Doğu Guta'da,
Afrin'de,
Suriye'de,
Filistin'de...
Doğuda batıda, güneyde kuzeyde...
Her yerde, her zaman...
Ez cümle geri kalmış,
İşgal ve iğfal edilmiş bütün
coğrafyalardaki çocuklar için!
Ezilmiş, sömürülmüş ve ruhları
çalınmış kadınlar;
Evladı çalınmış anneler için!
Çocuk gelinler için, çocuk anneler,
çocuk mağdurlar...
Bir çocuk, bir kadın, bir anne...
Dahası ne?
Hüzün mevsimine beş kala....
Parmakları ağıda boyanmış kınalı...
Sormaz ki kimse kirpiğinde birikmiş
üç beş yaşı!
Sinmiş içine kefen kokusu...
Kurşun sesidir kulağında...
Söylenir durur üzerinde içli bir
gelin türküsü.
Kabul olmayı beklemiş.
Yaşayan bir meyyit olmayı...
Avuç içine sığdırılmış birkaç dua
Ve her gece uyumadan önce kurulmuş
bir hayal:
Pembe bir bisiklet, ilk okul günü, beyaz
bir gelinlik.
Gözü arkada, ruhu toprak altında
kalmış.
Gözü yaşlı annelerin düğün günüdür
bugün.
Beyazlara sarılmış yavruların cennete
davetidir bugün.
Kara gün değil ak gündür bugün.
Gökyüzü meleklerini selamlıyor.
Binlerce melek, gelişlerine seviniyor
cennet kuşlarının.
En güzel melodisini şakıyorlar
gökyüzünün hep birlikte:
"Hak,
hakkaniyet, adalet ve asalet yerini bulacak."
"Adalet
yerini bulacak!"
"Adalet
yerini bulacak." diye.
Dünya kara bir zindan:
Kötüler için kağıt üstünde bir yalan.
Gökyüzüne karışmış karanlığı
aydınlığa çeviren,
O kimsesiz yavruların ışığıdır
yıldızlar.
Başınızı kaldırın anneler!
Dik durun,yummayın kirpiklerinizi.
Bakın oradalar tüm güzellikleriyle
cennet kuşları,
Işıl ışıllar.
Kimi Arakanlı, kimi Afrikalı, kimi
Iraklı...
Hiç bu kadar ırak olmamıştı
insanlığa dünya!
Hiç bu kadar insanlıktan çıkmamıştı
şu yalan dünya!
Selam olsun güneşi kıskandıran
yıldızlara!
Selam olsun gökyüzünde parlayan
yıldızlara!
Yazarın
Önceki Yazısı