Aşk yolunda Dilber yapar seferber

Allah’ı bilmeye oluyor rehber!


Bir Dilber bilirim. Hollanda’ya gelin gitti. Yedik çocuk onlarca torun, sanki orada bir köy tesis etti. O köyün muhtarı, akıl danesi, bankası, doktoru, eğitimcisi, rehberi… Kısacası her şeyi! Ecnebisi sen neymişsin der gibi, yaşadığına bakar da imrenir. Köylüydü, köyden başka bir şey görmedi, mektep bilmedi, kadınım deyip süslenip gezmedi, hayatı hep mücadele içinde geçti… Çocukları, torunları, üniversite okudu elin ecnebi memleketinde, avukat, doktor oldu. Yine geldiler Dilberin elinden öptüler, ona yaptılar övgüler! İşte Kurtuluş Savaşını kazandıran Anadolu kadını, 3 nesil sonra yine yaşamakta, yaşatmakta efsaneyi… Kağnıyı sürerken göğsünde çocuğu… Bilir ki ikisi de gerekli, biri özgürlüğü, diğeri onu yaşayacak geleceğin nesli…

 

Bir Dilber bilirim… On beş yaşında, çocukken evlendi, evlendirdiler. Çocuk gelindi… Çocukları ile oynarken çocukluğunu da onlarla yaşadı. Üç tane Mehmetçik büyüttü, bakan Maşallah dedi. İkisi terörden dolayı, askerken şehit oldu. Üçüncüsünü de askere gönderirken, “Hakkımı helal ettim, vatanımı koru, şehit olursan ağlamam, aksine sevinirim… Rabbime emanet ettim seni!” dedi. Gözünden bir damla yaş dökmedi, yalnızca hayır dua etti… İşte iman dolu Dilber, işte Anadolu kadını… Ne okul bildi, ne çocukluk, Veysel Karani gibi yaptı çobanlık, yalnızca Rabbini bildi, yalnızca ona güvendi… O toprak koktu hep, o dağlarda Reyhan gibiydi… Kokusu Anadolu!

 

Kadın eğer iman sahibi ise, her ana doğurur Mehmetçik. İşte kafir bu anneden korkuyor… Onu soyuyor, zina ettiriyor, imanını çalıyor ki, doğmasın Mehmetçikler… Ancak, Ne analar bu imanı kaybetti ne de Mehmetçikler Allah’tan başkasından korkmadılar. Bilirler ki, Allah’tan başkasından korkulmaz ve hesap verilmez. Düşmana imanıyla aman vermez. Savaşa giderken, “Beni beklemeyin, ben eve dönmek için gitmiyorum bu savaşa, şehit olmaya gidiyorum. Rabbime kavuşmaya!” der.  

 

Bir dilber bilirim. Aşıktır, erkeğine itaatkâr… O erkekse, Allah’a itaatkâr. O eri ne derse, sorgulamaz, kıskanmaz, kusur aramaz, dünyalık beklemez… Bilir ki, o Allah’tan korkar, o adaletten asla ayrılmaz! O sevdiğinin ne istediğini bilir, onu nasıl mutlu edeceğini de… Ne yaparsa yapsın, yaptığı yorgunluk değildir, yorgunluktan da asla şikâyet etmez. Erkeği kibardır, sevgi doludur, çalışkandır, edeplidir, halden anlayandır! Dilber nasıl mutlu omasın ki… Dilber, sevmiştir, hiçbir engel onu sevdiğinden koparamaz.  Sevdiği çölde Mecnunsa, o da çölde yanmaya koşar. Şirinin dağları delmesi gibi… Sevdiğinden başkasına asla yar olmaz!  

 

Dilber der Karacaoğlan… Çukurova inler sazıyla, pamuk toplarken ergen kızlar dinler. Kim bilir o Dilber nasıl inler! Pamuğun dikeni batmış eline, acı biber sürmüşler diline, kapılmış işte aşkın seline, Aşk bu Anadolu!

 

Anadolu’da her kadın Dilber’dir. Acıdır yaşadıkları, ona yaşattıkları… Eğer o acıya göğüs germişse Dilber olmuştur. Anadolu’ya medeniyet hediye etmiştir, dokumuştur, halı, kilim, desen, desen kır çiçekleri motifi… Yün eğirmiştir, örmüştür, kazak, eldiven, hırka içinde aşkını anlatan desen. Oyaları ilmik, ilmik süslemiştir eşyaları… Evine dışarıdan eşya almamıştır. Ya dokumuştur, ya da örmüştür. Tandır olmuştur yangınları, süt, ekmek, çömlekte bulgur pişirmiştir.

 

O Dilber’lerin çoğu sosyete oldular şimdilerde… Köyler bile oldu şehir, akmıyor saf nehir, dolaşır çoğunda vardır kibir… Kocalarını sorguluyorlar, ben bilirim diyorlar, süsleniyorlar, evlerine ne varsa dışarıdan satın alıyorlar, yemek yapmak istemiyorlar. Ben de kazanıyorum diyorlar… Erkeğine saygı duymayınca ( o erkek de saygı duyulacak özelliklerini yitirmiş durumda, sabırsız, bencil, gururlu, kibirli, imani durumları zayıflamış...), asla olmayacak bir aşağılanma görüyorlar, dayak yiyorlar. Hani içimden şu sözcükler dökülüyor, madem eşine saygı duymayacaksın, neden evlendin, neden çocuk sahibi oldun, neden çocuklarını sevgisiz büyüttün, neden onları toplumun başına bela ettin… Boşandın! Fizikte kural vardır, etkiye-tepki, her yapılan kötülük, maalesef şer karşılık görüyor. İçimden diyorum ki, Dilber keşke sosyete olmasaydın. Ben de bu güzel yazıyı ahla vahla bitirmeseydim… Keşke!

 

Saffet KURAMAZ

( Bir Dilber Bilirim başlıklı yazı safdeha tarafından 7.02.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.