Serbest Kürsü / Söyleşi

Eklenme Tarihi : 20.02.2018
Okunma Sayısı : 1785
Yorum Sayısı : 3

Toplumumuzda aslında çok uzun yıllardan beri var olan iğrenç bir hastalıktır taciz, tecavüz. Ancak şöyle bir baktığımızda günümüzde bu iğrençliğin daha da arttığını görüyoruz. Hatta istatistikler Türkiye’de taciz, ve tecavüz olaylarının son bir yılda %50 oranında arttığını gösteriyormuş. İşin doğrusu bu bir artıştan daha çok özellikle sosyal medya kullanımıyla ilgili. Çünkü bundan 30-40 sene önce mesela Adana’daki o iğrenç olayı duymamız, öğrenmemiz neredeyse mümkün değildi. Sadece gazeteler ( Eğer haberi atlamamışlarsa ) yazardı ki Türkiye’de gazete okuma oranına baktığımızda böyle bir olaydan tüm ülkenin haberinin olması mümkün değildi. Oysa şimdi her evde binlerce kanalı olan televizyonlar olduğu gibi yine yaklaşık her evde internet var. Dolayısıyla da yurdun neresinde bir olay oluyorsa saniyesinde duyuyoruz ve öğreniyoruz. 

Tecavüz olayları böyle gündemde olduğu için ve Tarih Öğretmeni olmam sebebiyle bir araştırma yaptığımda en eski toplumlardan bu güne kadar bu suça ağır cezaların verildiğini gördüm.

Mesela Asurlar, Hititler, Eski Roma, Fransa, ve sair medeniyetlerde ceza ölüm. Hatta eski Roma hukukunda hür bir kadına ( veya kıza ) tecavüz edene kendini savunma hakkı bile verilmeden direkt idam ediliyor. Yani Banker Bilo Filminde Şener Şen’in canlandırdığı Maho’nun dediği gibi ’’ Yaptım ama hele sor neden yaptım?’’ durumu söz konusu değil. 

Osmanlı ve diğer İslam ülkelerinde ise feci bir dayak, ömür boyu sürgün ve kürek cezası gibi cezalar var ama bu tecavüz eğer kendi kanından yani Kur’ana göre evlenmesi kesin haram olan yakın akrabaya karşı işlenmişse bu durumda örfi ceza olarak ölüm cezaları veriliyor ki mesela Osmanlı Devletinde padişah fermanıyla karnından çengele asılarak iç kanama suretiyle acı çektire çektire çektire öldürme cezası verildiğine şahit olabiliyoruz. 

Evet..Bu gün artık geldiğimiz nokta budur. Medeni hukukun en fazla on sene hapis cezası verdiği, tecavüz sonucunda eğer bir ölüm söz konusu ise ancak o zaman cinayetin cezasının verilebildiği bu suçta istediğimiz şey idam cezasının bu suçlar için geri getirilmesi. Hatta öyle ki şeriatın Ş harfinden, Osmanlının O harfinden rahatsız olan insanlar bile eskiye dönüşü istiyorlar. Yani işkence ederek öldürme cezası. 

Of yaaa. Anlatacağım aslında başka bir şeydi, daldım tarihe. Neyse tarihi son bir notla noktalayıp asıl anlatacağımı anlatayım.

Efendim Eski Roma hukukuna göre bir köleye dahi rızası olmaksızın tecavüz edenin cezası ölümmüş. Ancak çok ilginç bir durum daha var: Eğer kadın fahişe ise ona tecavüz serbestmiş. Yani ancak ve ancak ahlaklı bir kadın ( ki fahişeleri asla ahlaklı kadından saymıyorlar ) ’’ Hayır istemiyorum ’’ Diyebilirmiş. Ayrıca Asurlularda tecavüz eden erkek eğer evli ise ve tecavüz ettiği kadın da evli ise tecavüzcünün karısı tecavüz edilen kadının kocasına veriliyormuş ve karısına tecavüz edilen adam, karısına tecavüz edan adamın karısına tecavüz ediyormuş. ( Tecavüzcünün karısının günahı ne? İşte onu bilemiyorum. Kanun böyleymiş. ) 

Şimdi asıl anlatmak istediğime geçeyim.

Biz millet olarak genelde yukarıda resmini gördüğünüz, kendi minicik öz kızına tecavüz eden ( Ortadaki yaratık ) iğrenç mahluklar gibi yaratıklara ’’ Hayvan ’’ diyoruz. İnanın o hayvanlar ahrette bizden davacı olacaklar. 

Yahu ben bu güne kadar hiç bir hayvanın insana tecavüz ettiğini ne gördüm ne de duydum. Oysa bizim memleketimizde hayvana tecavüz adeta bir gelenektir. Şehir ismi verip de bir şehrimiz rencide etmek istemem ama özellikle muhafazakarlığı ile meşhur bir doğu ilimizde yaşı 45-50 ve yukarısı olup da ilk cinsel deneyimini bir eşekle ya da köpekle yaşamamış olan erkek neredeyse yok gibidir. 

Bir başka ilimizde Ördeğe tecavüz edilişinin üzerinden çok fazla sene geçmedi. Hatta ne derece doğrudur bilinmez ama sosyal medya bir ara timsaha tecavüz eden bir vatandaşımızın haberi ile çalkalandı. Ama hiç bir zaman insana tecavüz eden bir eşek, bir köpek, bir ördek, bir timsah haberi duymadık. O halde bu tecavüzcü sapıklara niçin hayvan diyoruz ki? ( Yanlış anlaşılmasın ben bile zaman zaman tepem atınca ’’Köpekler’’ Diyorum bu adi sefil yaratıklara ) 

Hayvanlar aslında asildir. O adi şerefsiz yaratıklar keşke hayvan olabilselerdi. 

Bakın şimdi size seneler önce yazdığım bir anımı bir kez daha anlatacağım. O zaman hayvanın asaletini, bazı insanların sefaletini daha iyi anlayacaksınız.

1979-80 Yıllarıydı. Manavgat’ta görev yapıyordum o yıllarda. Komşum Mehmet Abi evine bitişik ahırın kapısı önünde ağlıyordu resmen. Merakla yanına yaklaştım.

-Hayrola Mehmet Abi? Ne oldu? Neden ağlıyorsun?

Mehmet abi anlattı:

’’ Hocam ! Biliyorsun benim bir tosunum ve bir de ineğim var. Bu sene ineği döllemek istedim. Lakin bilirsin burada bir ineği bir boğaya götürdüğünde çok para istiyorlar. bende de para yok. kendi kendime dedim ki ’’ Yahu benim tosun bu işi halleder. ’’ Tosunu aldım, o kadar uğraştım ama anasının üstüne çıkmadı. O hayvanken ineğin anası olduğunu bildi de ben insanken bilemedim Hocam. Bilemedim hayvan da olsa bir canlının kendi annesi ile cinsel ilişkiye giremeyeceğini. İşte buna ağlarım.

Gerçekten de insanın aklı almıyor. Hayvan hayvanken annesini biliyor da Yüce Rabbimin insan suretinde yarattığı bir yaratık, üstelik evli olduğu halde kendi kanından canından minicik bir yavrunun kızı olduğunu nasıl bilemiyordu? O minicik kıza nasıl oluyor da şehvet duyabiliyordu? 3-4 yaşlarında bir bebenin nesi onu tahrik edebiliyordu? 

Yok yok, bence idam bir ceza değil bu yaratıklara. İdam dediğin ne ki. Geçir boynuna ip, çek altından tabureyi, boynu kırılsın. En fazla beş dakikalık bir acı...Bu kadar ucuz olmamalı. Bence bu sefil yaratıkları ıssız adalara dolduracaksın. Ekmek-su bile vermeyeceksin. Kendileri gibi sapık olanlarla birlikte birbirlerini düzsün dursunlar ta ki açlıktan, susuzluktan geberinceye kadar... İdam bunlar için oldukça hafif bir ceza. İnsanlar bu yaratıklarla aynı havayı solumasınlar. Hayatın kaynaklarından biri olan toprağa gömülmesin bu iğrenç yaratıklar. Issız bir adada geberip gitsinler. Leşlerini bok böcekleri yesin. Gönlümün tam olarak istediği ceza budur. 

( Keşke Hayvanlaşabilseydiniz. başlıklı yazı Sami Biber tarafından 20.02.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.