Ölümün öfkesinde içli bir tezahürat,
kayıp balyaları ömrün de içten bir varlık şarkısı.
Ketum dillerin kondurduğu sıfatlar ya
da yarı ölü gölgeler ve az sonra peyda olacak kıyamet.
Uçkuruna düşkün imgeleri tahliye
ettim edeli içimde pervasız bir aşk bağdaş kurmuş da haberim yok. Yoktan kastım
aslında hayatın yükünde kanıksadığımız yükümlülükler… bir eksik bir fazla demek
neyse artık: iyi de bir anne çocuklarından hangi birini bu cümleye dahil eder?
Reddediyorum mutluluk kadar yeknesak
bir tılsımda şen kahkahalar atmayı ne de olsa ılıman olmayan bir iklimle eş
değer şu kaçkın Şubat ayı üstelik ayın ilk gününde yazı anımsatan şehla bir var
oluş şarkısı belki de üstünkörü giydiğimiz ince bir gömleğe nispet yapan
yakasını güve yapmış balıkçı kazak.
Zanlardan mıdır nedir iştahı yok
nefsin.
Aşktan yana ise hep hüsran düşmüş
payına nüktedan yüreğin hani dokunsan açacak goncalar da o sadece sulu gözlü
kıvamında rahmetin, nedamet yüklü bir şarkı olma yolunda.
Derlediğim dünlerimden dinginliğe
özlemim aslında aşka âşık yakaların yolcusuyum, sevmekten mütevellit bir kare
midir nedir benliğin kayıp hücreleri yine de diri kalanlardan yana ümidim?
Bir daha gelsem dünyaya yine aynı
şıkkı seçerdim çoktan seçmemeli sınav kâğıdında başımda gözetmen, yüreğinde
melekler bana kopya verirken bir önceki hayatımdan…
Onlu yaşlarımın başındayım henüz ve
gürbüz bir kız çocuğundan hallice narin bir sesim var bir de eklediniz mi iç
sesimin yola yeni çıkmışlığını.
Arkadan topladığım saçlarım ve
örgünün latif kıvrımları yine ucunda anne tokam.
Önümde sıra sıra kitaplar. Dedim ya;
çok küçüğüm ve lütuf bellediğim harika bir okula düşmüş yolum sözüm ona ve bir
o kadar kalabalık nüfusa sahip sınıflar.
Hazırlık öğrencisiyim: masamda kalın
İngilizce sözcükler ve ben en çok ‘’l’’harfinin lütfüne vakıfım. Derli toplu
aşklara çok zaman var oysa ya da olmaması gereken sevda masallarına.
Küçük ellerimde tomar tomar sınav kâğıdı
ve arka sıralarda ince sesli bir oğlan çocuğu yoksa adam olma yolunda yetim
düşmüş bir ergen bozuntusu mu demeli? İşin ilginci ergen kelimesinin açılımına
bile vakıf değilim. Dedim ya; ufacığım ve en masum gülümsemelerimin açılımı
yine yeni arkadaşlarımla uyum sağlama seanslarım.
O sarı saçlı ergen bozması sanırım
bizden iki yaş büyük.
Sevmek zorunda mı insan, demelerin
vebali pek bir orta ölçekli denklem hani olur da ikiye bölünür benliğiniz ve
pekişir aşk denen nedamet.
Adı da güzel sesi de… aman Allah’ım
ben ne dedim?
İyi de bu cümleyi ben söylemedim ki.
Diyen o genç irisi genç kız-evet çocuktan öte kocaman bir kız işte.
Adı sanırım Didem idi ve büyük
ihtimalle hayatımda tanıdığım ilk mankendi.
Hoyrat fıtratıyla ağzından çıkan o
sözcüğü duydum ya… ölsem gam yemem.
Bizimkiler duymasın yoksa acilen
alırlar beni o sınıftan.
Aşkın ne olduğu hakkında en ufak
fikrim yok yine de aşka yakın bir temaşa yerlerde sürünen.
Sanırım Didem denen öğrenci-manken, o
sarı çocuğa pek bir başka bakıyor iyi de hiç anlamam ben bu bakışlardan lakin
ben ne zamanki ikisinin bakışmasına tanık olayım ve Didem de bu bakışıma tanık olsun…
eyvahlar olsun. Yoksa yeni bir argo kelime mi çıkacak ağzından kızından? Keşke
ah, keşke. Sadece attığı kahkaha ile yerin dibine girdiğimi asla unutamıyorum.
Çocuğum işte hem de ne çocuk hele ki
şunca yaşa gelip de bana hala çocuk muamelesi yapılıyorsa ve bir de saf
tanımlaması ekleniyorsa… demek ki aradan geçen zaman çok şey çalmamış
masumiyetimden.
Doruğundayım yalnızlığın;
peşrevindeyim aşkı-memnunun aslında aşkı arayan gözlere yansıyan sonra da
kafamı karıştıran… iyi de işim gücüm var benim hem ezberlemem gereken yüzlerce
İngilizce sözlük hem de çözmem gereken denklemler var.
Of, deme hakkım da yok zaten aklıma
da gelmedi hani.
Aklıma gelse ne değişecek ki?
Saat sekizde başlayan mesaim ta ki
son zil akşamüstü dörtte çalana kadar.
Çok meşgulüm çok. Bir de aldığım özel
dersleri ekledim mi ve elbette piyano öğretmenimin yüzünü güldürmeliyim.
Bizim Didem de özel ders alıyormuş…
demem o ki; ben de herkes gibiymişim ya da herkes benim gibi lakin tek farkla:
Didem Hanım podyumda yürüyüş dersleri almaktaymış. Ne anlama geldiğini
çözemesem de sormadım elbette ne de olsa gün içinde bir kez yerin dibine geçmek
kâfi gelmişti.
Sözü aşka getirmek en güzeli. Ve
sanırım Didem fazlasıyla istekli aşk konusunda elbette karşılık bulan bir aşk
iyi de bunca iş-güç-pardon ders ve sınav-arasında nasıl vakit buluyorlar? Ah,
evet, bir de yürüme dersleri… iyi de yürümenin dersi mi olurmuş? Soramam
kimseye sanırım piyano tuşlarında el parmaklarımın gezinmesi gibi bu hanım
kızın aldığı dersler.
Ben yine sözlükte kelime arıyorum ve
her severinde ‘’love’’sözcüğüne rast geliyorum. Aklım nasıl da karışık. Adını
yeni öğrendim sarı çocuğun dedim ya çok küçüğüm ve adını da şans eseri öğrendim
sonuçta koca adam yok yok adam benzeri çocuk.
Sahi aşka nereden geldim ki?
Didem çok bilgili bir kız ve
çantasında ruj taşıdığını gördüm. İyi ki kimse kızı müdür muavinine ihbar
etmiyor. Rengini görmedim. Tek bildiğim renk uçuk pembesi ile annemin özel
günlerde hafifçe sürdüğü. Ki ellemem bile yasak değil yanımda taşımak-yoksa
aşırmak mı demeliydim?
‘’Zil çalar çalmaz toplanmalı ve
sınıftan hemen çıkmalıyım.’’
Bun söyleyecek son öğrenci benim
sanırım üstelik sınıftan son çıkan.
Didem ve o sarı çocuk zil çalar
çalmaz fırlıyorlar. İyi de nereye gidiyor olabilirler?
Kütüphane olmadığına eminim zira
Emine her gün okul çıkışı kütüphanede ve söylediğine göre ondan başka
kütüphaneye gelme alışkanlığı edinen yok/muş.
Bu kadar küçük ve cahil olmak bir suç
mu acaba?
Kime sorsam ki?
Aslında Özlem ile konuşmuştuk dün
öğle teneffüsünde ve nasıl da kızgın Didem’e.
‘’Neden?’’ dedim. Demedi bir şey.
Laf aramızda çok güzel kız ve
kulağımıza gelen söylentilere göre okul idaresi memnun değilmiş gidişatından.
Niye olabilir ki?
Çantamı toplamalı ve eve gitmeliyim
oradan da piyano kursuma sonra da akşam yemeği ve elbette temize geçirmem
gereken cümle çalışmaları.
Sözlüğüm yatağımın başucunda.
En çok da sözlüğümü seviyorum üstelik
renk renk resimleri var kelimelerin yanında.
Büyümek için çok mu acele ediyorum
yoksa?
Yoksa daha büyümediğimi inkâr
etmekten başka kurmam gereken cümle var mı?
Aşkın sırrını kim çözdüyse lütfen
ihbar etsin beni ya da ben ihbar edeyim aşkı ve aşkın kıyımına uğrayanları ki
kıyama durduğum bir duygudan başka şeyler beklerdim.
Keşke ah, keşke hiç büyümeseydim
yoksa daha vakit var mı büyümeye hele ki konu aşk oldu mu?
Sıfatların en güzeli belki de en
aptalca kompliman eğer ki söz konusu aşktan aptallaşan bir insanın ağırdan
aldığı hayat ise ya da neşesine neşe katan.
Aşkla…