BİR KUTU VAZELİN

      Yine demokrasinin gereği olarak bir curcunanın içine girmiş bulunuyoruz."Çarşambanın geleceği perşembeden bellidir" sözünden yola çıkarak önümüzdeki süreçte nelerin olacağını üç aşağı beş yukarı kestirebiliyoruz"Yeni Dünya Düzeni" gereğince artık ideolojiler yavaş yavaş çöpe atılmaya başladı.İnsanlar artık Dünya'da siyasilerin laf kalabalığı değil kendilerine neler verebileceği ile ilgileniyor.Bizim ülkemizde ise ideolojilerin hala tazeliğini koruması geleceğe dair düşündürücü bir meseledir.
       Ben bildim bileli, memleketimizde siyaset hep aynı kalıplarda yapıldı.Yıllar yılı geçmişten gelen beynimizdeki çöp yığınlarını bir türlü atamadık.Önümüzdeki günlerde her zaman olduğu gibi yine birileri Atatürk resmini siyasi malzeme yapacak, birileri Yüce Kur'anı siyasi malzeme yapacak, birileri geçmiş liderleri malzeme yapacak.bizlerde bunlara alet olup birbirimizin gözünü oymak için taşeronluk yapacağız.Bir insan hayatta onuru, şerefi; namusu, haysiyeti için yaşar.Peki bize sunulan yaşam şartları bunları yeterince karşılıyor mu? Bunun cevabını toplum geneline bakınca rahatlıkla anlayabiliyoruz.Maddenin ilah yapıldığı günümüzde bu manevi ve insani değeri ne kadar yerine getirmek mümkün?Başa kim seçilirse seçilsin halka rağmen bu değerleri tamir edecek güce sahip midir?Toplumun tabanına baktığımızda vasat bir durumda maalesef.Güvenilmesi gereken iş adamları çalışanının karnını yemek fabrikalarının pişirdiği "üç liralık"ne idüğü belirsiz yemeklerle doyuruyor.Poşet artıklarından bile pirinç yapılan günümüzde insanların %80'i mide hastası.Öğrenci yurtları taşeronlar elinde ve yedikleri yemekler öğrenci harçlarına göre ayarlanıp onların elindeki üç kuruşa göz diken yamyamlarla dolu piyasa.Parasız kalan öğrenciler çalıştırılarak onların geleceğiyle oynanıyor.İşsizliğin %20 lere ulaştığı günümüzde kaçak çalışanların sayısı milyonları aşıyor.Memleketin her tarafı kaçak işçi doldu.Hangi fabrikaya bakarsak bakalım en az beş, altı kişi çıkar.Haaaa! Almanya gibi işçi açığımız olsa amenna buna diyecek bir şey yok.Ama bu memleketin insanı önce bu memleketi düşünmek zorunda.Son zamanlarda bir furya türedi.Daireleri ikiye bölüp günlük kiraya verme modası.Yani pansiyon tipi bir şey.Bunların İstanbul da yüz binleri geçtiği söyleniyor.Diğer şehirlerde günden güne çığ gibi büyüyor bunlar.Bizim ülkemize günlük bu kadar misafir geliyor mu bilemiyorum.Yorum sizin artık.Bir ilkokul mezunu birisi şu internet sitelerindeki sayılara bu evlerdeki sayıları toplayıp bu memleketin ne durumda olduğunu rahatlıkla çıkarabileciğine inanıyorum.Durum böyle iken ne bir prof, ne akademisyen ne siyasetçi ne iş adamının ve diyanetin bu konular üzerine tek laf etmeyişi endişelendiriyor beni.
        Ben bu memlekette hırsızın mı hırsız ve onları hırsızlığa mecbur edenlerin mi hırsız olduğunu, dilencilerin mi fakir yoksa onları dilenciliğe mahkum edenlerin mi daha fakir, fahişeler mi orospu yoksa onları fahişeliğe zorlayanlar mı orospu çocuğu bir türlü anlayamadım.Değerli dostlarım yirmi dört haziran da kim seçilirse seçilsin bizim için fazla bir şey farketmeyecek.Bu seçimlerde bir külfet oluşacak, hemde yüklü bir külfet bunu ödemek yine bize düşecek.Size tavsiyem yirmi beş Hazirana kadar "Bir kutu vazelin" almayı unutmayın.Sebep, sonuç her ne olursa olsun güzel yurdumun güzel insanlarının acı çekmesini istemiyorum.
                 "BAKARSINIZ LAZIM OLUR"  Selametle efendim...
23 Nisan Çocuk Bayramımız kutlu olsun. Ruhlarınızın hep masum kalması dileğimle..
( Bir Kutu Vazelin başlıklı yazı çiftci baba tarafından 23.04.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.