Efendiiim uzun uğraşlardan sonra Mafya
dedelerinden Rükrullah Topuğasıkar ile beraber olup bir röportaj yapacağız...
Mafya Dedesi Rükrullah Topuğasıkar ile görüşme randevumuzu oğlu Mafya Babası Sinancan
Topuğasıkar'dan aldık. ''Babam ile görüşebilirsiniz tabi yalnız çok da üstüne
gidip eski yediği hurmalardan soru sormazsanız iyi olur o eski yediği hurmalar
biliyorsunuz ki babamın ...çını tırmalar.''
- Sayın Rükrullah Topuğasıkar mafyaya ne
zaman ve nasıl girdiniz?
- Bak bakayım bana aradı mı senin üstünü
bizimkiler? Üstünde tabancaydı, bıçaktı, çakıydı gibi şeyler yok değil mi?
- Yok efendim, yok biz gazeteciyiz öyle
şeyler taşımayız. Hem de aradılar zaten girişte...
- Şimdi gelelim sorunun cevabına. Bizim
eski mahalle de Kesersapı Sermettin Ağabeyimiz vardı. Bebeler ile kavga ederken
o görmüş beni, bıçkınlığımı, ataklığımı, hoşuna gitmiş. Gel bizim mahalle
mafyasında çıraklıktan başla dedi, ben de kıramadım onu Kesersapı Sermettin
Ağabeyin Mafyasında başladım. Ondan sonrada okulu mokulu her işi boşladım...
- Tüh keşke okusaymışsınız. Gerçi
kafasında takke olan bir Hocamız iyi ki okumamışım ben yahu diyor ya sanırım
siz de öyle diyenlerden misiniz?
- Yok, yok ben ona katılmıyorum
okusaydım kültürlü, bilgili, görgülü mafya olurdum...
- Hem okurdum hem de insanların canına
okurdum aynı zamanda diyorsunuz?
- Yaaaani anlıyışına gurban senin
adamım...
- Aman ha ben kimsenin adamı filan
değilim. Sonra duyulur muyulur bizi vururlar bir köşe de kıstırıp...
- Tamam canım kızma sen de hemen...
O arada çıtı pıtı hizmetçi bir kız
kahvelerimizi getirir. Kahvelerimizi höpürdetirken röportaja da devam ederiz...
- Bildiğimiz kadarı ile on üç tane erkek
evladınız, kırksekiz tane de torununuz varmış...
- Var var bizim karının da maşallahı
vardı fırt fırt çıkarttı işe sağ olsun hepisi de oğlan. Geleceğin mafya baba
adayları da onlar... Hem oğullar hem de torunlar...
- Yandık desenize!
- Efendim anlamadım bir şey mi dedin?
- Yok, yok kahveniz yan duruyormuş da
onu şeyttiydim...
- Ha! tamam o zaman...
- Torunlarınız da çok sıkmıyorlar mı
sizi?
- Sorma sorma it sürüsü gibi hem de
bayramda haraç almaya gelirler. Onlar gelmeden ben sağdan soldan adamlarıma
haraç toplattırırım da ancak denk getiririm bayram harçlıklarını... Para
kalmadı mı da kredi kartlarımı veririm bir ikisine... Limitsizdir ha!
- Torunlarınız size nasıl hitap
ediyorlar genelde?
- Dede derler çoğu zaman, bu nasıl soru
ya, bak sıktırırım bacaklarına ha doğru sorular sor. Bazen de moruk diyorlar o
zaman çok bozuluyorum, adamlarıma söylüyorum bir güzel pataklattırıyorum...
Bir sessizlik olur kısa bir zaman...
- Peki gelelim rakip mafyalar ve mafya
babaları ile ilişkilerinize...
- Gelelim de bizim mafya aleminde
babalar birbirini sevmez, en büyük baba da hiç birini sevmez ama yine de
birbirinin işlerine çomak sokmazlar. Benim elimde kaçak ciklet ve kaçak balon
işi ile bir de bebelerin alt bezi işi var. O işe öbür mafyalar bulaşmazlar.
Bazısında misket işi var, kimisinin kontrolünde halı saha kompleksleri var.
İşte böyle zor zanaat mafyalık bakma bıktım da bu işten girdik bir kere
çıkamıyoruz...
- Silahınız vardır sizin değil mi?
- Var var olmaz olur mu hep arka cebimde
su tabancası taşırım.
- Nasıl yani normal on dörtlü filan
taşımıyor musunuz?
- Ne on dörtlüsü kardeşim. Biri karşıma
çıkıp silah çekti mi ben de su tabancasına davranıyorum, gözüne bir sıkıyorum,
herifçioğlu göremiyor, ben de silahı elinden hemen alıyorum.
- Su sıkıyorsunuz yani...
- Evet su sıkıyorum... Bazen de su
tabancasına sabunlu su koyuyorum daha da güzel oluyor...
- Bana da sıkıyorsunuz gibi geliyor.
- Dedim ya kardeşim niye tekrar
ettiriyorsun bana...
O arada torunlardan bir iki tanesi
röportaj yapılan odaya girerler...
- Şşşşş çocuklaaaaar çocuklaaaaar bak
topuklarınıza sıkarım azmayın ha!
Çocuklar kakara kikiri gülüşürler ve
gelip makas alırlar dedelerinin yanaklarından...
Torunun birisi yaklaşır
yanına...Kucağına da oturur...
- Dedeeeee dedeeeee şu geçen sene Bulgar
Mafyası ile kapışmanızı bir daha anlatsana ne olur ne olur hadi yaaaa!
- Dur oğlum dur ne kapışması, sonra
sonra in bakayım kucağımdan...
Ben girerim lafa tekrar...
- Ne zaman kapışmıştınız Bulgar Mafyası
ile basında da hiç çıkmadı?
- Öyle ufak tefek bir anlaşmazlık işte
sonra tatlıya bağlayıp bir kola içmiştik. Tabi kolaların içinde de votkalar
vardı...
- Dede ya votkaları niye gizli gizli
içiyorsunuz ki koca koca mafyalarsınız?
- Oğlum, sevgili torunum mafya olsak da
yine de karılarımızdan korkarız, anlamasınlar...
Ben girerim devreye...
- Hadi bakayım evlat sen bir toz ol
buradan.
- Yok ya sen kime toz ol diyorsun bak
dedemin adamları kapı da topuklarına sıktırırım ha!
- He hehehe! Dedesinin torunu işte ne
olacak...
Mümkün mertebe alttan alırım...
- Tamam evlaaaadım tamam senin dediğin
gibi olsun...
Eli ile beni göstererek ve de
bağırarak...
- Dede adamlarına söylesene şu abiyi bir
güzel pataklasınlar...
- Olur mu oğlum o bizim misafirimiz hem
benim ile röportaja gelmiş...
- O zaman ceza ver ona tek ayak üstünde
dursun...
- Tamam oğlum sen git ben ona sonra ceza
veririm...
- Hep böyle hareketli mi torunlarınız?
- Ne yaparsın bana çekmişler...
Geleceğin babaları da onlar...
- Babalara gelmesinler de...
- Resim merakınız varmış bir de doğru
mu?
- Evet evet geçmişte üç beş tane
çizdimdi, mafya babalığımın ilk yıllarında tam satıyordum birilerine adamlar
son anda almaktan vazgeçtiler ben de bir güzel dövdürttüm adamlarıma sonra da
resimleri aldım bir okula bağışladım...
- Adamları dövdürtmeden keşke
bağışlasaydınız...
- Olmaz bizim alem de racondur bir mafya
babası eğer resim satıyorsa mutlaka o hangi fiyata satıyorsa alıcı olan o
fiyattan almak zorunda...
- Cebren ve hile ile diyorsunuz yani?
- Yok, yok cebir mebir sadece mecburi...
- Ben de onu dedim işte...
Biraz sessizlik olur yeniden...
- Bu işlerden ne zaman emekli olmayı
düşünüyorsunuz?
- Vallahi emekliyim zaten. Bu mafyalık
zor iş be evladım. Ta seneler önce SSK'dan da emekli oldum, üç beş kuruş emekli
maaşı alıp geçiniyoruz işte de emekli maaşı ile geçiniliyor mu haraçlar
maraçlar olmasa yandık vallahi yandık ki ne yandık...
- Olmasa iyi imiş tabi...
- Ne olmasa imiş?
- Haraçlar maraçlar canım...
- Sen de bizi zorla filan haraç alıyor
mu zannettin gazetecim benim. Sevenlerim var bir dolu getirir kendileri
verirler al baba bu da senin hakkın diye, yoksa ben öyle kimseye gidip de
istemem, isteyemem utanırım be evlat... Topuklarına sık.... Yok canım nasır
oluyormuş da topuklarında topuk taşı alır veririm sık sık onu diyordum...
- Sevenleriniz sayesinde yıkılmazsınız
siz Sayın Mafya Dedesi... Rükrullah mı desem yoksa?
- Yıkılmam da şu yerime geçecek
torunların içinde bir tane cevvalını bulup yetiştirmem lazım emri hak vaki
olursa yaşarken göreyim veliahtı...
- Hadi inşallah cenabı Allah bir an önce
alsın sizi yanına...
- Efendim duyamadım bana mı bu lafları
çarpıyorsun?
- Öhhö öhhhö! Yok canım Allah geçinden
versin dedimdi... Ben kaçtım daha fazla çuvallamadan. Teşekkür ederim bu
röportaj için Sayın Mafya Dedesi... Rükrullah Dede, Amca, Baba, amaaan neyse ne
işte yahu!