Makale / Araştırma

Eklenme Tarihi : 23.03.2018
Okunma Sayısı : 1143
Yorum Sayısı : 0

CEZBE NEDİR, MECZUP KİMDİR?

          Meczup; şu an tarif edildiği ve sınıflandırılıp aşağılandığı gibi akli dengesi bozuk bir insan demek değildir. Allah’a yakınlık demek olan Allah dostlarını karalamak için tasavvufi bir kelime olan meczup kelimesi de amacı dışında kullanılarak, cezbeli Allah dostları karalanmaktadır. Cezbe tahkiki imanın başlangıcıdır.

8/ENFÂL-2: İnnemel mu'minûnellezîne izâ zukirallâhu vecilet kulûbuhum ve izâ tuliyet aleyhim âyâtuhu zâdethum îmânen ve alâ rabbihim yetevekkelûn(yetevekkelûne).

Gerçek mü'minler onlardır ki; Allah zikredildiği zaman kalpleri titrer (cezbelenir). Ve onlara Allah'ın âyetleri okunduğu zaman onların îmânlarını arttırır ve Rab'lerine tevekkül ederler.

8/ENFÂL-3: Ellezîne yukîmûnes salâte ve mimmâ razaknâhum yunfikûn(yunfikûne).

Onlar namazlarını ikame ederler (kılarlar) ve rızık olarak verdiğimiz şeylerden infâk ederler.

8/ENFÂL-4: Ulâike humul mu’minûne hakkâ(hakkan), lehum derecâtun inde rabbihim ve magfiretun ve rızkun kerîm(kerîmun).

İşte onlar gerçek mü'minlerdir. Onların Rab'lerinin yanında dereceleri vardır. Ve onlar için mağfiret (günahların sevaba çevrilmesi) vardır ve kerim bir rızık vardır.

          

96/ALAK-1: Ikra’bismi rabbikellezî halak(halaka).                                                        Yaratan Rabbinin İsmi ile oku.

 

          Cezbe, Allah'ın verdiği bir işarettir. Îmân, gaybî îmân ve tahkiki îmân olarak temelde 2'ye ayrılır. Tahkiki îmân kendi açısından kademeler gösterir. Gaybî îmân, Allah'a gaypte îmân etmektir. (Allah'tan hiçbir işaret almaksızın îmân etmektir). Tahkiki îmân, Allah'ın varlığını Allah'ın size gönderdiği ve sizde tatbik ettiği işaretlerle kesinleştirmek demektir.
Cezbe, Allah'ın verdiği bir ni'mettir. 14 asır evvel Peygamber Efendimiz (S.A.V) Hira dağındaki Nur mağarasında her sene 30 ya da 40 gün kalırdı. Ve sadece yanına kuru ekmekle su alırdı. Bu süre içerisinde başka bir şey yemezdi. Ve daima yalnız kalmayı tercih ederdi. 40 yaşına bastığı yıl o mağarada Allah'ı düşünürken, Cebrail (A.S) mağarada göründü. İnsan hüviyetinde temessül etmişti. Bembeyaz elbiselerin içinde idi. Peygamber Efendimiz (S.A.V)'e bir adım attı. Ve dedi ki:

 

          İkra! (Oku!)


          Peygamber Efendimiz (S.A.V) biliyorsunuz, ümmî idi.
          Ben okuma-yazma bilmiyorum, deyince Cebrail (A.S), bir adım daha attı ve gene:


          İkra! (Oku!), dedi.


          Peygamber Efendimiz (S.A.V) gene:


          Ben okuma yazma bilmiyorum, dedi.


          Cebrail (A.S) buna da aldırmadan 3. adımda Peygamber Efendimiz (S.A.V)'e ulaştı, sımsıkı kollarıyla onu kucaklayarak:


          İkra bîismi rabbike! (Rabbinin ismiyle oku!), dedi.


          Bunu söylediği an Allahütealâ'dan cezbe geldi. Cezbe, Allahütealâ'dan gelen bir cereyandır. Nasıl geldiğini hiç kimse bilmez. Ama Allah'tan gelir ve kişiye ulaştığı anda onu şiddetle sarsar.


          Peygamber Efendimiz (S.A.V)'in mürşidi Cebrail (A.S) idi. Başka bir mürşidi yoktu. Allahütealâ, bütün peygamberlere mürşid olarak Cebrail (A.S)'ı göndermiştir. Ve Cebrail (A.S) Peygamber Efendimiz (S.A.V)'e cezbe verdikten sonra Peygamber Efendimiz (S.A.V) Allah'tan sık sık cezbe almaya başladı. Bir süre sonra sahâbenin büyük kısmı cezbelendi.


          Ne demek cezbe? Allah'tan gelen o cereyanı hissettiğiniz zaman göreceksiniz ki, sizin hiçbir dahliniz yok iken, bir bilmediğiniz kuvvet sizi şiddetle sarsıyor. Allahütealâ size böylece varlığını ispat ediyor: "Ben varım!" diyor (tahkiki îmânın birinci safhası). Kalp gözünüz açıldığı zaman ikinci safhadasınız. Kalp kulağınız açıldığı zaman üçüncü safhadasınız. Bazen ikisi birden açılır. O zaman Allah'ın gösterdiklerini görerek; bütün âlemleri görerek ve o âlemler konusunda Allah'ın hem söylediklerini işiterek hem de işaret ettiği ayetleri kontrol ederek tahkiki îmânınız ikinci ve üçüncü boyutlara ulaşır. Daha ötesi daimî zikirden sonra iradenizi Allah'a teslim ettiğiniz zaman Allah'ın Zat'ını da görmeniz mümkün olur. O zaman şu dünyadaki en nadir mutlu insanlardan birisi olursunuz. Allah'ın Zat'ını gören birisi... Bu tahkiki îmânın son safhasıdır.

 

          Peygamber Efendimize tabi olup elini öpen sahabenin tamamına bu ceyran geçmiştir. Tüm sahabe cezbeli idi. Daha sonra devrin imamına veya Allah’ın tayin ettiği mürşitlere tabi olan tasasvvuf ehli Allah dostlarına bu cezbe geçmiştir. Bir dergahta cezbe varsa o dergah Hak dergahtır. Mürşitler Kur’an ayetlerini anlatıp, feyz nurunu iletmekten başka, Allah’ın ceryanını da tabi olanlara ileten adeta bir paratoner vazifesi de görmektedirler.

 

          Cezbe bütün sahâbe arasında yayılmıştı. Sahâbenin çoğu cezbeli idi. Peygamber Efendimiz (S.A.V)'den 30 sene sonra Hz. Ali, hilâfet makamının sahibi oldu. Ve sahâbeye şöyle söyledi:


          Ey benim aziz kardeşlerim! Size ne oldu böyle? Ben bu mescidin tavanının sizin cezbenizden sarsıldığını bilirim.

 

22/HACC-35: Ellezîne izâ zukirallâhu vecilet kulûbuhum vas sâbirîne alâ mâ esâbehum vel mukîmis salâti ve mimmâ razaknâhum yunfikûn(yunfikûne).                               Onlar, Allah'ı zikrettikleri zaman kalpleri titreyenlerdir (Allah'tan gelen bir cereyanla kalpleri ve vücutları sarsılanlardır). Onlara isabet edenlere (musîbetlere) sabredenlerdir ve salâtı (namazı) ikame edenlerdir. Ve onlar, onları rızıklandırdığımız şeylerden infâk ederler.

23/MU'MİNÛN-60: Vellezîne yu’tûne mâ âtev ve kulûbuhum veciletun ennehum ilâ rabbihim râciûn(râciûne).                                                                                                     Ve onlar vereceklerini verirler. Onlar, Rab'lerine geri dönenler (ulaşanlar) olduğundan onların kalpleri titrer.

39/ZUMER-22: E fe men şerehallâhu sadrehu lil islâmi fe huve alâ nûrin min rabbih(rabbihi), fe veylun lil kâsiyeti kulûbuhum min zikrillâh(zikrillâhi), ulâike fî dalâlin mubîn(mubînin).                                                                                                                 Allah kimin göğsünü İslâm için (Allah'a teslim için) yarmışsa artık o, Rabbinden bir nur üzere olur, değil mi? Allah'ın zikrinden kalpleri kasiyet bağlayanların vay haline! İşte onlar, apaçık dalâlet içindedirler.

          

Allah razı olsun.

Burhan AKSU

( Cezbe Nedir başlıklı yazı mihrimah tarafından 23.03.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.