BİRAZ DAHA İÇERSENİZ
IV. Murat yasaklara uyulup uyulmadığını kontrol etmek için tebdil-i kıyafetle gezermiş.
Bir gün veziri ile beraber Bekri Mustafa'nın kayığına biner, denizde biraz açılırlar. Fakat bakar ki kayıkçı bir testi çıkarır başlar içkisini içmeye. IV. Murat, Bekri Mustafa'ya;
-Uzat testiyi de ben ve arkadaşım da içelim der.
Ama Bekri Mustafa başta karşı çıkar.
-Sizin gibi beyzadeler bunu içemez, su değil bunun içindeki rakıdır. Hem beni hem kendinizi yakarsınız der.
Sonra ısrar üzerine dayanamaz uzatır testiyi padişaha. Padişah bir yudum içer sonra testiyi vezirine verir ve sorar;
-Padişahtan korkmuyor musun sen? diye.
-Korkarım ama padişah içkiyi karada yasakladı.Denize kim bakacak? Beni burada kimse görmez, der.
Padişah bunun üzerine;
-Peki ya, ben haber verirsem ne olacak? diye sorar.
-Veremezsin, sen de benimle beraber içtin ikimizinde kelleleri düşer.
En sonunda padişah dayanamaz.
-Peki ya ben padişah, yanımdaki de Bayram Paşa ise, der.
Bekri Mustafa bırakır kürekleri elinden, basar kahkahayı.
-Ben demedim mi size göre değil bu diye. İki yudum rakı içtiniz biriniz padişah biriniz vezir olmaya kalktınız. Biraz daha içerseniz sümme haşa biriniz Allah olacak, diğeriniz peygamber.

**

ONLAR ANLAR DÜNYANIN AHVALİNİ
Bekri Mustafa'nın Ömer Hayyam kıvamında bir filozof olduğunu söyleyenler de vardır. Hatta o, bir hafızdır.
Bekri Mustafa'yı bütün konu komşu düştüğü durumdan kurtarmak ister. Akıllarına onu Küçük Ayasofya camii imamlığına getirmek gelir.Zira Bekri Mustafa medrese eğitimi görmüş bir hafızdır. İşin ucunda içkiden kurtulması da var, o yüzden bu makul bir seçenektir.
IV. Murat ın da onaylamasıyla bu görevi mecburen kabullenir Bekri Mustafa. İşe başladığı gün öğle vakti bir cenaze gelir. Cenaze namazını kıldırır. Namaz bittikten sonra da tabutun yanına gider, açar örtüsünü ve ölünün kulağına eğilerek bir şeyler fısıldar.Cemaat merak eder ne sorduğunu. Şöyle dedim der;
-Sen şimdi aramızdan ayrılıp ahirete gidiyorsun. Eğer orada bu dünyanın ahvalini sana sorarlarsa, Bekri Mustafa Ayasofya'ya imam oldu dersin. Onlar anlarlar dünyanın halini...

**

CENAZE NAMAZINA BUYURUN
Dördüncü Murat gene bir gün tebdil-i kıyafet ederek, yani kıyafet değiştirerek meyhaneleri dolaşıyor. Salaş meyhanelerden birinin bacasının tüttüğünü görünce derhal içeri giriyor. Orada demlenen ve bu ani girişten endişelenen Bekri Mustafa yanına yaklaşan şahsa soruyor:
- Nereden teşrif ediyorsunuz?
- Topkapı’dan geliyorum.
- Topkapı’dan mı?
- Evet Topkapı’dan
- İsm-i âliniz?
- Murat!
- Murat’ın Sultan’ı multanı da var mı yoksa?
- Evet Sultan Murat!
Bu son cümleyi duyar duymaz, Bekri Mustafa
-“Buyurun cenaze namazına!” diyerek sırt üstü düşüyor.

**

OYNAMA TESTİYİ KIRDIRACAKSIN
IV. Murat Bekri’yi içkiye tövbe ettirir. Bir iki saat sonra Balıkpazarı’ndaki kaçak meyhaneleri gezerken Bekri’ye rastlar.
Bekri, Murat’ı görünce elindeki testiyi arkasına saklar. Murat:
- “Uzat elini” deyince boş elini uzatır.
-“Diğerini uzat” der padişah, Bekri de testiyi diğer eline aktararak uzatır. Bu kez Murat,
- “ikisini birden uzat” der.
Bekri sıkıntıyla içini çekerek sırtını duvara dayar, testiyi arkasında kıstırır ve ellerini uzatır. Padişah gülerek
-“Şimdi de bana doğru gel” diye buyurur. Bekri dayamaz ve patlar:
-“Oynama Murat, testiyi kırdıracaksın!” Der.
( Bekri Mustafadan Fıkralar başlıklı yazı Ömer Faruk tarafından 12.03.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.