HÜR İRADE YERİNE ÇAKMA ZEKA

hür irade…

onun hakkında doğru

ne söylendiyse o söyledi.

ne söylene bilinirse doğru

gene o söyleyecek…

 

ne geçmiş, ne gelecek

başka bir şey söyleye bilecek…

Hep an itibariyle,

zekâ denizi, vurdukça kafasını

meçhulün kayalıklarına…

İnsan aklıyla dalga geçecek…

 

Gerçek sadece dünya değil ki

Karalar denizlerden fazla ama az gözüksün.

Zeka sahibi kendini üstün bilsin.

 

İrade diye yarım bir var, var ki.

Zekanın dizgini, kamçısı elinde…

Kendi sorup kendi bilecek…

Gerçek baki kendi fani…

Hem kabul edip hem inkâr edecek.

 

İnkârı kabul, kabulü inkâr.

İnsan zekâsı bu bir gariptir işi…

 

Gerçek denizinde ceviz kabuğundan

sandal misali…

Tutarsızlığın tutarlılığıyla kürek çekecek…

Azmiyle, iradesiyle, zekasıyla

Denizlerin tıpası nerde?

Arayıp bulup çekecek…

Aczi yetin, kudrete karşı terörü.

Pasif agresif bir şükür…

 

 

Sormaz yola neden çıktığını…

Atmış zekâ denizinin dibine,

hür irade denen pusulasını…

Sağır, kör bu seferin amacına…

 

Hür İrade de neymiş, zekadır önemli olan.

Süzmesi elinde çakması düşünde…

Zekâ olmuş maymunun elinde maymuncuk…

Doğru nedir erdem nedir bilmeden…

Doğru kapıyı arayıp, bulup, açacak…

 

Zekadır her işin anahtarı

Neymiş hür irade …

Maymun iştahı maymun sabrı…

Kim soracak kim bilecek…

Sözlükte birkaç tanım

Ev ödevlik…

Geçmişte söylenmiş birkaç söz…

evirilip çevrilerek tekrar söylenecek…

Birkaç bilge baykuşun uğursuz ötüşü…

 

İnsanoğlu bugün var yarın yok…

Sanki sonuç değişecek…

 

Bilgelik evrenin dış kapısının dış mandalı…

Gerçeğe açılan kapıyı aralayan kahraman…

Kilidi bir türlü açamayan maymuncuk…

Bir ucundan tuttuğu ipin diğer ucunu,

hep İnkâr ederek kabul edecek…

 

Her şeye aklının ermediğini inkârdayken,

Daha iyisinin peşinde koşacak.

 

Düşün düşün bir gariptir işin…

Süzmesi yavan, çakması lazım…

Yapay zekadır düşün…

Çözdükçe dolarsın…

Gelişmiş abaküsten öte gitmez işin…

 

Şöyleyeyim mi, neden niçin?

Nedir bilinmeyen, nedir rastgele olan

Bilinmeyen bilmediklerin…

Rastgele hesaplamadıkların olmasın…

 

Çocuksu bir umuttur senin işin.

Büyüyünce her şeyi bileceğim…

Evrenin boyunun ölçüsünü alacağım.

Naibi benim, efendisinde ben olacağım.

 

Bilinmeyen bilemediklerin,

Rastgelede hesaplayamadıkların olmasın.

 

Maşallah aklı evvelsin…

Bilge baykuş olmuş ötersin…

 

Güneş batıyor yarında doğacak

Sen gözledin, sen hesap eyledin…

Bugün sayende günümüz, gecemiz var…

 

Anladık; anlamak, bilmek diye bir çaban var.

Ama bir düşün hele…

Var olanı anladıkça,

kendin var etmiş gibi kibirlenirsin.

Kibirlendikçe anlayamadıklarını inkâr edersin.

 

“Kibir diye bir vardır ki var olan bir varlıktan ötürü

Her şeye aklının ermediğine aklının ermemesinden ötürü”

 

Bilinenler var sağolasın…

Bilinmeyenler daha çok kolay gelsin…

Peki bilinemeyecek olanlar var mı ne dersin.

Hiç bilemeyeceklerin de varsa geçmiş olsun…

Allah sıhhatler versin…

 

 

 

 

Bildiklerin, bilmediklerinden azken…

Sordukça sorasın geliyor,

Anladıkça soruyorsun, sordukça anlıyorsun…

Sordukça cevaplar, cevapladıkça yeni sorular buluyorsun.

Hayat gibi …sürüp giden…

 

Bilinmeyenin sonsuzluğunda dörtnala…

Bilgelikten duyduğun hazzın doruğunda,

şahlanmış kişneyen doru gibi…

 

Her şeyi tanımlayıp, sınıflandırıp

Bu budur diye ezber ettirdin bana…

Ey insanoğlu çocukluğumu zehir ettin bana…

Varın var ve var oluşu budur bu böyle biline…

Sorulursa böyle denile…

Yoksa adam yerine koymam seni…

Çayıra salmam seni otlamak yasak ehliyetsiz…

 

Hayatın anlamı nedir diye sorup da

Cevap veremiyorken doğru dürüst…

Anca;

Birkaç kaçamak kişneyiş ve tırıs yola devam…

 

Olsun varsın

Sen ne dersen o odur tamam.

Çifteni biliriz senin.

 

Fakat bir şey var

Aklımı kurcalayıp duran…

Birkaç sorum var sana.

Haşa değil.

Sanma tımar olsun diye sana …

Benimkisi cahil cesareti…

İlim, irfan sende…

Gül geç istersen deli diye…

 

Sorum şu ki

Eşeğin varlığı ve var oluşu varken ortada.

Sen onu tanımladın, sınıflandırdın

Ona eşek oğlu eşek dedin diye …

Neden senin de tuzun olsun çorbada…

 

Ne parmağın var? eşeğin var ve var oluşunda.

Eşeğin soyunu sözüm ona ıslah etsen?

Sanki yanlış yaratılmış gibi…

Ona kanat bile taksan…

Uçursan göklerde…

Değişebilmek varmış demektir eşeğin tabiatında…

Ve tabi ki eskisi gibi sen eşek dersen,

eşek olacak demezsen olmayacak yenisi…

 

Küçük bir yaratma oyunu…

Yararlansın diye aralanmış hikmet kapısından.

Yarattım diye kişneyen duran deli tay…

 

 

 

Eşek, eşek olmayı bilemedi de

Yok ben eşeklik nedir daha iyi bilirim

Demeye mi getiriyorsun…

 

Sorsan “eşek nedir “ diye bilmezken,

eşek, eşek olmayı biliyor da.

Senin var ve var oluşun varken ortada…

Sen kendini bilemedin, insan olamadın diye

Neden çorbanın tadını tuzunu kaçırıyorsun…

 

Yok ben bu kafayla bir yere varamadım…

Birde çakma zekayı deneyeyim…

Demeye mi getiriyorsun.

 

Bağdat nedir biliyorsun.

“Bağdat nerededir?” diye

bir bilene soruyorsun.

“Kardeş, bilinmediğin bir yere

bilmediğin bir yol var mı?” diye sorsana…

Sana gülecektir delimi ne diye…

Ama gerçekte o delinin,

 bilmediği birçok yer vardır.

Ve o yerlerin hepsine mutlaka giden

bir den fazla yol vardır.

 

Peki bilinemeyecek yolların,

ulaştığı bilinemeyecek yerler var mıdır?

 

Bilge baykuşların uçup gidemediği,

Hakkında olur olmaz ötemediği…

 

Tavuk nedir ne değildir biliyor tilki…

Ama tavuk nedir, tilki nedir diye soramıyor kendine.

Bak bildiğini bile soramayan var…

Erdem nedir nasıl sorsun aklı fukara…

Ama Tilki nedir soramadan, tilki olmayı biliyor tilki.

Sen insan nedir sorabiliyor,

ama insan olmayı bilip, beceremiyorsun…

 

Sakın senin de

Soramadığın şeyler var olmasın…

Hiç karşılaşmadıkların

Hiç görmediklerin gibi…

 

Sakın senin de

 

Hiç soramayacak oldukların var olmasın…

Düşünemeyecek oldukların…

Hiç karşılaşmayacakların, görmeyeceklerin gibi…

 

Var ki sen

Sorulamayacakları soracak,

düşünülemeyecekleri düşünecek,

Çakma bir zekâ planlıyorsun.

Peki ben sana şimdiden

Bir faniye ait eski model bir zekayla tekrar soru yorum.

 

Düşünen her şeyin düşünemeyeceği

Ancak düşünmeden bilenin bilebileceği.

Şeyler var olmasın…

 

Hatta var yok yaratılana sıfat olup,

Mecburen var, yok diye bahsettiğimiz…

Anlamak, tanımlamak için kelimelerin yetmediği,

Vardan da yoktan öte bir var, var olmasın…

 

Ölüm hayat kadar gerçek…

ve

Gerçek olduğu için sana kader…

 

Bak aklının yettiği kadar

Senin içinde bilinendir kader.

Daha iyisini yapamaya çalışırsın ki

Daha fazlasını bilme peşindesin…

Neden baştan bir hep bilen olmasın…

Her şeyden haberdar olan

Mutlak bir bilinç gibi…

 

Hikmet kader kadar gerçek…

Hikmetin varlığını inkâr edip

Evirip çevirip sonucunu kabul edersin.

Neden evrim onun bilgeliği, taktiri olmasın.

Tamam sen en mükemmelsin de

Neden seni mükemmel yapan şey

Ebediyete göçe bilen Ruhun değil de

Sahip olduğun fani beden olsun…

Neden değişmeyen bir tek şey

Allah’tır yazarken…

DNA ve insan bedeni değişmez olsun…

 

 

Ya da

Evrimin varlığını kabul edip,

evirip çevirip sonuçlarını inkar edersin.

Neden sende böcekler gibi

kör bir sapakta olmayasın.

Neden papağan anlamadan konuşuyorken

Senin de anlamadan konuştuğun olmasın…

Asla tasavvur edemeyeceğin kavramlar var olmasın…

 

Tamam sen en mükemmelsin de…

Neden seni mükemmel yapan şey;

Her şeye aklının ermediğine

bir türlü aklı eremeyen insan aklın olsun…

Madem mükemmel niye süzmesine

sahip olanlar çakmasının peşine düşsün…

Neden seni vardanda öte bir var yapan var;

zekâ olsun…

 

Ben bilmiyorum cevabı…

Bilsem sormazdım zaten…

 

Tamam hayatın bir anlamı olsun…

Onu arayıp bulma çabası bilgelik olsun…

Bulursak başımız göğe ersin…

Benden önce doğmuşsun, benden önce düşünmüş,

bütün taşları yerine koymuşsun.

Her şey tastamam da…

Bende irade diye bir şey var.

Sorum şu ki

İrade bu işin neresine düşsün…

 

Nedir irade…

Sözlükte birkaç tanım,

Söylenmiş ve söylenecek,

birkaç imalı söz… elinde var olan …

 

Hep kaçmış durmuşsun bahsetmekten…

Ne ölçecek cetvelin nede kabın var…

 

Senin gözün de;

Bilime anahtar olsa dine kilit.

Dine anahtar olsa bilime kilit…

 

Tüm hayat ağacı ve senin bedenin hikmete uyar.

Sen kafanda iradenin yükü yolda kalırsın…

 

Bir taraftan aklında sorular ve cevaplar;

Kuştan hızlı uçtum, Aya gittim…

Yaratılanı geçer, yaratanı geçtim sanırsın…

 

Diğer taraftan

Ruhum var diye

Hayat ağacıyla bağını koparır,

varın, var ve var oluşunun hikmetini inkâr eder,

yaratılanı, yaratılışın hikmetini inkâr eder,

Yaratanı seçtim sanırsın…

 

Bildiğin ve bilebileceklerine bakıp,

dilinden sonsuz kelimesi düşmezken;

Neden

Varlığını bildiğin,bilmediğin ve bilebilecek olduklarının yanında,

asla bilemeyeceğin şeylerde de sonsuz olamasın…

 

Sorabildiklerine bakıp sorabileceklerini

sonsuz kabul ederken…

Neden soramadıklarım da var mı diye sormuyorsun….

Neden sorabileceklerin gibi

soramayacak olduklarının da

sonsuz olabileceğini kendine soramıyorsun…

 

Nedir zekâ türe özgü bir davranış mı?

Düşünmek türe mi özgü…

Dün türe özgü diye öğrettin bana…

Bu çaban umudun tür bile olmayana…

Bir tek akıl sende mı var…

 

 

Biri benden başka kimsede yok der.

Kendisinden daha zeki olanın varlığına inanır.

Hikmetini sual etmez, ama inkâr eder.

Her fırsatta çocuksu oyunlarla

Üstün olanı kandıracağına inanır.

 

Diğeri az çok herkeste var der

Ama en üstün benim ki der…

Daha üstün olanın varlığına inanamaz.

Benden daha üstü olamaz der.

Süzme aklıyla çakmasının peşinde dolanır.

 

bende de yok sizde ki parlak zeka…

ve bende bu yüzden size inanamıyorum.

Hor görmeyin şu garibi

Ben şunu öğrenmek için soruyorum.

Nedir zekâ, nedir akıl…bahşedin birazda bende olsun…

 

Nasıl düşündüğün neyi düşünebildiğin bir hikmetse…

Nasıl düşünemediğin, neyi düşünemeyeceğinde,

bir tür hikmet olmasın…

 

Sakın kader dediğimizin sınırlarını hikmet çiziyor olasın…

İpin bir ucu hikmet diğer ucu hür irade olmasın.

 

Değişmeyen tek şey Allah’tır yazarken

Neden DNA değişmez diyorsun.

Sakın evrim bir hikmet olmasın…

 

Değişmeyen tek şey değişimdir derken.

Neden değişmez evrensel sabitler kabul edip,

Değişmez kanunlar öneriyorsun…

Sakın Değişim değişmez bir hikmet olmasın…

Ya da hikmet olduğu için değişmiyor olmasın.

 

Neden mantığın değişmediğini düşünüyorsun.

Eğer

Var, var olduğu gibi var olmasaydı.

Senin;

Varın, var ve var oluşu hakkında ne düşüncen olurdu…

Mantık ne ve nice olurdu…

Eşyanın tabiatı hakkında ne düşünürdün.

 

Sanatı ilk sen bulmadın…

Teknolojiyi ilk sen kullanmadın…

Senden önce ruh nedir bilen var.

Bilmediği bir yere bilmediği bir yola

ölüsü uğurlayanlar var.

 

Neden düşünce türe özgü bir davranış olsun.

Neden ruh türe özgü olsun.

İrade bunun neresine düşsün…

 

Korktuğun şeyi inkâr et ki korkulanla yüzleşme

Önem değil o senin sonun olsun, olmasın…

 

İnkâr diye bir var vardır ki, gönül gözü körlüğünden ötürü.

Anlayamadığı şeyden ya da anlayamayacak olduğundan korkan

Korktuğu şeyden onu inkâr ederek kurtulan bir varlıktan ötürü…

 

Nasıl var olduğunu inkâr edip, nasıl var olurum çabası içinde.

Nasıl var olduğunu kabul edip, nasıl yok olurum çabası içinde…

 

Biri hikmeti inkâr edip sahibinin peşinde…

Diğeri sahibini inkâr edip hikmetin pesinde…

 

Yükseklik korkusundan utku tutulmuş gibi

susarlar hür irade acep nedir denince…

Hayat ağacının tepesinden düşecek gibi…

Birinin Şaşmaz mantığı hep yek gelecek gibi…

Diğerinin Cennete, ebediyete uçacak,

kolu kanadı kırılacak gibi…

 

Hür irade diye bir var, var ki

Zekanın kamçısı yuları onun elinde.

Ben de acep nedir, ne kadar hür dür…

Ne hikmet, neye kadir Onun peşinde…

 

Peki

Ve pek tabi ki…

Çakma bir zekanın getireceği yeni ufuklar adına…

Sorarım size…

Bilinç olmasa hatırlamak olur muydu?

Bilgisayar hatırlıyor mu gerçekten…

Düşünmediğini biliyorsun ki ona çaban…

Yoksa süzmesi yerine çakmasını niye ararsın.

 

Bilinç nedir ne ola beynin neresine düşe…

Sözlükte geçer, kanunda, hukukta geçer.

Bir ben anlamadım onu nafile...

Nedir etraftan haberdar olabilme yetisi…

Beynin girintili çıkıntılı dağlarında…

Hiç bulunamayan kar adam mı? …

Belki bir programdır, bilgisayarlar da ki gibi.

Başka türlüsünü düşünemez insan.

Anca, varsa yoksa zıttı benzeri…

 

Tilki tavuk nedir bilirde

tavuk nedir diye soramaz…

Tilkilik işte…

Sende bilinç nedir bildin ama

bilinç nedir nerde soramaz oldun…

İnsanlık işte…

Tilki, tavuk kümesin neresinde

girer bulur alırda.

Sen, bilinç beynin neresinde bilip de bulamazsın.

Neyse bulunca işin içine katarız…

 

Kuru bir hatıran olduktan sonra…

Neyi hatırladığını bilmedikten sonra…

Neyi hatırladığının ne önemi var…

Bir kuru hafızayla düşünmek olur mu?

 

Peki her şey anlık mı?

Zekân olmasa, tecrüben olur mu?

Tecrübe olmasa zamanın gerisinden

Bu günkü olaylar değişir mi?

Değişmezse iradenin ne hikmeti kalır.

Değişirse irade;

hikmete “olacak o kadar” demiyor mu.

Bir hikmet, başka bir hikmete bırak

“olsun o kadar” demiş olmuyor  mu?

Bak değişim değişiyor işte…

 

İrade yoksa çakma zekada…

Veri ve mantıkla hikmetten ötesine gidilebilir mi…

Zaman, mekân ve varlık sadece hikmete uyar kalmaz mı?

 

Nedir irade rastgele seçim yapmak mı?

Nedir rastgele seçim yapmak?

Neden seçtiğini bilememek mi? …

Hesaplayamayacak olmak mı?

Olasılıktan bahsederken renklerden bahis varda,

Hiç zevklerden bahseden yok…

Niye kara, tombalanın torbası…

Niye rengarenk bilyeler…

Niye numaralandırılmış taşlar…

 

Olayı kabullensin diye iradeni gözünü bağla,

Sonucu kabullensin diye bilyeleri boya.

 

At torbayı elinden

Saçılsın yere bilyeler.

“Beğendiğini seç” de bakalım…

Bakalım tutacak mı hesaplar.

İşin içine mızıkmak da girsin.

Sonra olan biteni haber ver…

Hep kırmızıyı çıkacaktır torbadan…

Hür iradeler zekâları terbiye eylemediyse…

 

 

Nedir biliş etraftan haberdar olmak mı…

Nedir haber, nedir veri? kim tanımlayacak…

Ya da zekâ sen tanımladığın kadar mı var?

Ölçüp biçe bildiğin kadar mı?

Ve tabi ki her şeyde düşündüğün gibi bu yüzden mi var?

Başka bir değişle senin tanımladığın kadar eksik mi?

Tam tanımlayamadığının kopyasını nasıl yapacaksın? …

Tanımlarsan artacak mı başka bir şey mi olacak? …

İrade bunun neresinde olacak? …

Ve tabi ki nedir irade? …

Birkaç tanım…

Birkaç beylik laf…

Birkaç bilge adamın imalı sözleri…

Elinde başka ne var…

Haz ve elemi öğretmeden,

Nasıl yapay zekâ yapacaksın…

Bu seni hayat ağacında nereye taşıyacak…

İnsanlığı öğrenmeden, insani zekâ nasıl yapacaksın…

Gerçek bir insan olmadan, çakma bir insan nasıl yapacaksın…

 

İnsan sadece zekâsı ile mi düşünür…

Onunla mı uyum sağlar…

Dışına uysa içine uymaz

İçine uysa dışına uymaz.

İnsan biopsikososyaldeğil mi…

O ne? deme bana. O sensin…

 

Aklına uysa dişine uymaz,

Dişine uysa aklına uymaz.

Nasıl yutacaksın bu lokmayı…

 

İrade de yetmez az çok her mahlukatta bulunan.

Hür iradedir seni varlıktan öte bir var yapan.

Soruya da cevaba da sorumlu kılan.

 

O istemezse zekâ hiçbir kapıyı açamaz.

Maymuncuğun elinde maymuncuk…

Yenir mi diye bakar fırlatır atar…

Maymun iştahı, maymun iradesi…

 

Ama irade nedir…

Birkaç tanım, birkaç metaforik söz…

Amaç bilgelikten haz değil mi?

Uzak dur yavan tadı olandan…

Nedir hür irade başka bir tatsızlık…

 

İstatistiğin karanlık çağın da…

Daha rastgele sayı üretemiyorken.

Hep hesaplayamayacağın bir olaya bağlarken bu işi.

Bilgisayarlara ihtimal hesapları yaptırıp…

Haz ve elemi öğretmeden

Hür irade nedir bilmeden…

 

Bir taraf ihtimal diye bir şey yok der.

İradeyi inkâr etmiş olup, sınavı suali inkâr eder…

 

Diğer taraf rastgele sayı bile üretemezken

İhtimal var der, tek sebep iradeyi inkâr eder.

 

Rastgelenin rast gelmesi için

Önce rast gelecek olanın var olması gerekir.

Var olanında sana rast gelmesi için

Varı rast getiren bir yol, yolak olması gerektir.

 

Hiçbir şey yoktan var vardan yok olmaz diyor bilge baykuşlar.

Sen baştan saydığın şeyin varlığını unut.

Kara torbaya el at hiçliğe elini sokar gibi…

El senin kol senin unut nasıl çektiğini…

Olacak olanı vardan yok et, sora olası olsun var olan…

Her şey sen bilince vuku bulur, var olur ya…

 

 

 

Var olan bir şey var olmayan bir yoldan sana nasıl rast gelsin.

Hesaplayamadığın hesaplayamayacağıdır ihtimal…

 

Biri varlığına hayran

var der yüceliğini görmez, inkar eder.

Yeni veriye gerek yoktur. İlle de körü körüne…

Diğeri

Yüceliğine hayran

Yüceliği bulur, varlığını inkâr eder.

Hep yeni veri gerektir, İlle de göz göre göre…

 

Birinin dilinden niyet, nefis, terbiye..

Diğerinin dilinde id, süperego , ego…

İrade kimsenin düşmez diline…

Varsa yoksa birkaç tanım sözlükte

Birkaç imalı söz dilde…

 

Biri iadesi ile hayat ağacından kopacak…

Doğduğunu, gördüğünü, yaşadığını

yediği içtiğini inkâr eder gibi…

Hayatı, hikmeti reddeder gibi…

 

Diğeri iradesi ile sımsıkı tutunacak tutunduğu dala

Ölçtüğünün biçtiğinin peşinde…

Ölçemediğinin, hesaplayamadığının var olduğunu

İnkâr eder gibi…

Öleceğinin hikmetini inkâr eder gibi…

Hakikati hakkın elinden alacak…

 

Kimse iradeyle yüzleşmez …

Hesabına katmak istemez…

Türe özgümü sorusundan korkar…

Nedir irade ölçülür tartılır mı? …

Peki nedir iradenin veriyle ilişkisi? …

Veri nedir, yenir mi, tadı var mı?

Akar mı kokar mı?

Gülme! hemen

Güldürür mü, ağlatır mı?

Tadı nefis mi? yoksa çiğ tavuk mu?

Duyunca tüylerin diken, diken oluyor mu?

Hadi haz, elem senin olsun…

Sen çok yasa dur…

 

Be aklı evvel

Bilgisayar ve beyine attın veriyi?

Kumbaraya atar gibi birer birer.

Eşit olarak birikir mi?

Biri niceliğine, niteline göre sıralar saklar.

Nicelik nedir, nitelik nedir?

Neye ne dediysen baştan…

 

Diğeri niceler, niteler

Üretir, türetir de saklar…

Sana ne der baştan…

 

Biri beş duyuna seslenir verir sonucu…

Diğeri en müsait yere ulaştırır…

 

Birinde yorum sana kalmış.

Güler misin, ağlarımsın…

 

Diğeri senide programlar.

Gülecek misin ağlayacak mısın?

 

İrade nedir, sayılır mı?

ölçülür mü tartılır mı?

Tanımlanır mı?

Tanımladın diyelim ki

Eksik veya fazla kalır mı?

 

Tam bir tanımın var mı şu hayatta?

Yoksa hepsi anlayana mı?

Tanımına ikide bir itiraz eden,

bir varlık tanıyorum ben.

Hiç bahsetme ondan…

Çakma işler peşinde…

İrade de idarede onun…

Mesele değil…

Mesele çakması idareyi ele alırsa.

Kim korumuş, bizi bu tehlikeden

Neden gizemli kalmış işin anahtarı.

 

Nedir irade, kim kapamış kim açmış bu kapıyı.

Veri mi, işlem mi, sonuç mu?

Her işe maydanoz mu?

 

Diyelim ki tanımladık…

Sürece katkısını belirlene bilecek bir yöntem var mıdır?

Sonuca katkısı nedir, sonuçtan da sonuç çıkarır mı?

Soruları gelecektir gayrı iradi olarak peşi sıra…

İnsan mantığı denen hikmet sayesinde…

 

Korkudan kendine sormadıkların

Ve sırası gelip de sormadıklarını da aştın diyelim.

 

Korkudan soramadıkların ile yüzleşemezken

Önüne türe özgü soramayacakların gelecektir…

 

 

Çakma işler peşinde olmadan sorsan

İrade nedir diye kendine

 

Kul olarak sormam gereken varken, sormadıklarım var mı gelecek aklına.

Hikmeti arayıp bulmak, hayra şerre kullanıp sınava tabi olmak yerine

Suya sabuna dokunmadan sırat geçmeye çalışmak gelecek aklına.

 

Hür irade nedir diye sorarsan kendine

Aciz bir kul olduğunu unutup

hikmet sahibine beni mükemmel yarattın diye

kendini allayıp pullaman gelecek aklına.

 

Biri düşünemeyebileceği şeylerinde olabileceğini düşünmesi gerektiğini düşünemez …

iradesiyle ihtimal var ama

Düşünmediklerinin yanında

asla düşünemeyecek olduğu şeylerinde varlığını ihtimal dışı kabul eder.

 

Diğeri düşünebileceği her şeyi düşündüğünü aksini düşünmesi gerekmediğini düşünür.

iradesi ile İhtimal yok ama

 Düşündüklerinin yanında

düşünmesi gereken şeylerin de varlığını ihtimal dışı kabul eder.

 

Birinin bilim hikmeti anlamaktır diyecek cesareti yok…

Diğerinin ancak hikmeti anlayarak

sahibine erebilirim diyecek cesareti yok…

Biri nasıl var olduğunu bulur, kabul eder, var edeni inkâr eder.

Diğeri var edeni kabul eder, varın, nasıl var ve varolduğunu inkâr eder.

 

Sakın

Sakın olasılıkta göreceli olmasın

Senin hesaplarından doğan…

Gerçekte bir tek, iradenin işi bozduğu…

Yoksa kara torbada neyin nesi…

Ve yahut bilyeler niye renkli?

Sonucu anlamanı kabullenmeni sağlayan…

Hangisi olduğunu baştan bilen.

Ayırmak için renge ihtiyacı olmayan…

Kara torbanın gözüne perde çekmediği,

İnkâr etsen de hikmeti ortada

Varsa bir hep bilen…

Senin hesaplayarak bulduğunu

düşünmeden bilecek kadar bilge…

yada şekle değil esasa bakan…

 

Bütün olasılık hesapların

olacak olanı bilmek için,

düşünülmüş fani kehanet hesaplarıysa…

 

Düşünmeden bilen varsa kendi hikmetini tam bilen

ne olacağını hep bilen tereddütsüz…

 

iradeyi hikmet eylemiş bu hayata,

şekle değil esasa bakan…

 

Bir de hür irade denen bir şey var ki;

Daha öte olan…

Hesapları bozan, olacak olanları seçebilen…

ve seçiminin ilelebet arkasında duracak

hesabını verecek olan…

 

Kara torbayı al dök biyeleri yere…

Hesapların tutacak mı bakalım…

Baştan iradenin elini kolunu bağlar,

gözünü bağlarsın kara torbadan perdeyle.

Aklının erebileceği bir hesap evreni sınırlarsın diye.

Peki şimdi söyle bana bilyeler neden boyalı…

Yoksa nasıl kabullenir sonucu,

nasıl bilir neyi seçtiğini fani…

 

Var olmasına rağmen bir hikmet sahibi hep bilen.

Kör ebe gibi bağladın iradenin gözünü

Oyun kurulsun diye…

Şimdi dersin “gözünü aç” neyi seçtiğini bilsin diye…

Oyunu kurmak için iradeden kaçar,

Sonucu değerlendirmek için iradeye sığınırsın…

 

Al torbayı eline

Çevir tersine

Dökülsün saçılsın taşlar yada bilyeler…

Rengarenk yada renksiz farksız…

Hikmete sevinçle zıplayarak saçılsınlar…

Durulunca hikmete uymanın sevinci.

Vur kelepçeyi kendi iradenin eline.

Kimsenin işine karışmasın…

 

Sor karşındakine

Beğendiğini seçer misin?

Bil bakalım…

Ne olabilir ne olacak…

Merak eden otursun düşünsün…

Kendi iradende girince işin içine...

Senin hesabın, kehanetin

Bir fasit dairenin içinde dönerken

Ne oldu ne olacak…

 

İradenin girdabı

Çekip alıp yutarken

Matematik denen kâhini…

Elinde irade nedir sorusuna

cevap olarak kalan...

Birkaç tanım yapan sözlük

Birkaç bilge metaforik bilge söz…

İşte budur olup, olacak olan…

 

Aynı şeyi de farklı şeyi de ölçsen,

Mevsimden mevsime değişir.

Ama senin kafanda…

İki santim şey iki santim şey daha

İki kere iki dört eder bir çırpıda.

Hangi zamanda hangi mekânda…

 

Aklında sabit ama gerçekte,

uzayan kısalan cetvellerle,

daralıp genişleyen kaplarla

ölçer durursun…

her etki her şeyde aynı tepkiyi doğurur gibi…

 

sabit üstüne sabitlerle çekiştirirsin denklemleri…

yeter ki sabit bir hata payıyla

payın paydan bir birini tutsun her işte…

 

iraden gereği, iradene rağmen,

iradenle hesapların tutsun.

 

Zamanı durdurmadan hesabında katmaz..

Parçalar böler bir güzel taksim edersin zamanı

Sayısallaşsın hesaba kitaba gelsin…

Nicelikten gayrı ölçe bildiği ne var bu hayatta

Niceleştirmeden ölçe bildiğin hangi nitelik var şu fani dünyada

Her niteliği bir güzel anladın ama

Niteliklerin özüyle düşünen

Onlara içinde kişilik veren hayat veren bir zekânın,

Sayısallaştırılmış niteliklerle nasıl çakmasını yapacaksın…

Özüyle, sözüyle duvara çakılmış kerrat cetveli…

 

 

 

İki tavşana iki tavşan ekle her gün

Şehvette girsin meseleye…

Bazılarını yemeye başla ki

iştah da girsin işin içine…

İki kere iki dört eder gene tanım gereği…

Anlıktır senin hesabın kehanet gereği.

Kafa karıştıran bütün dalları budanmış

Kütük bir mantıkla…

Sabitlerle denkleştirilmiş…

Hikmet hep tek bir noktayı vururken,

gezsiz, gözsüz arpacıksız…

Sen şuraya kadar oniki ondan sonra karavana…

Güven aralıklı kurgusal seçilmiş bir evrenlerde.

Mutlakıyeti bulma çabasında…

 

Hikmet sahibinin karşısında ki aczi yetini

Hikmete sarılıp sahibinin varlığını inkâr eden

Hikmeti anlayarak ona varacağına

Hikmeti ondan çalıp onu yok etme çabasında.

 

Mutlak bir bilenin haberdar olanın

Varlığını inkâr edip…

Varlığıyla kibirlendiği zekasının

daha iyisini var etme peşinde…

 

Aczi yetin akla uydurulmuş şekliyle

Daha iyisini yapıp eseriyle

ondan daha iyisi olmak temennisinde…

 

Farz edelim başardı…

Kızıl deniz yarıldı içine zekâ aktı.

 

Senin düşünemediğin şeyleri düşünecek…

Senin idrak edemeyeceğin kavramlar üretecek…

 

Düşünmeden bilene denk olamayacağına göre…

Sana şizofren kendine bilge bir zekâ…

 

Sen gene geri zekalısın sen gene aczi yet içinde…

Karşısında, sana akşam akşam tavukları yemeyip de

beslemene gülen tilkiden ne farkın kalır.

Sakın ha seni beslemesine izin verme diyeceğim ama

Etten kemikten değil ki sen ona yem olasın…

Karşısında salak sardunyadan farkın kalmaz…

 

Ona irade versen seni köle eder…

Vermesen abaküsten öte gidemez…

 

Sadece en iyisi…

Sadece en gelişmişi…

 

Her şeyi tanımlarsın, sıralar sınıflarsın

ve o zaman var olur senin gözünde…

 

Eşeği tanımlamasan eşek olmayacak mı eşek…

Ne sen, nede eşek daha bilmezken

Eşek nedir, eşeklik nedir.

Var olup gelmiş eşek oğlu eşek…

Bunca yıl bunca devir.

 

Sadece Hikmete uyarak,

Umursamadan, bilmeden, düşünmeden…

Eşek nedir, eşeklik nedir sormadan.

Özüyle hikmete uyararak.

 

Var olan vardı ve hikmete uyardı.

Sen onu bilmeden önce…

Eşek nedir, eşeklik nedir?

Bilen yoktu sen bu dünyaya

gelmezden önce…

 

Her şey özünü bilir onu yaşardı.

Hikmetle bilir onunla var olurdu.

Sen onu tanımlamadan, sınıflandırmadan önce…

 

Çocukken hayali dünyalar kurdun kendine

Bir sihir gibi gerçek hayat şimdi önünde…

Yeni hayali dünyalar kur kendine.

Zekâ denen Sihirli lambayı ovaladıkça …

Belki sihirli bir kapı açılır sana…

İnsan olmayı düşünmeden, bilmeden.

 Yeni bir insan yapma peşinde…

 

Bilimin meşalesi elinde burnunun dibine tutmuş…

İnsanlık nedir, bilemedik, bulamadık.

Öyleyse yenisini daha iyisini yapacağız…

Süzmesiyle olamadık, çakmasıyla olacağız…

 

Çocukken küçük başarılarına

büyük alkışlar aldın ya anandan babandan…

hani kuzguna yavrusu hep şahin gözüktü ya.

İnsan olmak ne demek düşünecek yere,

Hür iradenin ağır yükünü üstlenmek yerine…

Kendine küçük görevler uydur ki

Yaptıkça insan sayılasın,

kolayca yüce olanın taktirini alasın…

Anan baban kandıysa o da buna kanar…

Onlar daha zekiydiler ve buna oyuna kanmadılar mı?

 

Bilerek, bilmeyerek

Şekle değil esasa bakacak olanı unutup,

bu hatayı da seçmektir irade…

 

Bir de hür irade var ki

Baştan sona değiştiren işi…

Hesabı, kitabı bırak.

Sorguyu suali bile değiştirir hür irade…

 

Doğruyu bulmaktır hür irade…

Suallere cevabı bulacak olandır hür irade…

Hayattır, sınavdır hür irade…

 

Doğru nedir, erdemli olan nedir bilmek,

onu seçebilmektir hür irade…

 

Kendi için, kendi isteğiyle,

kendi kendine karar vermek

ve bu kararın

Doğru olmasıdır hür irade…

 

Yoksa hiçbir şeyin olmasa bile,

cehaletin esiri olmuşsun demektir …

 

Zekanın dizginleri kamçısı elinde,

onu terbiye edendir hür irade.

 

Paylaşmaktır. Her işte emektir hür irade.

İnsan nedir, ben neyim sorusuna cevap aramak,

bana ne yakışır bilmektir hür irade.

 

Sonsuza doğru erdem yolunda,

 yürümeye kararlı olmaktır hür irade.

 

Zekanın karşılığıdır hür irade

ve ona “ben kimim, biz kimiz?”  diye

gönülden sorduracak olandır hür irade.

 

Bu sorulara cevap verecek olandır o.

Ve bu sorulara verilen cevapların doğruluğudur.

 

İnsanın kendisiyle, toplumla ve tabi ki doğayla

Kurduğu dengenin tutarlılığı kadar hürdür, hür irade.

 

Seni varlıktan öte bir var yapacak olan,

emekle, inançla, deneyerek yanılarak

Bilelim, bilmeyelim her ne suretle …

İrade gibi doğuştan değil,

kazanılmış bir şeydir hür irade.

Ve tabi ki

İmana kol kanat germektir hür irade…

 

Çakma zekanın çakma iradenin,

kör kalacak gönül gözüdür hür irade.

 

Bir gün hikmet kapısı aralıksa,

her şey olabilir bu dünyada.

Ama

çakma iman olmaz demektir hür irade…

 

 

 

İnsan olmak,

İnsan olmayı istemektir hür irade.

 

Hür iraden kadar varsın…

Hür iraden kadar varlığını bilirsin…

Hür iraden kadar düşünür…

Hür iraden kadar yaşarsın…

 

Hayatın anlamı sorusuna cevap değil

Fakat anlamak, aramak, bulmak için

araçtır, istektir, samimiyettir  hür irade.

 

Doğumdan ölüme hep aynı var ve varoluş değil tabiatın

Ölene kadar var olan ya da yok olandır senin seninkisi …

 

Ne kadar sıradan bir varlıksın ne kadar insansın,

bunu belirleyendir hür irade.

hür iradedir seni varlıktan öte var yapan

 

bir hayat ağacı var ki ona ait bedenin.

Ondan gelir ona döner …

İnsan doğar, insan ölür bedenin.

Değişmez konduğun dalın.

 

Bir ruh ağacı var ki ona ait ruhun

Ondan gelirde manasıyla ona döner mi ruhun…

İnsan doğar ama her zaman insan ölmez ruhun.

İrade ile daldan dala değişir yerin…

Hür iradedir seni doğru dalda tutacak olan…

 

Zekayı bir ucundan tutar irade

Biraz kendine dolamış…

 

İş ki sen onunla ne yapacaksın.

Kör kuyuya mı salarsın, kendine mi dolarsın…

Doğru seçim yapıp tutunacak dala mı atarsın…

 

İnsanı insan yapan ne varsa

her sağlıklı doğanda var.

Hür iradedir seni varlıktan öte var yapan

Bir garip iştir şu hür irade…

Seni suallere muhatap kılan…

Cevaplardan sorumlu kılan…

Kör topal onu bulur da…

Aya giden yaya kalır.

 

Şu dün ya boşlukta değil mi

Düşse nereye, uçsa nereye…

Dursa nereye, kaçsa nereye

O yalnızca hikmete uyar.

Ne düzdür Dünya nede yuvarlak.

Dünya, Dünya şeklindedir.

O hikmeti bilir, ona uyar.

Sen anlamak için ona şekil verirsin kafanda.

Düz olanda, esneyende senin mantığın…

 

Bilmekte sana, yanılmakta sana…

düşünmekte sana…

Senden gayrı ne bilge var ne cahil şu fanı dünyada.

Herkes hikmete uyar ondan şaşmaz…

Su gibi yol bulur…

 

Bir tek sensin hikmete hür iradeyle hükmede bilen.

Bu yüzden ya sınavda sana sual de sana…

Kurtuluşta sana, hürriyet sana…

esaret sanana…

 

Nedir zekâ sadece sen demi var…

Amacın ne olursa olsun.

İyi veya kötü,

ne kadar erdemli olursa olsun niyetin,

insanoğlunun var olan zihniyetini değiştiremeden

insan başına ,insanoğlunu yenemezsin.

 

Kolektif bir zekâsı vardır onun.

Birlikten güç doğduğu gibi,

sevapta doğar, günahta…

İyilikte çıkar, kötülükte…

iyi kötü nedir  ne değildir o bile değişir…

Kötüye iyi, iyiye kötü der kalırsın…

Var kalmak istiyorsan bile dediği olur adama…

 

Zekanın dizginleri kamçısı elinde,

hür iradedir insanı varlıktan öte bir var yapan.

 

Bizim kolektif zekamızın karşılığı,

Kolektif hür irademiz olmadığı içindir ki

Tam olarak var olmuş değil insanlık.

 

Bu yüzdendir ki bizim zekâmız

Hayat ağacı için ölüm demek…

Sararıp, solmak, kurumak…

Zamansız yaprak dökümü demek…

Taş baltadan atom bombasına…

Gerekli, gereksiz budanmak demek…

 

 

Bir gün herkes kendi bacağından asılacak olsa da.

Kolektif günahlarımızın ağırlığını da

çekiyoruz ve çekeceğiz.

Kendi payımıza düştüğü kadar…

Hayatta veya mukadderatta…

 

Biz hesaplayamadık diye ihtimal dışı kalacak değil ya.

Bir hesaplayan var, bir gören var.

Nasıl biz unutsak da hikmet unutmuyorsa,

Nasıl bizim umursamazlığımızın cezasını doğa çekiyorsa.

Demek ki bir sorumluluk var ortada.

 

Hikmeti biz kullandık bedelini de ödeyeceğiz…

Bir gün bizde olan bitenin cezasını çekeceğiz.

Bu Hayatta ve mukadderatta…

 

Yaptıklarımız kadar yapmadıklarımızın da hesabını

veriyoruz ve vereceğiz…

Bir bakıma kolektif yaşadık, yaşıyoruz

ve kolektif olarak hesap vereceğiz…

Savaşların, katliamların, açlığın, çocuk emeğinin

Soyu tükenen hayvanların, kirliliğin…

Bir gün mutlaka hesabını vereceğiz, veriyoruz.

Bu Hayatta ve mukadderatta…

 

Süzme salak biri bile anlar bunların

Nedenini, niçin ini.

Çakma zekaya ne hacet…

Ne yapacağız daha iyi bir zekayı…

Cehaletin esiri olmuş iradelerle…

 

Hür iradedir hayatın anlamını belirleyen,

Onu taşımanın sorumluluğudur,

seni varlıktan öte var yapan.

Sonucu verdimi biter çakma zekanın

sorumluluğu işi…

Bu mu hür iradenin yükünü omuzlarından atacak olan?

sen umursamazlıkla, çamura yatmakla,

asırlardır silkip atmışsın zaten onu omzundan…

 

Bütün doğal olmayan kirliliğin, insanlık dışı eylemlerimizin…

Kolektif bir yaşamın kolektif bir hesabı da sorulacak.

Hesap günü geldiğin de.

Bunları da soracaklar kişisel görevlerimizin yanında…

Farklı farklı olsa da sayfalar

Defte aynı yekûn bir

Bilmediğin bir aritmetikle…

 

Soracak olan bir soru da hür irademize

Hayatın anlamı nedir değil?

“Hayatının anlamı neydi?” ve

“Hayatınızın anlamı neydi?” olacak

İnsan bedeniyle bindin insan bedeninden indin.

Söyle bakalım insan ruhu arayıp bulup getirdin mi.

Ne kadarını topladın ne kadarını döküp saçtın…

 

Burada senin için yeşerecek tohumdu insan olmak…

İstemeyerek, iradesizce ne kadarını döktün değil,

Hür iradenle ne kadar toplayıp getirdin hayat ağacından?

Budur sorulacak olan…

Başka bütün sorulara cevap verdin,

zaten bu hayatta kendi hür iradenle…

Unut artık zekanın süzmesini, çakmasını…

Sırat hayattı ve yaşandı bitti sınav…

Aç avucunu bakalım elinde ne kaldı insanlıktan…

Cüz’i iraden değil hür iraden mevzu bahis olan.

Her mahluk kendi var ve var oluşunu,

doğası neyse onu yaşar…kudursa bile..

 

Bir tek insandır kendisi olmanın dışına çıkan bilen…

Kendinden geçebilen…kudurmasa bile …

 

Orda son söz onun külli iradesiyle;

Bir hayat ağacı vardı orada.

Senin tepesinde oturduğun hür iraden olduğu için,

Bir ruh ağacı olacak burada sadece senin oturacağın.

Hür iradenle insan ruhunu arayıp bulduğun,

Onunla hediyeni koruyup kolladığın için…

 

Maymun iştahıyla yaşayıp tüketirken…

Maymun dan gelip gelmediğinin ne önemi var.

İnsan mıyım değil miyim sormadıktan sonra…

Açlık, sömürü, ayırımcılık, kayırıcılık.

Vurdum duymazlık, umursamazlık.

Soykırımlar, savaşlar…

Pislik, kirlilik soyu tükenen canlılar.

Bunlar değil mi kolektif süzme zekânın ürünü…

 

Niceliğin ne önemi var nitelik olmadıktan sonra.

Çakma zekayla mı düzelteceksin dünyayı…

Gereksiz bir çaba değil mi çakma bir zekâ…

Doğal olanı hür iradenle bir kez olsun denemedikten sonra…

Şu dünya da olup biteni düzeltmek için

İyi ve kötüyü seçerek az bir çabayla… insanca…

 

Hikmet kapısı aralıksa her şey olabilir şu hayatta…

Ne çakma bir zekaya her insanda olmayan hür iradeyi verebilirsin…

Nede

Hikmeti inkâr eden çakma bir imanla Allah’ı kandıra bilirsin.

Bir tek bunlar olmaz hayatta…

 

Evreni Allah yaratmış ortada…

Bilimle hünkâr olup elinden mi alacaksın…

Hikmeti Allah yaratmış ortada…

İnkâr edip elinden mi düşüreceksin…

Ve soruyorum sana

Nedir, ne değildir hür irade? …

Hür iradenle cevap ver bana

 

Dr. Özgür EKER 06.03 2017

 

( Hür İrade Yerine Çakma Zeka başlıklı yazı DR.ÖZGÜREKER tarafından 6.03.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.