K I R I K D E S T İ
Bilmem n e d e n attılar, bedenini çöplüğe,
Yaptığın hizmetlerin, k a r ş ı l ığı bu muydu?
Çoğaldıkça ç o ğ a l ı r, konik gövden de bere
Soğuk diye sunduğun, tuzluca bir su muydu?
Tezgâhta okşadılar ,ustaların bir zaman,
Çamurunda ö z e l d i ,tepeleyip durdular.
Fırına girdiğin de ,tependen çıktı duman
Çiğ kalan desdilere, tekmelere vurdular.
Kınalı e l l er gibi ,rengin de kırmızıydı,
Suyunu içenlerin,d u d a k izleri kaldı..
İçen ırgat ve çoban ,belki şehir kızıydı
İçi yanmış yolcular,sudan serinlik aldı
Pınarlardan d o l a r a k ,omuzlar da taşındın,
Bazen taze d i l b e r i n, b a z e n yiğit elinde.
Heybelere konunca, f a z l a s ı y l a aşındın.
K ı r ı l a c a ğ ı m derdin, elbet günün birinde.
Leyla’ya tutulanlar, s a n a gıpta ederler,
Kızların omzunda ,taşınmak a y r ı gurur.
Pınarın kurnasında,billursuolsam derler.
Sevenler sevdiğini, gözetlemekle mağrur.
Geçti o tazeliğin, bak şimdi neredesin,
Bir kenara atıldın, yenisine bakarlar.
İnce çatlaklar için susuz bir deredesin
Kırılan kalpler ise,atılmaktan bıkarlar.
En s o n u n d a ç ö p l ü g e atıldın kırık desdi
S a ğ l a m iken,onlara,s o ğ u k su içirmedin.
Güneşin harareti, s o ğ u k l u ğ u n u kesdi
Uyumu s a ğ l ı y a r a k, zamanı geçirmedin.
Kabullenen topraklar,aslında geçmişindir,
Bakır yapılı kablar, kırılmaz ve yarılmaz.
Hararetli fırın da ,günlerce pişmişimdir.
Bakırdan yapılmışa ,kimseler darılmıyor .
Ayak ve el ç a l ı ş t ı, seni yaratmak için,
Mevlevi gibi döndün, çamurun şekil aldı.
Ağzınsa daracıktı,gövden de şişkin biçim
Taşımayı sağlayam,narin bir sapın vardı.
T a r l a n ı n ırgatları ,s e n d e n serinlenirdi.
Yüksek d a ğ l a r d a n gelen,kar sularını içti.
Çalışan ı r g a t l a r ı n , terleri s e n l e dindi
Seni y a s t ı k y a p a r a k,rahat uykuyu seçti
Kırılmasın diyerek ,dikkatle korurlardı,
incecik boğazına,m a v i boncuk takarak.
Dinlenince tırpanla, e k i n e vururlardı
Buğday saptan ayrılır,düvenle taşlıyarak .
Çiftçilikte değişti,bunlar gelmez başına
Tarih olan bedenin , müze de sergilenir.
Mavi boncuk üstüne,Çiçek dahi eklenir.
Mazi hatıra kalır, eyleme kültür denir.
Sana muhtaç olanlar,cam sürahi kullanır,
Ter döken köylülerse,boş g e z e n tüketici.
Makam tutkunlarınca ,allanır ve pullanır.
F e d a i l i ğ e hazır ,diploma alan genci.
………………1090…….19/08/2005…………….