Ne zamanki aşkı sersek yüreğin rahlesinde ve kuytularda unutulmuşluğu yok saysak… aslında hain bir tebessümdür özlem ve aşka asalet yükleyen.

 

Bir nifak belki de bir isyan değil asla. Olsa olsa kurcaladığımızın kurgulandığı bir hutbedir yine sevgiden üreyen o özlem ve imkânsızlığın yanına çentikler atılası.

 

Bir rüzgâr…

 

Öğütülen bir buğday tanesi.

 

Sinede saklı bir hoşluk ve masumiyetin çağrısı.

 

Hadi, gel, dercesine aslında gidip gelmelerle bozmuş iken aşk belki de bir öfkeyi çiğneyip Hakkın rahmetine sığındığımız…

 

Koşulsuz seven hangi yürekse ve gizemin başşehri iken şiirler…

 

Sinen varlığın sindiremediği hasret ve bir batılın arka yakası yine sığındığımız şiirlere boysuz başaklara boy veren Yaratıcın gücü.

 

Ne kehanet ne de asılsız… varsa yoksa sevginin dinginliği ve dirliği.

 

Hani olur da açan bir çiçeğin polenleri kadar özgürdür duygular, demekten de öte aşka sığındığımız ve aşka dair inancın da asla sonlanmadığı ve özlemi de katık yaptığımız…

 

 

 




Sığ’a sığan bir rota,

Fıtratta saklı hazan,

Hazandan öte ne varsa yalan

İşim olmaz bil ki kalbim.

 

Fırtına öncesiyim,

Gömülü aşkın haznesinde

Bir gül’üm:

Gülümsediğim kadar faniyim

Yaşlarıma aldırma sen

Hem diktiğim

Hem söktüğüm deli yüreğim…

 

Gönül gözümde kırık bir kopça

Örtündüğüm bunca şiir mi yoksa?

Kelamın indinde kader;

Kaderi yaftaladıkça keder

Varsın üç beş çentik daha atayım

Dünden kalanlara:

Eklerken birer ikişer

Yâd edildiğimi de bilirim hani.

 

Kaynakçamda hüzün kadar müridiyim de

Umudun.

Yansız olduğum kadar

Yanındayım çocuk neşemin.

Bir demlenip

Bir bir derlediğim yürek sesim…

Hani olur da aksanı olurum

Yolum düşmüşken aşka bunca zaman,

Aradığım değil de

Arandığıma duyduğum isyan

Yine gönül tezgâhında

Yanık üç beş satır.

 

Kaynayan ne yürek ne kazan

Sevdiğimi ilan ettiğim

Şu metruk düzende olsa keşke payım:

Fıtratın sığınağında;

Sığınağın da tam sol yakasında.

Örtülü tenim,

Farkındayım da yücelerin yücesi Mevla’mın.

 

Varsın çatık kaşlı bir elem olayım

Ya da hırpani benliğin teyakkuzdaki

Sıfatları bir bir ötelerken

Hele ki mabedim yok mu?

Bir de matemim…

Gerisini ne sen sor

Zaten sözüm kadar da engin

İçimdeki diri sevgim.

 

Aşka yanık bir türkü

Bir türküye sunduğum maruzat belki de

Esaretin güncesini tırtıkladığım

Hazin rotamın tam da girizgâhında.

Zanlardan daha muteber benim şavkım;

Yalanlardan da çok uzak dünyam

Ne de olsa

İflah olmaz bir çiçeğim:

Solduğum her günü mezar

Yazdığım her şiiri meram bellediğim.

 

Şimdi döndüm arkamı geceye

Yeter ki sen dönme sırtını

Ölüm çağırana kadar.

Bir dizgide harfim

Bir harften daha tecelli olan

Tescilli bir heceyim:

Belki aşkım

Belki de en ölgün gül’üm

Yine eşrafın nazarında

Kaynarken kazan

Nice kinayeden de sıdkı sıyrılan

Bir mazlum kadar kederliyim

Ne de olsa Hakkın katında

Ufacık bir zerreyim.

 

Taşıdığım sancağı diktiğim gök kubbe

Israrlıyım ben bil ki mutlu olmak adına

Varsın düşmesin de payıma bu gün için.

Umuttan yan temkinli

Dünde kalanlara

Okuduğum ne rahmet ne beddua.

 

Korkarım Allah’tan

Varsa yoksa cahil bir yetimden öte

Densiz yüreklerin de kazıdığı sicilde

İmgelerin kaynaştığı,

Günlün müridi.

Aldıkça payımı

Azığımı da saklarım yarına:

Bir şiir bir de sevgiden yana derdim

Dert dediğimi gel de bana sor,

Aksanımda üç beş nota

Noktadan ibaret

Bir hece olsam da

Dingin rotamın özlemi ile

Yaşarım için için.

( En Ölgün Gül... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 5.02.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.