Makale / Araştırma

Eklenme Tarihi : 8.02.2018
Okunma Sayısı : 1221
Yorum Sayısı : 0

DİN SAVAŞLARI

          Din savaşları yapanlar hanif dinini bilmeyen ve yaşamayanlardır. Dini yaşamayan Museviler ve Hristiyanlar asırlardır Müslümanları düşman ilan etmiş ve savaşmaktadırlar.

          Önce Tevrat’taki İslam’ı yaşamayan Museviler, sonra İncil’deki İslam’ı yaşamayan Hz. İsa’nın ümmeti fırkalara ayrılarak kendi aralarında savaşmışlar ve bir birbirlerini düşman görüp boğazlamışlardır.

          Daha da kötüsü Peygamber Efendimizden ve Raşid halifelerden sonra yedi safha dört teslimi unutan Kur’an’ı terk eden Muhammed. s.a.v. min ümmeti de fırkalara ayrılmış, her fırka karşısındakini düşman olarak görerek asırlardır büyük bir husumet içinde birbirleri ile savaşmaktadırlar.

           Şu an İslam âleminin içine düştüğü acziyet ve Müslümanların birbirlerini düşman görüp boğazlamaları Kur’an’daki yedi safha dört teslimi yaşamadıkları içindir.

           Babamız Hz. İbrahim’in Hanif dinini yaşamayan Museviler de, Hristiyanlar da ve Müslümanlar da Allah’ın dinini değil, Kitaplarını bir kenara koymuş babalarının dinini yaşamaktadırlar.

3/ÂLİ İMRÂN-67: Mâ kâne ibrâhîmu yahûdiyyen ve lâ nasrâniyyen ve lâkin kâne hanîfen muslimâ(muslimen), ve mâ kâne minel muşrikîn(muşrikîne).                                                            Hz. İbrâhîm, yahudi veya nasrani olmadı. Fakat hanif (Allah'ın tek oluşuna, ölmeden önce ruhun O'na ulaştırılmasının ve Allah'a teslim olmanın farz olduğuna inanan), (Allah'a teslim olmuş) bir müslümandı. Ve o müşriklerden olmadı.

5/MÂİDE-104: Ve izâ kîle lehum teâlev ilâ mâ enzelallâhu ve iler resûlî kâlû hasbunâ mâ vecednâ aleyhi âbâenâ e ve lev kâne âbâuhum lâ ya’lemûne şey’en ve lâ yehtedûn(yehtedûne).                                                                                                                      Ve onlara: “Allah'ın indirdiğine (Kur'ân'a) ve Resûl'e (itaate) gelin.” denildiğinde; “Babalarımızı üzerinde bulduğumuz şey (dîn) bize yeter (kâfi)” derler. Ya onların babaları (bu gerçeklere ait) bir şey bilmiyorlarsa ve hidayete ermemişlerse de mi...?

           Kutsal kitaplardaki İslam’ı yaşamayanlar fırkalara ayrılan şirkte olanlardır. Kurtulanlar yedi safha dört teslimi yaşayan fıkai naciyedir.

           Kur’an’daki İslam’da yedi safha dört teslimi yaşamayan ama kendilerine ehli sünnet diyenler hiç ehli sünnet olabilir mi?

          Eğer Kur’an’daki İslam yani yedi safha 4 teslim yaşansa Müslümanlar fırkalara ayrılıp birbirleriyle savaşırlar mı?

           Allah herkesi Allah’ın ipine sarılmaya davet ediyor. Allah bu şekilde kalplerin arasını birleştirip kardeşler yapmaktadır.

3/ÂLİ İMRÂN-103: Va’tasımû bihablillâhi cemîân ve lâ teferrekû, vezkurû ni’metallâhi aleykum iz kuntum a’dâen fe ellefe beyne kulûbikum fe asbahtum bi ni’metihî ihvânâ(ihvânen), ve kuntum alâ şefâ hufretin minen nâri fe enkazekum minhâ, kezâlike yubeyyinullâhu lekum âyâtihî leallekum tehtedûn(tehtedûne).                                                     Ve hepiniz, Allah'ın ipine sımsıkı tutunun, fırkalara ayrılmayın! Ve Allah'ın sizin üzerinizdeki ni'metini hatırlayın; siz (birbirinize) düşman olmuştunuz. Sonra sizin kalplerinizin arasını birleştirdi, böylece O'nun (Allah'ın) nimeti ile kardeşler oldunuz. Ve siz ateşten bir çukurun kenarında iken sizi ondan kurtardı. İşte Allah, âyetlerini size böyle açıklıyor. Umulur ki böylece siz hidayete erersiniz.

8/ENFÂL-63: Ve ellefe beyne kulûbihim, lev enfakte mâ fîl ardı cemîan mâ ellefte beyne kulûbihim ve lâkinnallâhe ellefe beynehum, innehu azîzun hakîm(hakîmun).                              Ve onların kalplerinin arasını (sevgiyle) birleştirdi. Eğer yeryüzündeki şeylerin hepsini infâk etseydin (verseydin), onların kalplerinin arasını birleştiremezdin. Ve lâkin Allah, onların arasını birleştirdi. Muhakkak ki O; Azîz'dir, Hakîm'dir.

           Öyleyse ehli sünnet vel cemaat olabilmek için hayatımızın Kur’an olması gerekmektedir.

           Allah’a ulaşmayı dilemeyen ve yedi safha dört teslimi yaşamayanlar tariki müstakim üzere ehli sünnet ve cemaat olamadıkları gibi Allah’a göre Hanif dini yaşamayan, fırkalara ayrılmış şirkte olanlardır.

30/RÛM-30: Fe ekim vecheke lid dîni hanîfâ(hanîfen), fıtratallâhilletî fataran nâse aleyhâ, lâ tebdîle li halkıllâh(halkıllâhi), zâliked dînul kayyimu ve lâkinne ekseren nâsi lâ ya’lemûn(ya’lemûne).                                                                                                                Artık hanif olarak kendini (vechini) dîn için ikame et, Allah'ın hanif fıtratıyla ki; Allah, insanları onun üzerine (hanif fıtratıyla) yaratmıştır. Allah'ın yaratmasında değişme olmaz. Kayyum olan (kaim olacak, ezelden ebede kadar yaşayacak) dîn budur. Fakat insanların çoğu bilmez.

30/RÛM-31: Munîbîne ileyhi vettekûhu ve ekîmûs salâte ve lâ tekûnû minel muşrikîn(muşrikîne).                                                                                                                                    O'na (Allah'a) yönelin (Allah'a ulaşmayı dileyin) ve O'na karşı takva sahibi olun. Ve namazı ikame edin (namaz kılın). Ve (böylece) müşriklerden olmayın.

30/RÛM-32: Minellezîne ferrakû dînehum ve kânû şiyeâ(şiyean), kullu hızbin bimâ ledeyhim ferihûn(ferihûne).                                                                                                                (O müşriklerden olmayın ki) onlar, dînlerinde fırkalara ayrıldılar ve grup grup oldular. Bütün gruplar, kendilerinde olanla ferahlanırlar.

           Onlar istedikleri kadar biz Müslümanız diyebilirler. Onlar kalplerine iman girmemiştir.

49/HUCURÂT-14: Kâletil a’râbu âmennâ, kul lem tu’minû ve lâkin kûlû eslemnâ ve lemmâ yedhulil îmânu fî kulûbikum, ve in tutîullâhe ve resûlehu lâ yelitkum min a’mâlikum şey’â(şey’en), innallâhe gafûrun rahîm(rahîmun).                                                  Araplar: “Biz âmenû olduk.” dediler. (Onlara) de ki: “Siz âmenû olmadınız (Allah'a ulaşmayı dilemediniz). Fakat: “Teslim olduk.” deyin. Kalplerinize (içine) îmân girmedi. Ve eğer Allah'a ve O'nun Resûlü'ne itaat ederseniz (Allah'a ulaşmayı dilerseniz), amellerinizden bir şey eksiltmez. Muhakkak ki Allah, Gafur'dur, Rahîm'dir.”

          Allah’a ulaşmayı dilemeyenlerin iman ettik demeleri kendilerini fayda vermeyecek ve onları kurtarmayacaktır.

32/SECDE-29: Kul yevmel fethi lâ yenfeullezîne keferû îmânuhum ve lâ hum yunzarûn(yunzarûne).

De ki: "Fetih günü, kâfir olanlara (Allah'a ulaşmayı dilemeyenlere) îmânları bir fayda vermez ve onlara süre verilmez."

          Peygamber Efendimiz, “ bir zaman gelecek sünnetimi ihya edecekler. Onların sevmeyenleri sevenlerinden çok olacak.” Buyurmuşlardır.

           Bu gün 72 fırkaya ayrılanlar 73.cü fırka olanlara düşmandırlar.

           Ama Kur’an’ın tamamını yaşayan bizler hiç kimseye düşman değiliz. Hepsini hak ettikleri kadar severiz.

3/ÂLİ İMRÂN-119: Hâ entum ulâi tuhıbbûnehum ve lâ yuhıbbûnekum ve tû’minûne bil kitâbi kullih(kullihi), ve izâ lekûkum kâlû âmennâ, ve izâ halev addû aleykumul enâmile minel gayz(gayzi), kul mûtû bi gayzikum, innallâhe alîmun bi zâtis sudûr(sudûri).                                                               İşte siz (mü'minler) böylesiniz, siz onları seversiniz ve onlar sizi sevmezler ve siz kitabın tamamına îmân edersiniz. Ve sizinle karşılaşınca "biz îmân ettik" dediler, yalnız kaldıkları zaman, size karşı öfkelerinden parmak uçlarını ısırdılar. De ki: "Öfkenizden ölün."Muhakkak ki Allah, sinelerde olanı en iyi bilendir.

 

Allah razı olsun.

Burhan AKSU

 

 

 

 

( Din Savaşları başlıklı yazı mihrimah tarafından 8.02.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.