Makale / Güncel Makaleler

Eklenme Tarihi : 21.03.2018
Okunma Sayısı : 1467
Yorum Sayısı : 1


Bilmem  hiç  duydunuz  mu  ya  da okudunuz  mu?  Şöyle  bir  hikaye  anlatılır  zaman  zaman:

1960 lı  yıllarda  bilindiği  gibi  ülkemize  ABD  den  heyetler  gelmişti.  Özellikle  Doğu Anadolu'da  dolanıp  duruyorlardı ki  ben  de  1964  yılında  buna şahit  oldum.  Sözde  Türkiye  adına  petrol  arıyorlardı  Erzurum'un  Pasinler  ilçesinde.  Sonuçta  ''  Burada  pertol  metrol  yok''  deyip  defolup  gittiler.  Tabii  ki  alayı  ajandı. 

İşte  o  yıllarda  Malatya'nın  bir  ilçesinde  çalışma  yapan  ABD  li  bir  heyetten  bazı  erkekler  kadınsızlığa  fazla  dayanamamış lakin  o  çevrede  öyle  ha  deyince  kadın  bulmak mümkün  değil.  Tek  gidebilecekleri  yer  Malatya  genelevi.

Tabii  ki  bu  kefereler  Türkçe  de  bilmezler.  Yanlarına  şişman  bir  tercüman  alarak  Malatya  genelevine  gelirler.

Hikaye uzun.  Mümkün  olduğu  kadar  özetleyeyim:

Malatya  genelevinde  bu  kefereler  Kezban  adlı bir kadını  beğenirler  ama  Kezban  bunlarla  yatmayı  reddeder.  ''  Yorgunum''  Der.  Oysa onlar  girmeden  önce  dans  edip  oynamaktadır. 

ABD liler  şişman bir  tercüman  vasıtasıyla  polis  çağırtırlar.  Polis  Kezbana  neden  adamlarla  yatmadığını  sorunca  yine ''  Yorgunum''  der.  Polis  ''  Ama  biraz  önce dans  ediyormuşsun.  Demek  ki  yorgun  değilsin''  Diye  üsteleyince  Kezban  patlar  artık:  ''  Ben  Türk  orospusuyum.  Gavurun  altına  yatmam ''

Elbette  ki  bu  uyduruk  bir hikayedir.  Ancak  her  hikayenin  mutlaka  bir  ana  fikri  bulunur  uyduruk  olsa  da...  Yani  bizler  söz  konusu  vatansa  orospumuzun da gavura  karşı  direnişe  geçtiğini  vurgulamaya  çalışmış,  orospumuzu  bile  gavurun  altına  sokmaya  kıyamamışızdır.  Dahası,  söz  konusu  vatan  olunca  mesleği  ne  olursa  olsun - hatta  orospu  olsa da -  bizim  insanımıza aşağılanmayı  yakıştıramamışızdır. 

[Tercümanın  şişman  olduğunu  özellikle yazdım.  Zira  bu  hikayenin  sonunda  ''  O  şişman  tercüman  kimdi?''  diye  bir  cevabı  verilmemiş bir soru  da  var? ]

Peki  bu  durumda  yukarıda soldaki  resimde gördüğünüz  bu  yaratıkları  hangi  isimle  ya da  sıfatla  anacağız? Bunlara  ''  Orospu  çocuğu''  Demek  tüm  orospulara  hakaret  olmaz  mı?  Hikaye  de  olsa  Kezban'lara  hakaret  değil  midir?  O  Kezbanlar  bu  yaratıkların  hepsinden  milyarlarca  kat  şerefli  değiller  midir?

Kim  peki  bu  resimdeki  şerefsiz  yaratıklar?

Bu  şerefsiz  yaratıklar  maalesef  yarınlarımızı  emanet  edeceğimiz  gençlerimiz...  Evet,  Adları  Ahmet,  Mehmet, Ayşe,  Fatma  olan  bizim  gençlerimiz...  Ülkemizin  en  önemli  üniversitelerinden  olan  Boğaziçi  Üniversitesinin  öğrencileri...Yani  yarının  mühendileri,  hakimleri,  doktorları...Bunlar  ülkemizin bilim  adamları  olacak. Siyasetçileri  olup  iç  ve  dış  politikamıza  yön  verecek  ve  belki  de  kendilerinden  sonraki  nesli  yetiştirecek  olan  öğretmenleri  olacak. En  vahimi  de  bunların  erkek  olanlarından  bir  kısmının  askerliklerini  Türk  ordusunda  yedek  subay  olarak  yapacak olmasıdır. (  Bedelliden  yararlanır  bu  alçaklar  ya,  yine  de  içlerinden  çıkabilir  bir  iki  tane )

Ne  yapıyorlar  peki?

Ben  değil  kendileri,  kendi  yayınladıkları yazı  ile  anlatsınlar:

''Boğaziçi Üniversitesi’nde “Afrin için lokum dağıtıyoruz” diyerek stant açan faşistleri “İşgalin, katliamın lokumu olmaz” pankartı açan üniversiteliler engelledi. Üniversitelilerin pankart açarak ve savaş karşıtı sloganlar atarak faşistlerin lokum dağıtmasını protesto etmesi üzerine stant kaldırıldı ve faşist grup dağıtıldı. Eylemin ardından kampüsten ayrılan üç savaş karşıtı üniversiteli okul kapısında gözaltına alındı. Polis gözaltındaki üniversitelilere kampüsteki öğrenciler dağılana kadar gözaltından bırakılmayacakları söylendi. Gözaltına alınan üniversiteliler sağlık kontrolü için hastaneye götürüldü.''

Ne  yaptıklarını  sanırım  anladınız.  Afrin'de  şehit  olan  kırk  altı  askerimiz  için  aynı  okulda  stand  açıp  lokum  dağıtmak  isteyen  diğer  öğrencilere  engel  olmuşlar.  '' İşgalin,  Katliamın  lokumu  olmaz''  Diye  fetva  bile  vermişler.  Lokum  dağıtan  öğrencilerin  standını  kapattırmışlar. En  vahimi  de  tüm  bunları  yapan  şerefsizlerden  sadece  üç  kişi  göz altına  alınmış.

Ben  işte  böyle  şerefsizlere laf  söyleyince  bazıları  başlıyor  ''  Hocam  lütfen  !  Fikirlere,  düşüncelere  hoşgörü  ile  yaklaşalım''  demeye. 

Ulan !  Kanla  yazdığımız  bir  destan  var  ortada.  Kırk  altı şehidim  var.  Kırk  altı  şehidimin  ruhuna  bir  fatiha  okunmasına  vesile  olmak  üzere  lokum  dağıtan  öğrencilere  '' Faşist''  Diyenler.  O  kahraman  Mehmetçiğin  canı  pahasına  daldığı  savaşa  ''  işgal ''  Diyenler  var.  Masum  insanların  burnu  bile  kanamasın  diye  iki  saatte  yerle  bir  edilecek  Afrin'e tam  elli  sekiz  günde  ancak  girebilen  bir  ordunun  bu  hassasiyetine  ''  Katliam'' diyenler  var.  Bütün  bu  şerefsizliklerini  serbestçe  yapabildikleri halde  '' Ellerimize,  dillerimize  prangalar  vuruldu.  Özgür  değiliz ''  Diyen  soysuzlar,  hain  alçaklar  var  ve  bana  ''  Hoş  görü ''  Diyor  hâla  bazıları.

Ben  böyle şerefsizlerin  de,  bana  ''  Hoşgörü''  diyen  şerefsizlerin  de...

Neyse,  daha  fazla  bozmayayım  ağzımı. 

Lanet  olsun...Lanet  olsun...Lanet  olsun.  Biz  bunlara  mı  emanet  edeceğiz  yarınlarımızı?

Ve  merak  ettiğim  bir  şey  daha  var:  Dört  ayaklı  şerefli  köpeklerin,  bu  iki  ayaklı  şerefsiz köpeklerin  yanında  ne  işleri  var? 

RESİMLER:  Soldaki  malum,  sağdaki  ise  dağıtılamayan  lokumlar,  kaldırılan  stand ve stand  denen  o  küçücük  masadaki  faşizmin(!)  beyaz  ay  yıldızlı  al  bayrağı. 

( Yarınlarımızı Emanet Edeceğimiz Şerefsizler ! başlıklı yazı Sami Biber tarafından 21.03.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.