Akşam üstü... Yağmur ve bulutların eşlik ettiği hava erken kararmıştı. 
Yamaçtan aşağı akan suyun şırıltısı, işinden evine dönen ahalinin gürültüsüne karışıyordu. Evlerin ışıkları bir bir yanmaya başladı. Karşı apartmandaki odaların ışığını, perdeler kapatmaya çalışıyordu. Bir oda hariç...perdeleri ve penceresi serin havaya rağmen, sonuna kadar açık bir haldeydi. Pencereden bir baş dışarıya uzanmış, düşen damlacıkları saçlarında hissediyordu. Garipti. İsyanı sıcacık odalarına kapanmış, koyu perdeleri çekmiş ve içeriye hapsolmuş insanları mıydı yoksa içini kaplayan, kendisini yalnızlık hissine maruz bırakmış, dışarıdaki ve içerideki ışığı engelleyen ruhunun perdelerine miydi bilinmez. Bir iç çekti. Bir de sigarasını... 
Düşüncelerini aşağıdaki kattan gelen televizyon sesi bozdu. Söylendi... 
- Ne çok açmışlar sesini...
Sonra düşündü o evdekileri. İki çocuklu bir aileydi hane halkı. Anne ev hanımı, baba işçi.  Çocuklar okuldan dönmüşler. Ama hiçbir aile üyesinin sesi gelmiyor. Sadece televizyonun sesi. Çocuklara acıdı. Yalnız kendisinin yalnız olmadığını anladı. Babasını ve annesini düşündü. Yanlarında olsaydı ne çok konuşmak isterdi onlarla. 
Esen rüzgarın, ıslak saçlarının arasından geçmesinden dolayı biraz üşümüştü. Pencereyi kapattı. Sonra perdeleri çekti. Bir de içini... Sigarayı da unutmamıştı.

M.N. 



( Karşı Pencere başlıklı yazı Nacaroğlu tarafından 22.12.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.