Çamaşırlar kirlendiği zaman illa ki üstünüzden çıkartıp da çamaşır sepetine
atacaksınız. Sonrada çamaşır makinesinde bir güzel yunup yıkanacak... Peşinden
tertemiz olarak makineden çıkartacaksınız... Tamam anladık kendi kirli
çamaşırlarınızı bir güzel temizlediniz... Bir de milletin kirli çamaşırları var
değil mi? Onları da ortaya dökmek lazım zaman zaman...
Her kesimden insanın kirli çamaşırları vardır mutlaka... Özellikle de
siyasetçiler bu konuda başı çekerler çoğu zaman, bu konuda onların ellerine
kimseler su dökemez... Hayır su dökebilseler zaten elleri de temizlenecek...
Siyasetçilerin kirli çamaşırlarını da renkli ve beyazlar olarak ayırıp öyle
çamaşır makinesine atmak lazım gelir diye düşünüyorum... Siz ne dersiniz?
Bazı kirli çamaşırlar ise mümkün değil temizlenmez... Kan bulaşmıştır onlara,
göz yaşı bulaşmıştır... Elli kere yıkasanız da çitileseniz de o pisliği yok
edemezsiniz... Hani o Srebrenitza'da çocukları, kadınları acımasızca kurşuna dizenler.
Hani o Dağlık Karabağ'da Azeri Kardeşlerimizi katledenler. Hani o İkinci Dünya
Savaşında insanları fırınlarda yakanlar... Onların kirli çamaşırları bir türlü
temizlenmez. O çamaşırların yıkanması artık ahirete kalacaktır illa ki...
Ahirette o kirli çamaşırlar da yıkanırken çamaşırların arasında çamaşır
sahipleri de bir şekilde yıkanmaya gireceklerdir, sıcacık bir şekilde hem de...
Televizyonlar ve yazılı basında zaman zaman siyasetçilerin, sanatçıların bir
dolu kirli çamaşırını ortaya dökmektedir... Kimileri utansa bile ortaya dökülen
kirli çamaşırlarından, kimisine ise ''Anlayana sivrisinek saz anlamayana davul
zurna hatta Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası bile az.'' durumları
olmaktadır...
Çamaşırlarının kirliliği, çoğu kere insanların ruhlarını da alabildiğine
kirletmekte, bizim bir çok şeyden habersiz gariban halkımızda bunların içinde
ki bazı müsveddeleri siyaset meydanlarında, sahnelerde hala alkışlamaya devam
etmektedir.