bir yangın öyküsüdür bu
ateş böcekleri iyi bilir
kül meselidir
deştikçe Anka,lar dirilir

 

sık kullanmaktan eprimiş geceye, çingene acılar sızardı
iki gözü iki çeşme ağlardı klarnet iniltisi
ateşin koynunda uyuyan bıçak gibi kızarırdı acım
yumruğum inerdi masaya, duvara yada cama
ağzımdan, derin bir ahh gibi senin adın süzülürdü
 
 
iplik iplik geçerdim acının teyelinden
intihar eden bir şelale olur
dökülürdüm en yüksekten en derine
barudi bir renge bürünürdü yüzüm
tozlu bir şantiye gibi kanardım, şehrin orta yerinde
 
 
giderken, yarım ağız “mutlu ol” demiştin ya…
olmadım!
bütün mutluluk dileklerini
sen daha köşeyi dönmeden harcadım
 
 
sen kanlı bir dövme gibi bedenime kazırken ayrılığı
dişlerimi sıktım
kendini jiletleyen hapçılar gibi tırnağımla uçurumlar açtım
avuçlarıma
sustu rivayetim, sustu söylencem
her namluya av oldum
sana ait kaç kurşun çıktı göğsümden, bir bilsen
 
 
bu yanık şarkılar, bu islenmiş şiirler
senden kalan bir hediye
 
 
tutuşmadıysa sesim, yanmadım sanma
çığlığımı sakladım gök kubbeye
 
 
avuçlarımda, cehennem narı köz biriktirdim
olur ya, bir gün gelirsen
nasıl yaktığını gör diye
 
 

 

( Yanmadım Sanma başlıklı yazı gölge06 tarafından 16.03.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.