Sabah beş,
  hava karanlık.  Renkler yok.
Rüzgar sesleri,fırtına,beyni yoran çan sesleri.
Denizin esintileri bir burgaza doğru...
Civar hapsolmuş bir boşluğa.
İlerleyen saatler,
Karanlık yerini griye bırakıyor.
Yosun kokusu sahil boyu...
Kıyının karşı tarafında bir balıkçı ağır adımlarla barakaya girdi.
Şimdi yok. 
Az önce var mıydı sahiden?
Sessizlik ve hiçlik hissi dalga geçiyor.
Buraya insan gelmemişti daha önce
Peki ya hisler?
Onlar mı var kılıyor gerçek sanılan bütün hayalleri
Pencereden gördüğüm kadarıyla;
Duman yükseliyor bir yerlerden.
Burası Neresi?
Neden gördüklerin bunlar?
Çocukluğunda bıraktığından beri gerçek seni,
Renkler hep kül rengi.
Düşüncelerin hep yalnız ve uzak bir burgaz.
mevsim hep kış. Gökyüzü bulutlu.
Bir taraftan bunları düşünürken kapı çalıyor.
Heyecanla açıyorum.
-Yaşlı bir adam. 
Hiçbir şey söylemeden tahta yol üzerinden kayalıklara doğru yürüyor.
Peşindeyim
Gözden kayboldu.

Bir kayanın üzerine oturuyorum. En uzaktan çocuk sesleri...
Sese koşuyorum
Gene kayboluyor sesler.
Bir bekleyiş;Sürekli...
Fark etmek ama yakalayamamak
En olmadık zamanda.

Evime dönüyorum.
Sabah beş, gözümü açıyorum
Fark ediyorum, dünya değil ben kül rengi...
( Kül Rengi başlıklı yazı SafirDefteri tarafından 28.02.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.