Mecazdan gerçeğe yoldur şiir
Bağrında l e h i m l e n i r üçler yediler
Yaralarını hecelemeye eğilir bir edip
Ve içinde yeşe/rir g ü l dokunaklı bakir cümleler
Zifiri lehçeler düşer m a r t ı n ağzından
Yazının kanına bandırılarak yazılır her mavimsi öykü
Kurtlanır d i l e k ağacının gövdesi
Ve hafifler uykusuz kardelenlerin yükü
Dokuz kat sarılır sükût
Küstah sözcükler taşır çolak mırıltılar
Çıtı çıkmaz içimizdeki h ü z ü n b a z boşluğun
Ve debelenir cüce hırıltılar
Direnişin avucunda büyür öfke
Zaptedilemez ucu açılmamış kelemler
Zarif bir ilmek gibi açılır g ö z k a p a k l a r ı
Ve ölü doğan güne şahit olur alemler
Hiçlik masalı kusar ağızlar
Ağrılı bir sessizlik görünür gecenin yırtmacından
Arka bahçedeki k ü l ü n k a h r ı siner zamana
Ve bir gece kelebeği daha ölür acından
Kuyunun çıkrığını saklar Yusuf’lar
M a v i n i n kıymığı batar göğün gözüne
İç kanama geçirir sinsi benlik
Ve maskeli d o l u n a y döner özüne
Nem tüter yarının dünü
Riya ırmağı akar gündüzden geceye
Ko(r)kusunu genzine çeker hercai parantez
Ve hançer u ğ u l t u s u siner bin bir heceye
Zihnin kara sularında batar buzdağları
Söner suyun belleğindeki a t e ş
Göğün gövdesinden emilir huzur
Ve zamansız gölgerden h ı n c ı n ı alır güneş
. . .
.
.
.
.
.