Allah  biz  yazarların başından  eksik  etmesin -  bizim  vatandaşlarımızın  her  birisi  ayrı  bir mizah  konusudur...  Yaz  yaz  bitecek  gibi  değil.  

..............................................................................................................

Efendim şu  metrobüs  denen  şey  olmasaymış  İstanbul'da  bunca  vatandaş  ne  halt  edecekmiş  çok  merak  ediyorum.  Düşünün  ki  aşağı  yukarı  her  iki dakikada  bir  koskoca  bir  otobüs  yanaşıyor  durağa ama yine  de tüm  otobüsler  tıklım  tıklım  dolu.  İster  tatil  günü  olsun  ister  iş  günü...  Günün  hangi  saati  olursa  olsun  eğer  başlangıç  noktasından   değil  de  ara  duraklardan  birinden  biniyorsanız  oturarak  yolculuk  etmeniz neredeyse  imkansızdır.  

Başlangıç  noktası  dedim  de,bu  noktalar  şuralarıdır:

1-  Beylikdüzü  2- Avcılar  3- Cevizlibağ  4- Zincirlikuyu  ve  en son/ya  da ilk durak  olan  Söğütlüçeşme.

Amaaan  yahu.  Bu  ayrıntılara  girip  de  ana  konuyu  kaçırmayalım  değil  mi?

Bendeniz  dün  işte  bu  ara  duraklardan  biri  olan  Haramide'den  Metrobüse  bindim.  Konserve  kutusundaki  sebze  misali  ıkış tıkış  Avcılar'a  kadar  gelip orada  indim.  Çünkü  Avcılar  ikinci  başlangıç  noktası.  Oradan  bindiğinizde  hiç  aktarma  yapmadan  Söğütlüçeşmeye (  Kadıköy )  kadar  gitmeniz  mümkün.

Avcılar  her ne  kadar  başlangıç  noktası  olup  metrobüs  o  durağa  bomboş  gelse  de  öyle  hoop  diye  boş  yer  bulmak  pek  mümkün  değil. Sanırsınız  İstanbul  nüfusu topyekun  orada.  O  bakımdan atik  olmanız  lazım.  Dalma,  itekleme,  yarma,  enseden  tutup  geri  atma,  dirseği  böğüre  indirme,  hatta  çok  zaruri  hallerde önünüzdeki  vatandaşı  ısırma  vesair  türlü  tekniklerle  mücehhez  olmanız gerekiyor.

Veyahut?

Veyahut  da  metrobüse  bindikten  sonra  eğer  yaşlı  iseniz  çok  acındırma  politikası  uygulamanız  gerekiyor  özellikle  de  bir  yere  oturur  oturmaz  kafalarını  cep  telefonlarına eğip  dünyayla  irtibatlarını  koparan  gençlere  karşı.  

Tabii  bu  arada  bir  yere  oturur  oturmaz  hemen  uyumaya  başlayan  gençlere  karşı  da  bir  takım  taktikleriniz  olmalı. İstanbul'da  yaşıyorsanız  mutlaka  bu  konularda  donanımlı  olmanız  gerekiyor. Ve  bu  arada  unutulmaması  gereken  bir  husus  da  gençlerin  sürekli  yeni  taktikler bulmalarıdır  ki  işte  bu  taktiklere  karşı  da  taktikler  üretmeniz  gerekiyor. 

Evet...Avcılar'da  ''  Allah  Allah  İllallah.  Baş  üryan,  sine  püryan,  kılıç  al  kan.  Bu  meydanda  nice  başlar  kesilir,  hiç  olmaz  soran ''  deyu bir  yeniçeri  gülbankı  ile  hücum  ederekten  Metrobüse  dalış  yapmak  istedim.  Lakin  küffar  taifesi  de  dişli.  Özellikle  de  beleşçi  küffar  taifesi.

Efendim,  her  ne  kadar  ben  de  seneye  o  beleşçi  küffar  taifesinden  biri  olacak  isem  de  şu  65  yaş  üstü  vatandaşa  İ.E.T.T  ye  ait  tüm  araçların  beleş  olması  sebebiyle  duraklarda  en  fazla  bekleşen  vatandaş  taifesi onlardır.  Sabahın  beşinden  başlıyorlar,  akşamın,  ne  akşamı  gecenin  en  geç  saatlerine  kadar  metrobüsleri  dolduruyorlar.  Nereye  giderler,  ne  iş  yaparlar  bilen  eden  yok.  Nasılsa  beleş  ya  gez  babam  gez.  

Avcılar'da  öncelikle bu  küffar  taifesi  doluştu  metrobüse.  Ben  de  naçizane  ite  kaka,  kimini  ezerek,  kimini  tekmeleyerek,  kimine  elense  çekerek  daldım  ve  bir  popoluk  yer  bulup  oturdum.  

Ha unuttum...Özellikle  metrobüste  gözleriniz  deniz  feneri  gibi  devamlı  içeriyi  taramak  zorunda  olduğu  gibi  muaazam  bir  altıncı  hisse  de  sahip  olmanız  gerekiyor.  Çünkü  yakında  bir  durakta  inecek  olan  vatandaşı  göz  bebeklerinden,  en  ufak  bir  hareketinden  anlamanız  şart eğer  ayakta  yolculuk  ediyorsanız. Bunu  anladığınız  anda  bir  yarma  harekatıyla derhal  o  vatandaşın  yanıbaşına  konuşlanmanız  gerekir.

Benim  oturduğum  koltuğun karşısında  30  yaşlarında  sarışın  bir  kız  ayakta  yolculuk  ediyor. Ancak  tüm  hal  ve  hareketlerinden  İstanbul'un  yabancısı  olduğu  belli.  Çünkü  yanımda  oturan  vatandaş  belli  ki  iki  durak  sonra  inecek.  (  Bunu  nereden  biliyorsun  diye  sormayın.  İstanbul  burası...İnsan burada  müneccimlerin  kucağına  otura  otura  münneccim  olup  çıkıverir. ) Lakin  kızda  en  ufak  bir  hareket  yok.  Oysa  yanaşması  lazım  bizim  koltuğa  doğru.

Derken  iki  durak  sonra  gerçekten  de  yanımdaki  vatandaş  kalktı.  Onun  kalmasıyla  birlikte  de  kartal  bakışlarıyla  etrafı  taramakta  olan  18  yaşlarında  bir  genç  hemen  yanıma  konuşlandı. Lakin  tam  karşısındaki  fıstık  gibi  sarışını  görünce  dayanamadı  ''  Buyur  abla  sen  otur''  Diyerek  yerini  ona  ikram  etti.

Sarışın  yanıma  oturur  oturmaz  sordu  ''  Mecidiyeköy'e  daha  çok  var  mı?''  

Otobüste  yediden  yetmişe,  en  öndekinden  en  arkadakine  tüm  erkekler  adeta  koro  halinde  cevap  verdiler:  ''  Ohooooo.  Daha  çok  var.''

Kız  elindeki  cep  telefonunu  ile  arkadaşına  rapor  verdi:  ''  Daha  çok  varmış  Aylacığım.  ''  

Sonra  tekrar  sordu  ''  Şimdi  neredeyiz?''  

İçimden  ''  Ulan  kör  müsün?  Kafanı  kaldırıp  yukarıdaki  ekrana  baksana  angut ''  demek  geçse  de  bu  tür  hitapları  genelde yaşlı  moruklara  karşı  kullanıp  bayanlara,  hele  de  böylesine  tatlı  ve  güzel  hamfendilere  karşı  asla  kullanmam.  O  sebeple  nazikçe  cevap  verdim : ''  Cihangir'deyiz  güzel  kızım''

Benimle  birlikte  yine  yediden  yetmişe  tüm  erkek  milleti    koro  halinde  cevap  verdi  kıza:  ''Cihangir'deyiz''

Ah  bu  Türk  erkeklerinin  yardımseverliği  ahhhh.  

Güzel  kızım  arkadaşına  rapor  verdi  yine  ''  Cihangir  denen  bir  yerdeymişiz  Aylacığım''

Ayla  artık  ne  dediyse  sarışın  şuh  bir  kahkaha  attı:  ''  Seni  hınzır  seni.  Benim  Cihangir'de  değiliz şekerim.  Bu  semtin  adı  Cihangir  miş''

Aha  da  muhabbet  için  bir  fırsat  doğmuştu.  Hemen  atıldım:

-Benim  büyük  oğlumun  adı  da  Cihangir'dir.

Kız  merakla  sordu:  

-Burada  mı  oturuyor oğlunuz?

Allah  Allah...Ne  alaka?  Adı  Cihangir  diye  Cihangir'de  oturması  mı  gerekiyordu yani?

-Yok  güzel  kızım. Haramidere'de  oturuyor.

Kız  şaşırdı

-Adı  Cihangirse  neden  haramilerle  oturuyor.  Gelsin  burada  otursun.

Eyvah  ki  eyvah.  Sarışınlar  hakkındaki  o  iddia  acaba  doğru  muydu?  Eğer  doğru  ise  Mecidiyeköy'e kadar hapı  yutmuştum.

-Haklısın  kızım.  O  kadar  söyledim  gelip  burada  oturmasını  ama  zamane  gençleri  işte.  Baba  sözü  dinlemiyorlar  ki.  Eh  bir  de  bu  semtte  ev  kiraları  2.000  Tl  den  başladığından  mecburen  gidip  haramilerle  oturuyor.  Peki  siz  nerede  oturuyorsunuz?

Aynen  dediğim  gibi.  İstanbul'un  yabancısıydı:

-Tekirdağ'da  oturuyorum.

Muhabbeti  daha  fazla  ilerletemedim.  Çünkü  güzel  kızımın telefonu  susmak  bilmiyordu.  Bir  taraftan  Ayla,  öbür  taraftan  Cihangir,  zavallı  kızcağızımı  rahat  bırakmıyorlardı  ki  yakışıklı  abisiyle ( kesinlikle  amca  değil )   iki  kelam  eylesin. (  O  yakışıklı  abinin  ben  olduğumu  söylemeye  gerek  yok sanırım ) Arada  Samet  diye  birine  de  yarın  için  randevu  verdi  ama  ''Samet  kim?''  Diye  sormadım  tabii  ki her  ne  kadar  Samet'e  ''  Tamam  hayatım.  Mutlaka  ara  beni  buluşalım''  Demesine  rağmen. 

Derken  efendim  bizim  metrobüs  nihayet  Mecidiyeköy'e  geldi  ve  ben  güzel  kızımı  hafifçe  dürttüm  her  ne  kadar  metrobüs  içi  anons  '' Mecidiyeköy ''  dese  de...

-Mecidiyeköy'e  geldik.

İşte  o  anda  güzel  kızım  tüm  metrobüs  yolcularını  gülme  krizine  sokan  bir  kelam  eyledi.

-Şoför  bey.  Lütfen  müsait  bir  yerde indirebilir  misiniz?

Neden  bu  kadar  güldük  peki?  

Metrobüs  yolculuğu yapmadıysanız  asla  anlayamazsınız  

Ben  hâla  gülüyorum.  ))))))


NOT:  Bir  şeyler  yazmak  istiyorsunuz  ama  konu sıkıntısı  mı  çekiyorsunuz?  Belediye  otobüsü,  minibüs  ve  özellikle  metrobüsü  şiddetle  tavsiye  ederim.  Mutlaka  yazacak  bir  konu  çıkıyor. 

( Şoför Bey Müsait Bir Yerde İndirir Misiniz? başlıklı yazı Sami Biber tarafından 3.04.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.