Hükmen Mağlubiyetin Şiiri
Bir kuyuya atılmış silüetim
Gölgem düşmüş gökyüzüne
Kuyular ağlarken halime
Bulutlar su çekmiş kuyularımdan yağmurlar için
Hüzün basmış duygularımı bağrına bir ana gibi
Ağladıkça belemiş ruhumu ateşlere
Keder emzirmiş yıllar mevsimlerce
Acıktıkça dayayıp ağzıma zehir sürdüğü göğsünden
Sürme yerine alnıma çizgi çekmiş zaman
Yaslı dağlardan hediye
Saçlarımdaki yorgun karlar
Sözüm ateş olmuş sonunda
Yakmış düştüğü sineleri
Sazım kor alevler kusmuş name diyerek
Şarkılarımla avunmuş derbeder hüzünler
Nice Mecnunlar teselli bulmuş suskun feryatlarımda
Paylaştıkça çoğalmış efkârım
Hızır uğramış azık gibi
Ben hüzünlü bakışlara meftunum bu yüzden
Ela göz, sarı saç, boy, endam
Çözememiş gönül kapımın şifrelerini
Bir mahzun bakış
Bir hıçkırık sesi
Bir kırık gönül olmuş sığınağı gönül kuşunun
Aşkı efsanelerde duymuşum
Bir tanıştıran olmamış zat-ı âlîleri ile
Âşıklar görürken mürüvvetini aşklarının
Ben çilesini çekmişim sadece
Bulunca Mecnun Mevla’sını Leylan'nın izlerinde
Bana bırakmış çölleri
Leyla'yı hapsetmiş seraplar hayal ülkesine
Kerem erince sırrına yokluğun
Dağları delmek bana düşmüş
Şirin karışmış şiirlere
Ve sultan olunca Yusuf Züleyha’nın gönlüne
Kuyular bana emanet şimdi
Sorma artık nedir bu hüzün?
Alış artık bu tarzıma benim
Slogan atma tribünlerden böyle hoyratça
Artık anla ve kabul et
Sebepsiz değil bu efkâr
Hayata üç sıfır yenik başlamışsan
Hükmen mağlup ilan edilsen ne çıkar