FAİZ VE ZEKÂT;
Allah zül celal hazretleri faiz
olarak alınan haksız kazancın kişinin mallarını artırmayacağını, ama
kazançlardan verilen zekâtın kişilerin mallarını artıracağına söylemesine
karşın, Kur’an’ı rehber edinmeyen nefisleriyle yaşayan insanlar haram olmasına
rağmen faizden, kumardan ve şans oyunlarından medet ummaktadırlar. Halbuki
hiçbir haram kazanç kimsenin mutluluğunu da artırmamış üstelik sonları çok zor
şartlarda yaşadıkları bir yoksullukla son bulmuştur.
30/RÛM-39: Ve mâ âteytum min riben li
yerbuve fî emvâlin nâsi fe lâ yerbû indallâh(indallâhi), ve mâ âteytum min
zekâtin turîdûne vechallâhi fe ulâike humul mud’ıfûn(mud’ıfûne).
Ve insanların mallarında artış olsun
diye faizden (faiz olarak) verdiğiniz şey (Allah'a ulaşmayı dilemeden
yaptığınız zikir), o taktirde Allah'ın katında artmaz (nefsinizin kalbindeki
nurları oluşturmaz ve arttırmaz). Allah'ın vechini (Allah'a ulaşmayı) dileyerek
verdiğiniz zekât (yaptığınız (zikir)ler); işte böylece kat kat (nefsinizin
kalbindeki nurları) artıranlar onlardır.
Allah insanlara rızık olarak
verdiklerinden muhtaçlara zekât olarak infak etmemizi ve vermemizi bize farz
kılmıştır. Kazancımızın %2.5 ‘u birinci planda zekât olarak vermemiz gereken ve
bize haram olan kısımdır. Ama Bakara-177 ayetinde Allahüteala birr olarak
verilmesi gereken bir zekâttan daha bahsetmektedir. Bu miktarda %2.5 olarak
hesap edilerek verilmesi gerekir. Zekâtı verilen kazanç kirlerden temizlenmiş
bir kazançtır.
2/BAKARA-177: Leysel birre en tuvellû
vucûhekum kıbelel maşrıkı vel magrıbi ve lâkinnel birre men âmene billâhi vel
yevmil âhırı vel melâiketi vel kitâbi ven nebiyyîn(nebiyyîne), ve âtel mâle alâ
hubbihî zevil kurbâ vel yetâmâ vel mesâkîne vebnes sebîli, ves sâilîne ve fîr
rıkâb(rıkâbi), ve ekâmes salâte ve âtez zekât(zekâte), vel mûfûne bi ahdihim
izâ âhed(âhedû), ves sâbirîne fîl be’sâi ved darrâi ve hînel be’s(be’si)
ulâikellezîne sadakû, ve ulâike humul muttekûn(muttekûne).
Yüzlerinizi
doğu ve batı tarafına çevirmeniz (hakiki îmânı yansıtan) BİRR (ebrar kılacak
davranış biçimi) değildir. Lâkin birr, kişinin, Allah'a, yevm'il âhire (Allah'a
ulaşılan sonraki güne, hidayet gününe, vuslat gününe) meleklere, Kitab'a ve
peygamberlere îmân etmesi ve sevdiği maldan, akrabalara (yakınlık sahiplerine)
yetimlere, miskinlere (çalışamaz durumda olan ihtiyarlara), yolda kalmış
yolculara, isteyen (muhtaçlara), köle ve (kurtulmaları için) esirlere vermesi
ve namazı kılması, zekâtı vermesidir. Ve (Allah'a ve insanlara) ahd verdikleri
zaman ahdlerine vefa edenler (yerine getirenler), zorlukta ve darlıkta ve
şiddetli savaş halinde sabredenler, işte onlar sadık olanlardır. İşte onlar
muttekilerdir (takva sahibi olanlardır).
Kadın olsun erkek olsun herkes eline
geçen paranın Allah’ın emri olarak kendisine haram olan zekâtını vererek
kazancını temizlemek zorundadır. Aksi takdirde zaten o miktardan daha fazla
miktarlar kendisinden dolaylı olarak çıkacak ve kazancının bereketini
görmeyecektir.
4/NİSÂ-32: Ve lâ tetemennev mâ
faddalallâhû bihî ba’dakum alâ ba’d(ba’dın), lir ricâli nasîbun mimmektesebû ve
lin nisâi nasîbun mimmektesebn(mimmektesebne), ves’elûllâhe min fadlih(fadlihî)
innallâhe kâne bi kulli şey’in alîmâ(alîmen). Ve Allah'ın bazınızı, bazınıza üstün
kıldığı şeyleri temenni etmeyin (istemeyin). Erkekler için, kazandıklarından
bir nasip vardır ve kadınlar için de, kazandıklarından bir nasip vardır. Ve
Allah'tan, O'nun fazlından isteyin. Muhakkak ki Allah, her şeyi en iyi
bilendir.
Allahüteala paranın elimize geçtiği
anda zekatını vermemizi emretmektedir. Aksi takdirde şu an uygulamada olan
paranın üzerinden bir sene geçmesi gibi bir olay Allah’a olan sadakat değildir.
O zaman biz ayete göre muhtaçlara ölmeyin bir sene dişinizi sıkın bir sene
sonra artarsa size zekât vereceğim demek olur ki bu Allah’ın zekât emriyle
örtüşmemektedir. Hiç kimsenin elinde aynı paranın bir sene kalması mümkün
değildir, muhtaçlarında bir sene aç beklemeleri de mümkün değildir. Bu şekilde
halk da kazancından zekâtı vermemiş ve Allah’ın farz emrini yerine getirmemiş
olur ki şu an yaşadığımız sıkıntılardan birisi de budur. Eğer her kes eline
para geçtiği anda zekâtını verip parasını temizlemiş olsa hem kendilerinin
paraları artacak, hem de garip ve yoksullar sıkıntıdan kurtulacaklardır.
Ama Zekâtı vermek ALLAH’A ULAŞMAYI VE
ONUN DOSTU VELİSİ OLMAYI dileyenlerden başkasına elbette ki zor gelir…
Allah razı
olsun…
Burhan AKSU.