Yenik cümleler,
Harbi gölgelerin inadına
Seyrek suretler yine gök kubbenin
bitimi.
Aşka nazire eden sitem,
Bayat bir hüzünden sızan
Demlendikçe yarım yarım
Arda kalan hezeyan
Gece nöbetini devrettiğim
Fani dünya fani yüküm fani nefsim.
Zambak misali
Gecenin nemini alan;
Yarım yamalak belki şiirin azabı:
Yine kesik cümleler,
Yine seyrinde elemin
Bir kanadı eksik terane
Kuş misali girdiğim kafeste
Yüklü hazan yüklü kelam
Hem de öyle böyle değil;
Bir solun bir sağın tutturduğu alkış
Bir karış toprağın niyazı
Yine geldik yine gidiyoruz, dercesine
Tabi tutulduğumuz imtihan
Olmasa da devranın ittifakı.
Kayıtlara dokunan ellerinde
meleklerin
Yüklü nazireleri yine şairlerin
Semiren acıda büyüyen yürek;
Kemiren nefsin neyine gerek
Bunca endamı bunca nazı yüklenip
Bir bir dökerken eteğindeki taşları.
Sadıksan sözüne, diye başlar
Büyüklerin nasihati
Sonra da demlenir azar azar,
Kıymet verdikçe de büyür azabı
Yine derinde bir keder bir sitem
Belki demenin bile maruzatı
Yine yanlı bir kafiye
Bazen ısrarcı bazen yalancı
Son bilmeden başa dönmeden
Zevkine varmadan hayatın
Kıyıma uğradığın her köşe başı.
Adeta kazuratı hecelerin
Dirlik çağrısında kimi zaman
Dinginliğin hayaline sarılmışken;
Kayıp giden eksenden yüklü bir kayıp
Mağlupsun ezelden
Ne de olsa hülyaların dalya dediği
Bin bir maruzatı yüklenip de
Kayıtlara düştüğün o tarihte
Olup olmadığı değil
Ölüp dirilmeyi dilediğinde.
Her ölüm her yeni başlangıç;
Garbında hayatın soluk bir teyakkuz
Yine derlediğine hükmeden kaderin;
Nasibinle yetindiğin
Su götürmez gerçek
Bazense fıtratın gizemini teşhir eden
Yüreği de kevgire döndüren
Aşkın intikamı her daim
Yalnız ve yalın bir bitiş;
Emanetiz madem Tanrıya
Neye yarar ?
Varsın ardı arkası kesilmesin
Onca terk edişin de elbet vardır
hikmeti
Yine gönül gözüne kapandığın.
Sevip sevip yanıldığın
Belki de feri yüreğin
En azaplı fetva
Yine sevdiklerince kesilmişken
hesabın
Olup olmadık hangi sapaksa
Yönden değil yandan yana çekip
gittiğin
Kayıp kabrinin hatırına
Tek sığınağın sadece Huda.