ALLAH BİZE
ŞAH DAMARIMIZDAN YAKIN DEĞİL Mİ? NEDEN ALLAH’A ULAŞACAĞIZ DİYENLER.
50/KAF-16: Ve lekad halaknel insâne ve na’lemu mâ tuvesvisu bihî
nefsuh(nefsuhu), ve nahnu akrebu ileyhi min hablil verîdi.
Ve andolsun ki insanı Biz yarattık. Ve nefsinin ona ne vesveseler
vereceğini biliriz. Ve Biz, ona şah damarından daha yakınız.
Nefs afetlerle dolu olduğu için, nefsi
kullanan şeytan kişiye devamlı vesveseler verir. Allah rahmeti ve fazlı ile her
şeyi kapladığı için bizleri de kaplamıştır. Bu sebeple bize şahdamarımızdan
daha yakındır. Bu sebeple aklımızdan geçenleri de şeytanın nefsimize
ulaştırdığı vesveseleri de anında hem işitir hem bilir.
2/BAKARA-256: Lâ ikrâhe fîd dîni kad tebeyyener ruşdu minel
gayy(gayyi), fe men yekfur bit tâgûti ve yu’min billâhi fe kadistemseke bil
urvetil vuskâ, lenfisâme lehâ, vallâhu semîun alîm(alîmun).
Dînde zorlama yoktur. irşad yolu (hidayet yolu, Allah'a ulaştıran yol),
gayy yolundan (dalâlet yolundan, şeytana, cehenneme ulaştıran yoldan) açıkça
(ayrılıp) ortaya çıkmıştır. Artık kim tagutu (şeytanı ve şeytana ulaştıran
yolu) inkâr edip de Allah'a îmân ederse (mü'min olur, Allah'a ulaştıran yolu
tercih ederse), böylece o, (Allah'tan) kopması mümkün olmayan urvetul vuskaya
(sağlam bir kulba, mürşidin eline) tutunmuştur. Allah Sem'î'dir, Alîm'dir.
Allah’a ulaşmayı dilemek olmasaydı;
1-
O
zaman sıratı müstakime gerek olmazdı.
2-
O
zaman Peygamber Efendimiz neden miraca çıktı. Miraçta yaşanmazdı.
3-
Hz.
İsa’nın gök katlarına kaldırılmasına da gerek olmazdı.
4-
Gök
katları ve yer katları olmazdı.
5-
Kur’an’ı
Kerim de indirilmezdi.
6-
Seyri
sülük olmazdı ve ermiş evliya olunmazdı.
7-
Ölüm
melekleri ruhu alarak gök katlarını geçirerek Allah’a götürmezlerdi.
8-
İndi
ilahi olmazdı.
9-
Sidretül
münteha olmazdı.
10- Arş olmazdı……..
Allah yarattığı her şeyi ilim ve rahmeti
ile sarmıştır. Zatı ile değil. Zatı ile arşa istiva etmiştir. Allah varlıklar
âleminin dışında, yokluktadır.
57/HADÎD-4: Huvellezî halakas semâvâti vel ardafisitteti eyyâmin
summestevâ alel arş(arşi), a’lemu mâ yelicu fîl ardı ve mâ yahrucu minhâ ve mâ
yenzilu mines semâi ve mâ ya’rucu fîhâ, ve huve meakum eyne mâ kuntum, vallâhu
bi mâ ta’melûne basîr(basîrun).
Gökleri
ve yeri 6 günde yaratan O'dur. Sonra arşın üzerine istiva etti. Arza gireni ve
ondan çıkanı ve semadan ineni ve orada uruç edeni (yükseleni) bilir. Ve siz
nerede iseniz O, sizinle beraberdir. Ve Allah, sizin yaptıklarınızı en iyi
görendir.
Allah, her şeyi ilmiyle ve rahmetiyle
kaplamıştır. Bu sebeple bizleri de kapladığı için biz nerede isek O da
oradadır. Ruhların 7 gök katını aşmasını da elbette görür ve bilir.
23/MU'MİNÛN-17: Ve lekad halaknâ fevkakum seb'a tarâika ve mâ kunnâ
anil halkı gâfilîn(gâfilîne).
Ve andolsun ki Biz, sizin üzerinizde 7 yol yarattık ve Biz, yaratmaktan
gâfil değiliz.
Burada, ruhun yolculuğunun devam ettiği 7
tane gök katını birbirine bağlayan yollardan söz edilmektedir. Ruh, her katta
ayrı bir işleme tâbî tutulur ve neticede Allah'a ulaşır. Bu yolun adı Tarîki
Mustakîm'dir.
Allah'ın üzerimizde 7 gök katını
zemin kata bağlayan 7 tarîk (yol) yarattığı kesinleşiyor. Bu Tarîki
mustakîm'dir. Bu katları aşarak 7. gök katına ulaşan ruhumuz 7 yatay âlem aşmak
suretiyle illiyyni geçerek sidretil münteha'ya ulaşır. Oradan dikey bir
yolculukla Allah'a ulaşır.
65/TALÂK-12: Allâhullezî halaka seb'a semâvâtin ve minel ardı
mislehunn(mislehunne), yetenezzelul emru beynehunne li ta'lemû ennallâhe alâ
kulli şey'in kadîrun ve ennallâhe kad ehâta bi kulli şey'in ilmâ(ilmen). O
Allah ki, yedi kat gökleri ve yerden de onların misli kadarını (yedi kat
yerleri) yarattı. Allah'ın her şeye kaadir olduğunu ve Allah'ın her şeyi ilmen
(ilmi ile) ihata etmiş olduğunu (kuşattığını) bilmeniz için emir, onların
arasında (gökler ve yerler arasında) devamlı iner.
Allah yerleri de gökleri de 7 kat olarak
yaratmıştır. Allah her şeye kaadirdir. Allah her şeyi ilmen ihata etmiştir,
kuşatmıştır. Emir 7 kat göklerle, 7 kat yerler arasında kesintisiz olarak iner.
İnenler nötrinolardır ve devamlı dönerek elektronlara ulaşırlar. Ve karşıt
nötrinolar da karşıt elektronlara ulaşırlar ve onların kesintisiz olarak
dönüşünü sağlarlar.
16/NAHL-48: E ve lem yerev ilâ mâ halakallâhu min şey’in yetefeyyeu
zilâluhu anil yemîni veş şemâili succeden lillâhi ve hum dâhırûn(dâhırûne). Onlar,
Allah'ın yarattığı her şeyi (elektronları) görmediler mi? Onun gölgeleri
(karşıt elektronları), tâbî olarak (elektronlara), sağdan (sağ spinli) ve
soldan (sol spinli), Allah'a secde ederek dönerler.
Allah razı
olsun…
Burhan AKSU