** Dahi değilseniz, bunu kendinize dert etmeyin; çünkü en büyük acıları çeken, en çok üzülen, buna karşılık kendi hayatlarını bile yaşayamayan insanlar, deha sahibi kişilerdir.      

** Hayat öğretir; ama acımasız bir öğretmendir. 

** Uçurumun kenarında yürürken duyulan ürpertidir kişiye haz veren. Yani bu ürpertide biraz korku, biraz da zevk vardır.      

** En çok ihtiyaçları olan huzurdan; ufak tefek şeyler için vazgeçenlere, acımaktan başka elimden bir şey gelmiyor. Çünkü acınacak haldeler.      

** Bu dünyadan göçen insanların ardında bıraktıkları, geriye kalanlara ya acı ya da övünç verir.      

** Senin acıların beni acıtmıyorsa, benimkiler de seni acıtmıyorsa, aşk yaşıyoruz diye kendimizi boşu boşuna kandırmayalım.      

** Kral, sade bir insanın hayattan duyduğu hazzı bilseydi, acaba gene de kral olmak ister miydi?      

** Korktuğu halde kaçmayana cesur, acılara gülümseyerek katlanana sabırlı, hataları bağışlayana hoşgörülü, almaya değil vermeye çalışana cömert, canını vatanı için feda edebilecek olana kahraman denir; her ne kadar günümüzde birçoklarına göre bu meziyetler enayilik sayılsa da…      

** Yarama merhem diye bastım onu, acıtınca anladım tuz olduğunu.      

** Çilekeş; halinden memnun iken, sen ona neden acıyarak bakıyorsun?      

** Hazları küçük gören, kötüleyen o kadar çok haz düşkünü insan var ki…      

** Verilen küçücük umutların karşılığı, dayanılmaz acılar olmamalı.      

** En büyük acıları yaşamaya hazır değilsen, ayrılıklardan da uzak dur. Tabii uzak durmak senin elindeyse…      

** Acı; öğretmediyse, ders vermediyse kısacası kişiye bir şeyler kazandırmadıysa çekilenler boşa gitmiş sayılır.      

** Başkalarının çektiği acılardan zevk duymak, sapkınlıktır.      

** Zevk acıya kolayca dönüşür de, acının zevke nasıl dönüştürüleceğini doğrusu bilmiyorum. 

** Üzüntü seni buluncaya kadar sen ondan kaç; korkma bu yaptığın korkaklık sayılmaz.      

** İyi ki gözyaşımız var; yoksa acılara nasıl katlanırdık?      

** Yaprak, kafa tutamayacağını bildiği için rüzgâra teslim eder kendini…      

** Bir zevk kölesi, “Zevke esir olma!” diye haykırıyor. O dediğine göre, vardır elbet bir bildiği…      

** Felaket, çıktığı yolculuğu yarım bırakmaz.      

** Gül dikenini sana batırmaz, sensin gülün dikenine batan.      

** Kafasında ekmek problemi olanın aklı, diğer uyarıcılara kapalıdır.      

** Hüzün gelip seni buluncaya kadar, sakın hüzünlenme…      

** Istırap öğretir, korku öğrenmeyi engeller.      

** Yoksulluk; zorunlu olarak, hem göz hem de karın tokluğu gerektirir.      

** Kaygının kasvetinin ağırlığı, neşenin hafifliğini kolayca bastırır.      

** Hangi rütbede olursan ol, bir gün o rütbeyi kaybedeceğini bil ve kendini ona göre hazırla. Çünkü her düşüş acı verir insana.      

** Çok uzaklarda aramana gerek yok! Yaşamak istiyorsan her yer cennet, acı çekmek istiyorsan her yer cehennem.      

** Çıkarı için dilini tatlılaştıranın, niyeti acıdır.      

** En çok acıtan, susturan acıdır.      

** Acılar seni bulabilir, sen acıları değil.      

** Acıtarak, kanatarak gittin. Dönüşün kesinlikle öldürücü olacaktır.      

** Bozguna uğratan bozguna uğrattığını çok çabuk unutur, ama bozguna uğrayan bozguna uğratanı hiç unutmaz. Kuyruk acısı dedikleri işte bu olmalı.      

** Acılarını azaltmanın bir yolu da, başka insanların acılarını görebilmek ve hissedebilmektir. 

** Paylaşmak istediklerini söyleyenlere, acılarının birazını ver bakalım, etrafında kaç kişi kalacak!      

** Her rahatlığı, bir rahatsızlık takip eder.      

** Sıkıntıyı sıkarsan içine yerleşir kalır; koyverirsen kendiliğinden çıkar gider.      

**Başkalarının acıları üzerine, mutluluk şatoları inşa etmeye çalışanlar, müjdemi isterim. Çünkü cehenneme giden bir bileti de hediye olarak kazandınız!      

**Açlık, gururu; kin, merhameti; kıskançlık, cömertliği; yalan, dürüstlüğü; vefasızlık, dostluğu; acı, sabrı; nefret, aşkı; ihtiras, kanaatkârlığı; çıkar, adilliği; ihanet, güveni; tembellik, çalışkanlığı siler atar. 

**”Ah’la vah’la” merhamet olmaz. Merhamet; yaşanan sıkıntıyı, acıyı içinde hissedip gidermede yardımcı olmaktır.      

**Mutluluk getiren acının, başımız üstünde yeri vardır.      

**Kapitalist, yoksula acımaz. Ona göre yoksulluğunun sebebi tembelliği ve kafasızlığıdır. Bu nedenle de ezilmeyi ve sömürülmeyi hak etmektedir.      

**Yola çıktım gidiyorum. Nereye? Bilmem! Nereye gittiğimi bilmediğim halde bu yolculuğu gene de sürdürecek miyim? Evet; çünkü yolun sonu belki de yok. O yüzden nereye gideceğimi tabii ki bilemem. Bunu bilmeyişim yolda olmama engel değil. Bana haz veren “yolcu” olmaktır. Bundan asla vazgeçemem.      

ORUÇ BABA 
( Acı Ve Haz Üzerine Kelâm-ı Kibar Deyişler başlıklı yazı Ömer Faruk tarafından 16.01.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.