kaldığı gerçeği ile en güçlü iman ile yeşeren bir İslam devleti bizim samimiyetimize, istememize bağlı.

 

Her yerden yükselen yalanlar atom bombaları gibi patlıyor.

Birbirimize duyduğumuz haset ve kin, ettiğimiz iftira ve gıybet lazerlerle kalplerimizi deliyor!

Komşumuzu bile tanımadığımız ilişkilerimiz, kılıç gibi boğazımızı sıkıntılarla kesiyor!

Hep benim olsun diyen sevdalar var oldukça, sonucunda sallanan depremlerle yaşantımızı yerle bir ediyor.

 

Lütfen söyleyin bizim bizden başka düşmanımız var mı ya da bu durumda başka düşman aramaya gerek var mı? Neyimizi paylaşamıyoruz ki…

 

Yamalı olsun yeter ki elbiselerim

Olsun da onu onaracak terzilerim

Ayıplanan elbise değil üstündeki kir olmalı

Hangi yamayla giyerse giysin emmilerim!

 

Bizi birbirimize düşüren, sömüren her fikre uyanık olacak davayı, ilimleri keşfetmemiz, yaşamamız ve yaşatmamız gerekiyor. Lütfen söyleyin Allah’tan başka süper güç var mı? Biz eğer Allah yolunda samimiysek kim bize gittiğimiz yolda engel veya tuzak kurabilir, kim bizi küçük düşürebilir, kim bizi sömürebilir? İnsan tanımadığına düşman olurmuş… Bizde inanıyoruz derken yaşadıklarımızla bilmeden, cahilane Allah’a düşman mı oluyoruz da bunlar başımıza geliyor. Söyleyin sahi, siz hangi Allah’a inanıyorsunuz? Ben İhlas süresinde tarif edilen Allah’a inanıyorum, ya siz? Kendimizi kandırmaya gerek yok, Eğer İhlas süresinde tarif edilen Allah’ı Rab kabul etmişsek, O Allah’ın yolundan başka bizi mutlu edecek bir şey de yok iki batında… Böylece inanır ve önümüze tertemiz bir sayfa açılır.

 

Sevgi pınarıdır içtikçe sunulan

Aşkın zirvesidir Allah’a duyulan

Her anında onun yoluna koyulan

Aydınlığı görür gecenin içinde!

 

Tanımamız lazım, kalp etmeli hazım

Her mevsimde kışım olmalıdır yazım

Görmedim merhamet, ondan başka yardım

Dünyaya nur dolar tefekkür peşinde!

 

Kelamım inliyor kalbim deliriyor,

Düşündükçe aklım, sabrım geriliyor

Yine de şer var ya, ne çok seviliyor

Bahaneler yaşar cahilin döşünde…

 

Düşünmek lazım… Çok az düşünseniz bile yeter! Dokunmayan yılan sana da dokunur er veya geç, yaşatmaz o yılanlar-bahaneler… Haydi, tembeller, kendi iyiliğiniz için görev başına. Hep birlikte o gördüğüm rüyayı gerçeğe dönüştürmeye başlayalım!

 

Saffet Kuramaz

( Bu Rüya İle Yaşlanmak İstemiyorum Artık başlıklı yazı safdeha tarafından 5.12.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.