Gün geçmiyor ki ABD gündemin ilk maddesi olmasın.
Allah rızası için bir kerecik de '' Helal olsun bak; büyük devlet büyüklüğünü gösterdi.'' diyelim ne olur.
Dünyanın şımarık çocuğu, tam aksine her gün saldırgan ve asi tavırlarıyla insanların yüreğini ağzına getirmeye devam ediyor.
Yine de kötü bir şey düşünmek istemiyorum lakin, kafam karışıyor.
Hep duyarız ama bilmeyenler için kısacık bir hatırlatma yapalım.:
Birleşmiş Milletler (BM), diğer adıyla Birleşmiş Milletler Örgütü, sadece barış ve insani yardım için çalışan bir kuruluşun ötesinde birçok alanda faaliyetleri olan, 193 ülkenin temsil edildiği en büyük uluslararası kuruluştur.
Türkiye, İkinci Dünya Savaşından sonra 51 ülkenin katılımı ile kurulan BM’in kurucu üyeleri arasında.
Bünyesinde 6 temel kurum var.
Bunlar; Genel Kurul, Güvenlik Konseyi (BMGK), Ekonomik ve Sosyal Konsey, Vesayet Konseyi, Genel Sekreterlik ve Uluslararası Adalet Divanı’dır.
Bu kurumlardan ilk 5’i New York’ta, Adalet Divanı Hollanda’nın Lahey kentinde, ayrıca Cenevre, Viyana ve Nairobi’de de BM ofisleri bulunmakta.
Politik ilişkiler başta olmak üzere, örgütün faaliyetlerinde önemli görevler üstlenen kurum, Genel Sekreterlik’tir.
Bu kurumlardan BMGK, yani Güvenlik Konseyi, Anlaşma kapsamında uluslararası barış ve güvenliğin korunması konusunda birincil sorumluluğa sahip.
Konseyin beşi daimi (Amerika Birleşik Devletleri Çin, Fransa, İngiltere ve Rusya Federasyonu), 10'u Genel Kurul tarafından iki yıllık süre için seçilen 15 üyesi vardır.
Her üyenin bir oyu vardır. İdari konulardaki kararlar 15 üyenin 9’unun evet oyuyla alınır.
Diğer konularda karar alınabilmesi için 5 daimi üyenin tamamının evet oyu dahil olmak üzere, toplam 9 evet oyu gerekir. Biri hayır derse, bitti...
Yani çok önemli bir karar alınırken bir daimi üye ''Yok kardeşim ben buna katılmıyorum.'' derse, o karar kurulda kabul edilmedi sayılıyor.
''Ama kurulun 14 üyesi evet demiş...!''
''Bana ne kardeşim biz bu örgütü kurarken almışız bu kararı, sen ne konuşuyorsun? Kafamı bozarsan salarım terör örgütlerini üstüne; kafanı kaldıramazsın. En iyisi sen uslu çocuk ol, sesini çıkarma!''''
5 daimi üyenin her biri zaman içinde bir şekilde veto hakkını kullanmıştır. Daimi üye söz konusu karara tam olarak katılmadığı ama bu kararı veto etmek istemediği durumlarda, çekimser kalabilir.
Böylelikle gerekli 9 olumlu oyun bulunması durumunda karar alınmasına olanak sağlar.
Antlaşma’nın 25’inci Maddesi gereğince, Birleşmiş Milletler ‘in tüm üyeleri Güvenlik Konseyi’nin aldığı kararları kabul edip uygulamak zorundadır.
Birleşmiş Milletler ’in diğer organları üye ülkelere ancak tavsiyede bulunurken, Konsey’in tek başına Antlaşma ’da belirtildiği üzere üye devletlerin uyması gereken kararları alma yetkisi vardır.
Gelelim dün akşamki toplantıya:
Geçtiğimiz haftalarda ABD’ nin, 1980 yılında BM Genel Kurulunda alınan kararı hiçe sayarak, İsrail’ in Kudüs’ü Başkent ilan etmesini tanıması Dünyada tepkiyle karşılandı ve İngiltere’nin de aralarında bulunduğu bazı ülkeler BMGK ‘ dan acil toplantı talep etti ve bu toplantı dün akşam gerçekleşti.
Toplantının sonucu: Üye ülkelerin on dördünün kabul oyuna karşılık, ABD’nin 1 red oyuyla, karar olumsuz çıktı.
Yani; ‘’ Kardeşim sen ne yaparsan yap, benim dediğim olur.’’küstahlığı.
Sizce bu hakka, hukuka uygun mu?
Madem ne şartta olursa olsun, senin kararın geçerli olacak, beni neden yoruyorsun?
En büyük haksızlığı yaparken, neden hala Demokrasiden, İnsan Haklarından bahsediyorsun?
Yoksa Dünyanın dört bir yanına dağılmış; zavallı, aç, hasta ve muhtaç onca insan, senin insanlık kriterlerine uymuyor mu?
Gözümün içine baka baka neden zekamla alay ediyorsun?
Evet: ‘’DÜNYA BEŞTEN BÜYÜKTÜR!’’
Benim hakkımda vereceğin her karar da, benim de onayımı almak zorundasın.
Ekonomik, askeri, teknolojik gücüm senden daha az olabilir ama şunu asla unutma:
‘’BENİM DÜNYADAN BÜYÜK, ÇOK DAHA BÜYÜK YÜREĞİM VAR!’’
Saygılarımla
Sebahat Karagöz
