Makale / Araştırma

Eklenme Tarihi : 20.03.2018
Okunma Sayısı : 1219
Yorum Sayısı : 0

CEHENNEME TÜM İNSANLAR GİRECEK VE CEHENNEMİ HERKES (CENNETE GİDECEKLERDE) GÖRECEKLERDİR;

          Hesaplar görülüp cennet ve cehennemlikler belli olduktan sonra Allahütealâ insanların bedenlerinde bir değişiklik daha yapar. Bundan sonra cennetlikleri cehennem ateşi yakmayacaktır ve cehennem onlara görüntü haline gelecektir. Cehennemliklere ise cennet bir görüntü haline gelir ki, cehennemden çıkıp da cennete gitmeleri mümkün değildir.

16/NAHL-21: Emvâtun gayru ahyâ’(ahyâin), ve mâ yeş’urûne eyyâne yub’asûn(yub’asûne).                                                                                                                                                       Onlar ölüdürler, diri değildirler. Ve ne zaman beas olunacaklarının (diriltileceklerinin) bilincinde değillerdir.

7/A'RÂF-50: Ve nâdâ ashâbun nâri ashâbel cenneti en efîdû aleynâ minel mâi ev mimmâ rezekakumullâh(rezekakumullâhu), kâlû innallâhe harremehumâ alel kâfirîn(kâfirîne).                                                                                                                                       Ve ateş (cehennem) ehli cennet ehline nida etti (seslendi): “Sudan veya Allah'ın sizi rızıklandırdığı şeylerden bize aktarın.” (Cennetlikler) şöyle dedi: “Muhakkak ki; Allah ikisini de kâfirlere haram etti.”

          Burada cehennemdeki bir olgudan bahsedilmektedir. Kıyâmet günü; cennet ve cehennem yan yana, cennet ve cehennem ehli biraradadır. Birbirlerini görüp, seslenebilecekleri bir dizayn söz konusudur. Kimin cennete, kimin cehenneme gideceğini ise a'raf ehli bilmektedir. Kıyâmet günü, bütün insanlar evvelâ cehenneme gireceklerdir (Meryem-71).

          Cehenneme iki şekilde giren insanlar vardır:

          1- Cehennemin kapıları, kendilerine; girerken de, çıkarken de açık olan cennet ehli.

          2- Cehennemin kapıları kendilerine; burunları sürtünerek girerken biraz yukarı kaldırılıp açılan, kapandıktan sonra bir daha açılmayan ebediyen orada kalan cehennem ehli.

          Ve o gün, Allahütealâ'nın cehenneme ziyaret maksadıyla gönderdiği, oradakilerin hayatını görüp de, Allah'a sonsuz şükredenler, daha oradayken Allah'ın rızıklarından faydalanmaya başlarlar. Ve cehennemin içinde olmalarına rağmen, cehennem ateşleri cennet ehline, dokunmaz. Kendilerine güzel yiyecekler verilir. Cehennem ehli ise ne su, ne de yiyecek alamaz. Cehennem ehli olanlar, onları simalarından ve cehennemin kapılarının, girmelerine müsaade etmediği kişiler olmalarından tanırlar. Cennet ehlini de gene simalarından tanırlar.

          Cennet ehli, cehennemin görülecek yerlerini gördükten sonra kafileler halinde oradan ayrılıp, kendi cennetlerine ulaşırlar. Hepsinin (a'raf ehli) bir arada olduğu, elektronik sistemlerle kimin cennetlik, kimin cehennemlik olduğu ayırımı net olarak o gün belli olur.

19/MERYEM-71: Ve in minkum illâ vâriduhâ, kâne alâ rabbike hatmen makdıyyâ(makdıyyen).                                                                                                                           Ve sizden biriniz (bile hariç olmamak üzere hepiniz), illâ (muhakkak) ona (cehenneme) varacaksınız. (Bu), senin Rabbinin üzerine (aldığı) kesinleşmiş bir hükümdür.

          Cehennem günü, hüküm günüdür, din günüdür, izin günüdür. Bu ayet, Allahütealâ'nın "izin günü" sözüyle ne demek istediğini anlatan ayettir.

          Bir insan ister cennete ister cehenneme girecek olsun, mutlaka önce cehenneme ulaşmak mecburiyetindedir. Bu ayet bunun kesin ispatıdır. Allahütealâ cennete girecek olanlara, kıyâmet günü cehennemden çıkma izni verdiği için o güne "izin günü" demektedir.

          Cehennemin şeffaf kapıları elektronik cihazlarla kontrol altındadır. Kimin kulaklarındaki vakra, kalbindeki ekinnet, gözlerindeki hicab-ı mesture alınmışsa o insanlar şeffaf cam görüntüsünde olan kapıların açılmasına gerek olmadan uçarak içeri girerler. Kapılar onlar için madde hüviyetinde değildir, geçirgendir. Bu kapı, sokak veya oda kapısı gibi düşünülmemelidir. 100 m. uzunluğunda, en az 8 m. yüksekliğinde olan şeffaf, camdan ve bombeli olarak düşünülmelidir. Cehennemin başlangıç yeri (kapalı olan kesimi) bu giriş kapısından 50-60 m. daha ötededir. Cennete girecek olanlar bu şeffaf, bombeli kapılardan (yerine başka kelime bulunamadığı için kapı denmektedir) sanki kapı yokmuş gibi uçarak girerler.

          Cehennemde kalacak olanlar gözlerinde hicab-ı mesture, kulaklarında vakra ve kalplerinde ekinnet olanlardır. Cehenneme girecek cin ve insanların öteki ölçüleri; kalplerinin Allah'a değil de şeytana dönük olması, Allah'ın göğüslerini yararak göğüslerinden kalplerine nur yolu açmamış olmasıdır. Ve onlar cehennemin kapısına gelip de içeriye girmek istedikleri zaman cehennem kapıları onları kabul etmez. Kapıların onlara karşı geçirgenlik hüviyeti yoktur. Onlar için kapı, 20-30 cm. yükseltilir. Şeytan, cin ve insanların hepsi, burunları yere sürtünecek şekilde ve sürünerek cehenneme gireceklerdir.

          Ve cehennemin bütün katlarını tamamen gezen, her gördükleri katta Allah'a cehenneme atılmadıkları için sonsuz hamd ve şükreden cennete girecek olanlar, geziyi tamamladıkları zaman, ait oldukları cennete gitmek üzere bu kapılardan gene uçarak dışarı çıkacaklardır. Kapılar onlara hiç engel değildir. İnsanlardan, cinlerden ve şeytanlardan ister cehennemde ister cennette ebediyen kalacak olsun, kıyâmet günü cehenneme gitmeyecek hiç kimse yoktur. Herkes mutlaka cehenneme girecektir. Ve kendilerine izin verilmiş olanlar, cennete girecek olanlardır.

19/MERYEM-72: Summe nuneccîllezînettekav ve nezeruz zâlimîne fîhâ cisiyyâ(cisiyyen).                                                                                                                                Sonra takva sahiplerini kurtaracağız. Ve zalimleri, diz üstü çökmüş olarak bırakacağız.

          Allahütealâ'nın "cisiyyâ" dediği, günahları sevaplarından fazla olan ve cehennemde kalacak insanlar, cinler ve şeytanlardır. Onlar dizüstü çökmüş olarak kalanlardır. Meryem-68'de bu dizüstü çökmüş olanların cehennemin bütün çevresini kuşattıkları ifade ediyorlar.

19/MERYEM-68: Fe ve rabbike le nahşurennehum veş şeyâtîne summe le nuhdırannehum havle cehenneme cisiyyâ(cisiyyen).                                                                    Rabbine andolsun ki, sonra da onları ve şeytanları, mutlaka haşredeceğiz (toplayacağız). Sonra onları, cehennemin etrafında diz üstü çökmüş olarak hazır kılacağız.

          Zalimler; kendilerine zulmedenlerdir. Onların günahları sevaplarından fazladır. Derecat kaybettiği her olayda, kişi kendine zulmeder. Kişi derecat kazanırsa, o da o kişi için hayırdır. kaybettiği dereceler kazandığı derecelerden fazla olanlar Allah'a ulaşmayı dilemeyenlerdir. Gidecekleri yer cehennemdir. Cehennemden bir daha asla dışarı çıkamazlar. Allah'a ulaşmayı dileyenler, Allah'ın izin vermesiyle kurtardığı kişilerdir. Onlar cennette olacaklardır.

102/TEKÂSUR-3: Kellâ sevfe ta’lemûn(ta’lemûne).                                                                                              Hayır! Siz yakında bileceksiniz.

          Hayır, o yaptıklarınız doğru değil. Doğrunun ne olduğunu ve nasıl yaşamanız gerektiğini ancak öldüğünüz zaman öğreneceksiniz.

102/TEKÂSUR-4: Summe kellâ sevfe ta’lemûn(ta’lemûne).                                                            Sonra, hayır! (Öyle olmadığını) Siz yakında bileceksiniz.

          Hayır, gene hayır, öyle değil. Sizin yaptıklarınızın doğru olmadığını göreceksiniz. Öldükten sonra öğreneceksiniz.

102/TEKÂSUR-5: Kellâ lev ta’lemûne ilmel yakîn(yakîni).                                                                Hayır, keşke siz, İlm'el Yakîn (kesin bilgi) ile bilseydiniz.

          İlm'el yakîn seviyesinde bilmeniz bile sizin için, nasıl hareket etmeniz lazım geldiğini gösteren bir kilometre taşı olurdu. Çünkü bu herkesin sahip olduğu kendi zahirî ilmi seviyesinde ayetlerin anlaşılmasıdır. Daha ötesi kalp gözüyle Allah'ın dışındaki şeyleri görmektir. Bu Ayn'el Yakîn seviyesidir. Hakkul yakîn ise kalp gözüyle Allah'ın Zat'ının görülmesidir.

102/TEKÂSUR-6: Le terevunnel cahîm(cahîme).                                                                       Mutlaka cahîmi (alevli ateşi) göreceksiniz.

          Mutlaka cehennemin içinde yanacak olan alevli ateşi göreceksiniz.

102/TEKÂSUR-7: Summe le terevunnehâ aynel yakîn(yakîni).                                                                    Sonra mutlaka onu Ayn'el Yakîn ile (gözünüzle) göreceksiniz.

          Buradaki Ayn'el Yakîn cehenneme giren bir kişinin cehennem ateşini gözleriyle görmesini ifade ediyor. Bu negatif Ayn'el Yakîn'dir. Pozitif Ayn'el Yakîn, kalp gözü açılanların gök katlarını ve Devrin İmamı'nın Dergâhı'nı ve Allah'a doğru ruhların her gün yaptığı seyrü sülûk'u (yolculuğu) görmesi halidir. Daha sonrası ve sonu Hakk'ul Yâkin'dir ki kalp gözüyle Allah'ın Zat'ının görülmesidir.

102/TEKÂSUR-8: Summe le tus’elunne yevmeizin anin naîm(naîmi).                                              Sonra izin günü mutlaka ni'metlerden sorgulanacaksınız.

          İzin günü, kıyâmet günü, hayat filmleriniz hem yaşadığınız hem de tasarladığınız düşüncelerin filmini oluşturacak. Kaybettiğiniz ve kazandığınız derecelerin sonucuna göre gideceğiniz yer belli olacak.

39/ZUMER-71: Vesîkallezîne keferû ilâ cehenneme zumerâ(zumeran), hattâ izâ câuhâ futihat ebvâbuhâ, ve kâle lehum hazenetuhâ e lem ye’tikum rusulun minkum yetlûne aleykum âyâti rabbikum ve yunzirûnekum likâe yevmikum hâzâ, kâlû belâ ve lâkin hakkat kelimetul azâbi alel kâfirîn(kâfirîne).                                                                                     Kâfirler, zümre zümre cehenneme sürülürler. Oraya geldikleri zaman, onun (cehennemin) kapıları açılır. Ve onun (cehennemin) bekçileri onlara derler ki: “Size, sizden (sizin aranızdan) olan Resuller gelmedi mi ki, size Rabbinizin ayetlerini okusun, bugüne (buraya) geleceğinizi (söyleyerek) uyarsın? (Cehenneme gidenler) dediler ki: “Evet (geldiler).” Fakat azap sözü kâfirlerin üzerine hak oldu.

          Zumer Suresi 71. ayet-i kerime Kur'an'daki en önemli ayetlerden bir tanesidir. Burada açık ve kesin olarak bütün insanlara, Allah'ın Resullerinin kendilerine gelip, gelmediği cehenneme giren herkese sorulmaktadır. Resullerin, Allah'ın ayetlerini okudukları ifade edilmektedir.

          Allahütealâ Resullerini, insanları uyarmak ve müjdelemek için göndermiştir:

6/EN'ÂM-48: Ve mâ nursilul murselîne illâ mubeşşirîne ve munzirîn(munzirîne), fe men âmene ve asleha fe lâ havfun aleyhim ve lâ hum yahzenûn(yahzenûne).                                      Biz Resulleri “uyarıcılar ve müjdeleyiciler” olmaktan başka (bir şey için) göndermeyiz. Artık kim âmenû olur (Allah'a ulaşmayı dilerse) ve ıslâh olursa (nefs tezkiyesi ve tasfiyesi yaparsa) artık onlara korku yoktur, onlar mahzun da olmazlar.

          Resuller, âmenû olanları müjdeleyeceklerine olmayanları da uyaracaklarına göre "Onlara Allah'ın ayetlerini okuyarak: "Ya Allah'a ulaşmayı dileyin cennetinizi hak edin ya da bilin ki gideceğiniz yer cehennemdir." demişlerdir.

          İşte Allah'ın bütün Resulleri, her kavimde, her devirde mutlaka yaşarlar ve bu tebliğ herkese mutlaka yapılır. Çünkü bütün cehenneme girenlere bu sözün söylendiği ve onlardan da "Evet geldiler." cevabını cehennem bekçilerinin aldığı bu ayette kesinleşmiş durumdadır. Herkese mutlaka cehennemin kapısında bu söz söylenir. Bu, cehenneme giren herkes için kesin bir duyurudur.

39/ZUMER-72: Kîledhulû ebvâbe cehenneme hâlidîne fîhâ, fe bi’se mesvel mutekebbirîn(mutekebbirîne).                                                                                                                     (Onlara): "Orada ebediyyen kalmak üzere cehennemin kapılarından girin!" denildi. Artık kibirlenenlerin mesvası (kalacağı yer) ne kötü.

          Yeryüzünde kibirlenenler, A'raf Suresinin 146. ayet-i kerimesinde de ifade edilmektedir:

7/A'RÂF-146: Seasrifu an âyâtiyellezîne yetekebberûne fîl ardı bi gayril hakkı ve in yerev kulle âyetin lâ yu’minu bihâ ve in yerev sebîler ruşdi lâ yettehızûhu sebîlen ve in yerev sebilel gayyi yettehızûhu sebîl(sebîlen), zâlike bi ennehum kezzebû bi âyâtinâ ve kânû anhâ gâfilîn(gâfilîne).                                                                                                       Yeryüzünde haksız yere kibirlenen kimseleri, ayetlerimizden çevireceğim. Bütün ayetleri görseler, ona inanmazlar. Eğer rüşd yolunu görseler, onu yol edinmezler. Ve gayy yolunu görseler, onu yol edinirler. Bu; onların, ayetlerimizi yalanlamaları ve ondan gâfil olmaları sebebiyledir.

          Öyleyse mutekebbirîn (tekebbür sahipleri):

  • Allah'ın ayetlerinden gâfil olanlar ve
  • Allah'ın ayetlerini yalanlayanlardır.
  • 39/ZUMER-73: Vesîkallezînettekav rabbehum ilel cenneti zumerâ(zumeran), hattâ izâ câuhâ ve futihat ebvâbuhâ ve kâle lehum hazenetuhâ selâmun aleykum tıbtum fedhulûhâ hâlidîn(hâlidîne).                                                                                                                     Rab'lerine karşı takva sahibi olanlar (cehennemi gördükten sonra) zümre zümre cennete sevkedilirler. Oraya (cennete) geldikleri zaman onun (cennetin) kapıları açılır. Ve onun (cennetin) bekçileri, onlara: "Selâmun aleykum, siz temize çıktınız (aklandınız) ve öyleyse ebedi olarak ona (cennete) girin" derler.

              Burada açık bir şekilde kazandıkları dereceler kaybettikleri derecelerden fazla olanların cehennemi gördükten sonra cennete gidecekleri, orada selâmla karşılanacakları ve sonsuz bir cennet hayatı mutluluğuna başlayacakları ifade edilmektedir.

     

    Allah razı olsun…

    Burhan AKSU

     

    ( Cehenneme Tüm İnsanlar Girecek Ve Cehennemi Cennete Gidenler De Gezip Görecek başlıklı yazı mihrimah tarafından 20.03.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
    Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.