Düşlerin yitik şanı
Ötelenen her ihanetin
Kebir defteri
Aslını inkâr eden tanrımsı dokunuş
Münafık kelamın hazin teması
Ahret denen yargıyı görmezden gelen
Her halükarda sevgiyi tensiye eden
Yüreksiz ebabil düşleri.
Şehrin kirinde, kininde
Yarım ada sevdalar
Yarım ağız sevişlerin
Çetelesini tutmaktan yana kaygısı
Ölü bedenlerin nef(e)si
Aşkı teneffüs eden meleklere
Olsa keşke itikadı.
Hazin sevda
Hazandan yana
Düşmüş başı yana
Baharın top yekûn ihaneti
Doğadan da alırken hırsını
Ve hıncını ihlal eden
Merhameti taşırken
Kalburüstü kinayelerin
Savsaklanmış kehaneti.
Ölü şehirden yana mı kaygısı şairin?
Öldüğünü ibraz ettiği
Her şiire konuşlu cefası
Yeter ki;
Sevgiden yana engel koymayın
Düşlerime,
Demek bile çetrefilli bir özlem
Dününü ihbar eden
Cahil imgelerin reçetesi
Aşka ve imana iyi gelen
Hep mi elem
Hep mi hüsran?
Sancak yürekte dikili
Makber ezelden tapulu beşere
Bir mizansen bildi oysa
Doğduğu günden bu yana.
Zaman aşımını tetikler de tetikler
Nisyan belli ki kefareti
Yaşanmamış ömrün
Dilinde acı hatırat
Gözlerin feri çıksa da
Eder mi aslında iblise ihanet?
Dün dökümlü neyse
Gümleyen varlığın
Gürleyen sesini Tanrının
Atlarken her kanlı satırda
Ve son pişmanlık
Geldi dayandı kapıya.
Göreceli mutluluk
Sakıncalı sevda
Yanlı insan
Zanlı dünya:
Sözüm ona nefsin cürümü
Bir parmak bal çaldı çalalı
Çarpıp da arkasında kalan her kapı.