-gecenin ve kuşluk vaktinin tek sahibine
beyan-ı hâlimden
dilekçemdir kirpiğimden süzülen her bir katre-

tepeden tırnağa kadar
yalnızlığına büründüm 

kirpiğimin ıslağında hasret
içimdekiyse isyan  

uzaklara yaslanmış sevdaları anlatan
tütün kokulu türküleri bilmezsin 
buğusu tüten sabahları da
say ki 
sevene
her şafağın başında yeni bir ölümvar
göm beni 
gözlerinin karasına
unutarak 
bir başıma tenhalarda koyarak
dünümden yargıla 
iliklerime kadar 
ürperirken
sız
acıma

bir ırmaktır hasret 
çoğu zaman susmak 
ve kir 
özlenenden temizdir belki de 
kimbilir 

çoktan boşvermişim 
oysa (ki hep oydu)
yolu yok derdimin 
cümlesi hiç 
aldırma aldıklarına
ne kaldı bana zindan etmediğin



ne kadar da uzun sürüyor 
insanın insana yalnızlığı 
bu yüzden belki de 
sokakların ihanet içindeki viranlığı 
ve alnımda 
şehrin yosma kalabalığı 


ey boynuma düşen sonsuz gölge 
ey vakti uğultu
et ve kemik taşıyan zavallı gövdem 
ey kalbim dök içini 
dök 
yoksa çıldırırsın 

bir kere
sadece bir kere 
sor kendine 
ardından sürükleyip 
bütün olmayacak umutları
bilsen 
hangi merhametsizin adı d/okundu 
kör bir bıçak gibi ansızın yüreğime

zaman hızla 
ve de acıyla akarken 
nasıl geçer insanın ağrıyan yanı

sana varmak istediğim her adımda
kıldan ince bir uçurum oluyorsun 
her yaprak dökümünde 
eskimiş bir mevsim gibi 
küllerimde soluyorsun
yine de 
gidecek tek yanımsın 
bağışla sana olan yoksulluğumu
göğsümün ortasındaki boşluğa 
bir tek sen doluyorsun 

sür yokluğunu son kez nefesimin şakağına
ecelimi sus açtığın yarayı
bir ömür kanatırcasına

akşam olup ay hazana değince 
ve vurunca şavkı 
hasretin en kalleş yerine
içimden sana doğru kopuyorum 
ecelime susamışçasına 

hüznüme hüzün giydirirken eskiyor ömrüm
zamansız esen bir rüzgarın ardından 
kavuşurdu toprağım gamzelerine 

olmadık bir şiirin kalbinde daha 
b/atıyorsun 
anla
anla...
incinmişiz incitmeden 
olur elbet yarın 
ve yarın yine aynı yangın
kuşlar göçe durmuş b/ağrımdan bir bilinmeze
kanatların da umut sürgünü 
derlenip toplanıp dönerler elbet vakti geldiğinde 
vakti geldiğinde hep geçtir getirmez gittiği günü
bir ucundan diğer ucuna 
en iyi severek gidilir sevgiye
ey kendim dinle 

yorgun kalbim taşımaz artık bunca yükü

"tövbesi yok âhın /eğilsin boynun /sus artık bu senin günahın
( Beyan-ı Hal başlıklı yazı ACZ tarafından 6.12.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.