İnsanın seçtiği giyim, bir iletişim ve kendini anlatma mesajıdır. İnsan genellikle utangaçtır ve seçtiği giyim ile ne yapmak istediğini, amacının ne olduğunu, hangi amacın yahut ideolojinin kalıbı olduğunu net bir şekilde anlatır.


Elbisesini giymek için seçmeye başlaya kadının iki niyeti olabilir, Birincisi, İnancını yaşamak için yola çıktığını, kapanma düzeyine göre ancak bu kadarına dayanabildiğini… İlahi aşkı hissettikçe en son aşama da gözlerini bile bir tül arkasına sakladığı! İkincisi ise üstünde ki elbiseleri tek tek atmaya başlaması, dünya nimetlerinden yararlanmak istediğini ama ancak bu kadarına cüret ettiğini…  Çıplaklar plajında dolaşan kadının en son aşamada dünyaya tamah eden ve nefsine teslim olmuş halinin uç göstergesidir. 


İnsanın içinde yaşadığı fırtınaların dışarı çıkan resmidir giyim. Keza erkeklerde de durum farklı değildir. Tesettüre girmek yahut tesettürü red etmek ise, bir dini tercihtir. Kadın her ne kadar çıplak gezmek istese de, dinsel aşk ağır bastığından tesettürü tercih ederek, bir nevi Allah korkusuna teslim olmuştur. Din ve giyim birlikte uyum sağlar. Ateist bir kadının böyle bir tesettür gayesi yoktur. İçinden geldiği gibi sergiler giyimini…Giyimi ile ben modernim, ben utangaç değilim, ben istediğim gibi bir yaşamı yaşarım, seçtiğim yoldan beni kimse döndüremez, tercihlerimden dolayı korkumda yoktur, demektedir.


Açık giyim, kişinin kötü kadın imajını sergilemez. Giyim içinden gelen yaşama isteğinin, inancının, sanatsal izdüşümün dışarı yansımasıdır.  Hiç bir kadın, ben bu giyimi aşağılık bir kadın olduğum için giyiyorum demek için bu tercihi yapmaz. Bizim toplumumuzda açık giyime karşı böyle bir ön yargı vardır. Maalesefte çok fazla sıkıntılar, tacizler ve cinayetler işlenir. Namus davası haline dönüşür.


Kadının içinde dışına yansıyan giyimi, belki bir toplumsal tepkisi, belki farklılık duygusu, belki özgürlük anlayışıdır. Ben istediğim gibi yaşarım, bu tercihimi kimse eleştiremez demektir. Dik duruşudur. Aşağılanmışlıktan bıkmış ve aksi bir insan olduğunu haykırmaktır. Giyim kadının namussuzluk göstergesi asla değildir. Ancak, yaşadığı toplumun ince kıstasları da vardır. Ona saygı duymak zorundadır. Aksi takdirde kendisi hakkında yapılan ön yargı ve sonuncunda yaşadıkları kaldıramayacağı yük haline gelebilir. İçinden geçenleri elbiseyle değil, kalemle, mesleğiyle, başarısıyla… Değişik dallarda gösterebilir!  Toplumsal hassasiyetlerin farkına varıp içinden geçenleri ve yaşama şekline ayar vermesi zorunludur.


Kadın, İslam toplumu içinde, yaşama isteklerini giyimine yansıtmamalıdır. Dinimizin tesettür konusunda ki yaklaşımları farzdır. Nasıl ki kadın namaz kılarken belli bir örtü kullanıyorsa, dış dünyada da böyle olmak zorundadır. Allah kadını sadece namaz kılarken görmüyor, her an ve her yerde görüyor. Kadın, iman derecesine göre, Allah görüyormuş gibi giyinmesine dikkat  etmesi ihlastandır, takvadandır.


Bu durum erkek içinde geçerlidir. Dövme yaptırması, kulaklarına kadın gibi küpe takması, saçlarını kadın gibi uzatması, yarı çıplak gezmesi… Bunların hepsi içinden dışarı yansıyan ben buyum mesajıdır, bir nevi tepkisidir. 


Giyim, sonuçta kadını kadın gbi gösteren, erkeği de erkek gibi gösteren seçim olmalıdır. Giyimle mesaj vermek, gerçekten çok tehlikelidir. Toplumsal huzur ve anarşiye yer vermemek için giyimi, toplumsal, dini ve geleneksel olarak seçmekte fayda vardır.  Giyim bir savaş malzemesi olmamalıdır.


Saffet Kuramaz    

( Giyim, İnsanın İçinden Dışarı Çıkan Tepkisidir başlıklı yazı safdeha tarafından 16.04.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.