-bir şehr'i kebir ki âlemi cihanda 
kağıt yetmez anlatmaya 
isyanı arşa çıkar kalemin o anda -

içine çekesin gelir ulu halini 
anlatır baktığında ahvâlini 
minareler göğü yararcasına 
mabeyn duruşunu anlatırcasına 
gün doğar tepelerine soyunur
bilmem ki sana nasıl doyulur ?
günün efsununa eşlik eder gece
bakar ve durursun öylece
nefesinle büyülenir binlerce kul 
şiir gibisin,güzeller güzeli İstanbul! 

Çamlıca'da yeşilden maviye 
çekilir ruhun bedenden semaviye 
Sultanahmet seni alır götürür 
boğazın dilsizi dile getirir 
Ayasofya heybetli,lakin mahsun 
seni anlamayan gönül sussun... 
hani nerede lale devri günlerin
daha bir esrarlı şanlı dünlerin 

tarih,senin diğer adın ey İstanbul ! 
nerede sadâbat, nerede ara bul 
lütufsun bize, Allah'tan her halinle 
Yusuf gibisin, hüsn'ü cemâlinle 
alın dedi onu; âlemlere rahmet olan 
duasında, Fatih'ten bize kalan 
Halic'inde nice sultanlar gezdi 
her köşende kokan,onlardan bir izdi...

- bir şehr'i kebir ki âlemi cihanda 
kağıt yetmez anlatmaya 
isyanı arşa çıkar kalemin o anda -

halen sen de ey İstanbul ! 
dünya'nın gözü var! 
ebedi bizimsin yarim, 
Resul'ün sözü var...



( Ey İstanbul başlıklı yazı AZİZ REMZİ tarafından 29.01.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.