Makale / Araştırma

Eklenme Tarihi : 8.12.2017
Okunma Sayısı : 2501
Yorum Sayısı : 2


Başlık  tüylerinizi  diken  diken  etti  biliyorum. Hatta  içinizde bana  küfredenler  bile  olduğunu tahmin  ediyorum  ama    sabredip  yazıyı  okursanız  neden  böyle  bir  başlık  attığımı  anlayacaksınız.

1.  Dünya  Savaşında  Osmanlıların  çarpıştığı  cephelerden  biri  de  Filistin  Cephesiydi.  Burada  yaşanan  savaşları  uzun  uzun  anlatmayacağım  sizlere  ama   günümüzün  en  güncel  konusu  olduğu  için  Kudüs'ün  İngilizler  tarafından  ele  geçirilişini anlatacağım  ve  bunu  anlatırken  de  lafı  ''Yaşasın  İngiltere''ye  getireceğim. Daha  sonra da  ''Allah  Nebi  Allenby'' ye... 

İngilizler,  hem  Çanakkale'deki  hezimetlerinin  acısını  çıkartmak  hem  de  Türkleri  manen  ezmek  için  Çanakkale  Savaşlarının  bitiminden  ( 6  Ocak  1916 ) bir kaç  ay   sonra 11  Haziran  1916  da  Mekke'yi  ele  geçirdiler. Görünüşte  Mekke  Osmanlılara  karşı  isyan  eden  Şerif  Hüseyin'in  eline  geçmişti( Yani  Hristiyanlara  değil,  her  şeye rağmen  bir  Müslümana,  Müslümanlara...)   ama  işin  aslının  hiç  de  öyle  olmadığını  herkes  biliyordu.

Mekke'nin  düşmesi Türklere  ağır  bir  manevi  darbeydi  ama  İngilizler  sadece  bununla  yetinmek  niyetinde değillerdi.  Hemen  peşi  sıra  halifeler  kenti  Bağdat  da  11  Mart  1917  de İngilizlerin  eline  geçmişti.  

Sırada  tüm  dinler  için  kutsal  sayılan  ama  730  yıldır  Müslüman  Türklerin  elinde  bulunan  Kudüs  vardı. 

Sizlerin  bu  yazıyı  okuduğunuz  8  Aralık  2017  tarihinden  tam  olarak  100  sene  önce  Kudüs  de  İngilizlerin  eline  geçti.

Evet...İngilizler,  kırk  günlük  bir  kuşatma  sonunda  artık  Kudüs'ün  tüm  müdafaa  gücünü  kırmışlardı.  

Fahrettin  Paşa'nın  Medine  savunması  hâla  devam  etse de  Mekke,  Bağdat elden çıkmış  ve  nihayet  Kudüs  de çıkıyordu. 

Çıkmasına  çıkıyordu  ya  akıtacak  kanımız  tükendiği  için değil.  Bakın  neden?  

Kudüs  Mutasarrıfı  İzzet  Bey, İngiliz  kumandanlığına  yazdığı  bir mektupta  Kudüs'ü  neden  teslim  ettiğimiz  gayet  net  bir  şekilde  şöyle dile  getirir:

“İngiliz Kumandanlığı’na

Her milletçe kutsal sayılan Kudüs’teki yerleşim yerlerine iki günden beri obüsler düşmektedir. Osmanlı Hükümeti sırf dinî mekanların zarar görmemesi için kasabadan çekilmiş ve Kamame, Mescid-i Aksa gibi dinî mekanların korunmasına memurlar görevlendirmiştir.
Tarafınızdan dahi bu yolda muamele edileceği ümidiyle bu belgeyi Belediye Reisi Vekili Hüseyinzâde Hüseyin Bey eliyle gönderiyorum efendim.

Kudüs Müstakil Mutasarrıfı

İzzet 

8/9.12.33

Evet..Aslında  İzzet  Bey  de  Medine  müdafii  Fahrettin  Paşa  gibi  çekirge  yiyerek Kudüs'ü  savunabilirdi.  Bu  savunma  sonunda  başarılı  olamazdı  ama  kanının  son  damlasına  kadar  savaşırdı  lakin  eğer  böyle  yapsaydı  İngilizler  kutsal  filan  dinlemeyip  Mescid-i Aksayı  bile  yerle  bir  edeceklerdi.  O  derece  gözleri  dönmüştü.

Yazdığı  bu  mektubu  Kudüs    belediye başkan  vekili  Hüzeyinzade  Hüseyin Bey'e  veren  mutasarrıf  İzzet  Bey  9  Aralık sabahı  sessiz  sedasız Kudüs'ten  ayrıldı. 

Belediye  başkan  vekili  Hüseyinzade Hüseyin  Bey  mektubu  alıp  Lifa'da  bulunan  İngiliz Birliğine  geldi.  Elinde bir  beyaz  bayrakla  bir  Türk'ün  geldiğini  gören  İngilizler ona  ne  istediğini  sorduklarında  Kudüs'ün  teslim  mektubunu  getirdiğini  söyledi. Ancak  mektubu  elinden  alan  olmuyordu.  Sonunda  60. Tümen Komutanı Tümgeneral J.S.M. Shea, Korgeneral P. Chetwode’a danıştı ve Chetwode da teslim işini kabul etmesini bildirdi. O da, Mısır  Seferi  Kuvvetler  Komutanı General Allenby adına saat 11.00’de şehrin teslimini kabul etti. 

İşin  komik  tarafı  nedir  bilir  misiniz?   İzzet  Bey,  mektubunda  Kudüs'ün  daha  fazla  tahrip  edilmesini  önlemek  için  teslim  ettiğimizi  belirtirken  9  Aralık  1917  De  İngiltere  parlamentosuna  ulaşan  bu  haberin  resmi  duyurusunu  yapan Maliye  bakanı  Bonar  Law ''  Kudüs'te  kutsal  mekanların  tahrip  edilmemesi  için  kuşatma  uzun sürmüştür  maaalesef.  Ama  bugün  itibariyle ordumuz  Kudüs'ü  teslim  almıştır''  Demiştir.

Hristiyan  Dünyasında  Kudüs'ün  Müslümanlardan  alınması  oldukça  büyük  bir  sevinçle  karşılanmış,  üç  yıldır  çan  çalınmayan Westminister  Katedralinde  büyük  bir  tören  yapıldığı  gibi  Paris'te  Notr  Dame  Katedralinde  de  özel  tören  yapılmıştır. 

Bu sırada Roma’daki yüzlerce çan çalmış, Kardinal Lega, kalabalığa hitap etmiş ve kalabalığı kutsamıştı. Papa, savaşa katılan ülkelerdeki tüm papazlara bir genelge göndererek, her hangi bir Hıristiyan devletin Kudüs’ün geri alınması girişiminde Türklere yardım etmesi halinde aforoz edileceğini bildirmişti

Peki  Kudüs'ün  ingilizlerin  eline  geçmesi  sadece  Hristiyanları  mı  sevindirdi?  Elbette  ki  hayır.  Yahudiler  de  bir  o  kadar  sevinmişlerdi.

Ancak başka  sevinenler  de  vardı  ve  maalesef  onlar  Müslümandı.

Evet...Kudüs'ün   730  sene  sonra  Hrıstiyanların  eline  geçmesine  sevinenler  içinde  Müslümanlar  da  vardı.

 Gazeteci W.T. Massey 10 yıldır Kudüs’te yaşayan ve Kızılhaç Hastanesi’nde çalışan bir Amerikalının anlatımı  ile, Türk ordusunda görevli üç yaralı Arap subayın hastaneye getirildiğini, bunlardan birinin “Şimdi Yaşa İngiltere diye bağırabilirim” demesi üzerine, hastanede çok sayıda yaralı Türkün olduğunu ve dikkatli olması gerektiğini hatırlatması üzerine bunu dikkate almadığını ve “Yaşasın İngiltere” diye bağırdığını anlatmaktadır.

General  Allenby  Kudüs'e 11  Aralık 1917  de   sadece  150  kişilik  bir  maiyet  ve  yaya  olarak  girdi.  Aynen  bir  Hristiyan  hacı  gibi... Kendisine  takdim edilen  şehrin  ileri  gelenleri,  yabancı  temsilciler  ve  İngiltere  Hükumeti  tarafından  hazırlanan  beyannamenin  okunması  sadace  on  beş  dakika  sürmüştü.  O  beyannamede  de  şunlar  yazıyordu:

“Mübarek Kudüs’ün sakinleri ve çevresinde ikamet eden halka:

Komutam altındaki askerlerin Türkleri bozguna uğratması kuvvetlerim tarafından şehrinizin işgaliyle sonuçlanmıştır. Bundan dolayı, şimdi, burada yönetim şekli olarak sıkıyönetim ilan ediyorum ve askerî şartlar gerektirdiği kadar da sürecektir.

Bununla beraber, çekilmiş düşmanın ellerindeki tecrübeniz sebebiyle herhangi biriniz telaşa kapılabilirsiniz. Bundan dolayı herkesin kesinti korkusu olmadan meşru işini devam ettirmesinin arzum olduğunu size bildiriyorum.

Ayrıca, şehrinize insanlığın büyük dinlerinden üçünün bağlılarınca tutkuyla bakıldığından ve birçok asırdır bu üç dinin ibadet eden ve dindar halk yığınlarının hacıları tarafından şehrin Tanrıya adandığı için, her kutsal bina, anıt, kutsal yer, tapınak, geleneksel mevki, vakıf, dini teberru veya 3 dinin hangisi olursa olsun mutat ibadet yerinin muhafaza edileceğini ve onların kutsal olduğuna, inananların mevcut gelenek ve inançlarına göre korunacağını bilmenizi isterim.”

Aralık 1917 Edmund Henry Hynmen Allenby, General
 
Mısır Seferi Kuvveti Komutanı...

Şimdi  gelelim  daha  da  acıklı  bir  başka  duruma.

Efendim,  General  Allenby'nin  Kudüs'e  girmesi  aynı zamanda  bir  Arap    kehanetini  de  doğruladığı  için  bazı  Araplar  ona  ''Allah  Nebi''  adını  verdiler.

''Ohaaa'' dediğiniz  duyar  gibiyim

İnanmayan, eğer  bulabilirse  şu  esere  baksın:  H. Pirie Gordon, Mısır Kuvvei Seferiyesinin İleri Harekâtı, Çev.Adil, İstanbul, Matbaai Askeriye, 1926

Peki  bu  nasıl  bir  kehanetti?

Efendim  bu  kehanete  göre  bir  peygamber,  Nil'in  suyunu  Filistin'e  getirdiği zaman  Türkler  Filistin'den  defolup  gideceklerdi (!)  

Evet...Bu  kehanetin  sahibi,  Hz.  Muhammed'in  son  peygamber  olduğunu  bilen(!)  Araplardı  maalesef.  Bekledikleri  Peygamber  (  general  Allenby )  de  Hristiyan  dünyasından  gelmişti  ve defolup  gidecek  olanlar  Müslüman  Türkler  iken,  kurtarıcı  olarak  gelenler  İngilizlerdi.

Eee?  Nil'in  Suyunu  Filistin'e  getirmek  ne  alaka?

1917 sonunda İngilizler Sina Çölünün kuzeyinden Akdeniz kıyısı boyunca Filistin’e demiryolunu ulaştırdıkları gibi, demiryolu hattı boyunca Nil’in tatlı suyunu da bir boru hattı ile döşemişlerdi. Bunun gerçek sebebi, narin İngiliz askerlerinin çölün tuzlu suyunu içmeye dayanamamalarıydı.

Aynen  kehanetteki  gibi  bir  peygamber (  Allenby)  Nil'in  suyunu Filistin'e  getirmişti  ve  yine  kehanette  olduğu  gibi  Türkler  Kudüs'ten  defolup  gitmişlerdi. 

Bu  gün  8 Aralık  2017

ABD  Başkanı Trump   iki  gün  önce  Kudüs'ü  İsrail'in  başkenti  olarak  tanıdı.  Yaklaşık  olarak  Kudüs'ün  Türklerin  elinden  alındığı  8/9 Aralık  1917  den  100  yıl  sonra...

Hani  dediydik  ya  ''Hiç  bir  şey  tesadüf  değildir''  Diye...Kudüs'ün  Türklerin  elinden  alınmasının  yüzüncü  yıl  dönümünde  Kudüs'ün,  İsrail'in  Başkenti  ilan  edilmesi  tesadüf  olabilir  mi  dersiniz? 

Aynen  15  Temmuz  gibi...  15  Temmuz  2106  da    ilk  Haçlı  Seferinin  tam  olarak  890.  Yıldönümü  değil  miydi?  

Allah  bu  milleti  herhangi  bir  savaştan korusun. Biz  Kudüs  için    bir  kez  daha  kanımızı,  canımızı  veririz lakin  bunca  kan,  bunca  can,  bunca  emekten  sonra  dindaşlarımızdan  bir  tanesi  bile soydaşlarının  100  sene önce  ''  Yaşasın İngiltere''  dediği  gibi  ''  Yaşasın  ABD''  derse  ya  da Allenby'ye ''Allah  Nebi''  Dedikleri  gibi Trump'a  ''Allah  Nebi''  sıfatını  yapıştırırsa  insan  o  zaman  kahrolur  aynen  100  sene  önceki  dedelerimizin  kahrolduğu  gibi.

Biz  ilk  kıblemiz  Mescid-i  Aksa  için,  Peygamberimizin  miraca  yükseldiği  Kudüs  için  yine  hiç  düşünmeden,  geçmişte   ve  hatta  bugün  uğradığımız  onca  ihanete  rağmen, kanımızın  ve  genimizin  gereği  olarak  Kudüs  için  savaşırız.  Ama Selahaddin  Eyyubi'ye  ''  Ayyaş  serseri''  Diyen  sapıkların  şimdi  ''  Yürü !  Kudüs  seni  bekliyor''  Demesine  bakarak  savaşmayız.  Biz '' Ey  iman  edenler !  Toplu  olarak  kafirlerle  karşılaştığınızda  onlara  sırtlarınızı  dönmeyin''  ayetine  bakarak  savaşırız. ( Enfal Suresi  15.  Ayet ) 

Biz  hangi  devlet  yanımızda,  hangisi  değile  bakmayız.  Biz  '' Ey  iman  edenler ! Size  ne  oldu  ki  Allah  yolunda cihada  çıkın  denilince  oturduğunuz  yere  yığılıp  kaldınız? Yoksa  ahiretten vazgeçip dünya  hayatına  razı  mı  oldunuz? Fakat  dünya  hayatının  zevki  ahiretin  yanında  ancak  pek az  bir  şeydir''  Ayetine  bakarız (  Tevbe  Suresi  38.  Ayet ) 

RESİMLER
1- General  Edmund Henry Hynman Allenby
2- General  Allenby'nin  Kudüs'e  girişi
3- Kudüs'ün  Türklerden  alınmasının  ABD  Newyork  Heral  Gazetesindeki  haberi
''Kudüs  ingilizler  tarafından  673  yıllık  Müslüman Hükümranlığından  kurtarıldı.''
4- General  Allenby  ve  Kral  Faysal 

( ''yaşasın İngiltere !'', Allah Nebi Allenby Ve Hiç Bir Şey Tesadüf Deği başlıklı yazı Sami Biber tarafından 8.12.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.