Makale / Araştırma

Eklenme Tarihi : 26.04.2018
Okunma Sayısı : 925
Yorum Sayısı : 0

HAYATIN VE İMTİHANIN AMACI AHSENE ULAŞMAKTIR.

      Allah kimin daha ahsen amel işleyeceğini imtihan etmek için hayatı ve ölümü yaratmıştır. “Hayatın ve imtihanın amacı ahsene ulaşmaktır.”

95/TÎN-4: Lekad halaknel insâne fî ahseni takvîm(takvîmin).                                                      Andolsun ki Biz, insanı (nefsini), ahseni takvim içinde (nefs tezkiyesi ve tasfiyesi yaparak en güzele ulaşabilecek özellikte) yarattık.

     Nefs %100 afetlerle doludur. Afetler Allah'ın emirlerini yerine getirmek istemeyen, yasaklarını işlemek isteyen bir yapıdadırlar. Onları nefs tezkiyesiyle, yarı yarıya Allah'ın emirlerini yerine getiren ve yasaklarını yarı yarıya işlemeyen bir noktaya getirmek mümkündür. Nefs tezkiyesi afetlerin yarısını yok eder. Nefs tasfiyesi ise afetlerin hepsini yok eder. Tezkiye günde 3-4 saatlik bir zikirle sağlanabilir. Tasfiye ise ancak daimî zikirle mümkündür.

67/MULK-2: Ellezî halakal mevte vel hayâte li yebluvekum eyyukum ahsenu amelâ(amelen), ve huvel azî zul gafûr(gafûru).                                                                                 “Sizin hanginizin en güzel ameli yapacağını” imtihan etmek için ölümü ve hayatı yaratan O'dur. Ve O; Aziz'dir, Gafûr'dur.

     Hayat bir imtihanlar dizisidir. Allah için yaşamak, başkaları için yaşamanın diğer adıdır. Kim kendisini, zamanını ve her şeyini başkalarının mutluluğuna adarsa, o Allah için yaşayan kişidir. En güzel amel, hayatta iken gerçekleşebilir. Allah bunun için hayatı ve ölümü yaratmıştır.

18/KEHF-7: İnnâ cealnâ mâ alel ardı zîneten lehâ li nebluvehum eyyuhum ahsenu amelâ(amelen).                                                                                                                                 Muhakkak ki Biz, yeryüzünde olan şeyleri, onların hangisi daha güzel amel edecek diye imtihan etmemiz için, ona (arza) ziynet kıldık.

     Bütün insanlar, yeryüzünde devamlı imtihan edilerek derecat kazanırlar veya kaybederler. Kazandıkları dereceler fazlaysa Allah'ın cennetine; kaybettikleri dereceler fazlaysa cehenneme giderler.

11/HÛD-7: Ve huvellezî halakas semâvâti vel arda fî sitteti eyyâmin ve kâne arşuhu alel mâi li yebluvekum eyyukum ahsenu amelâ(amelen), ve le in kulte innekum meb’ûsûne min ba’dil mevti le yekûlennellezîne keferû in hâzâ illâ sihrun mubîn(mubînun).         “Hanginiz en güzel ameli yapacak?” diye sizi imtihan etmek için 6 günde (6 yevmde) semaları ve yeryüzünü yaratan O'dur. Ve O'nun arşı su üzerinde idi. Eğer sen: “Muhakkak ki siz, ölümden sonra beas edileceksiniz (diriltileceksiniz).” dersen, kâfir olan(inkâr eden, örten) kimseler mutlaka (şöyle) derler: “Bu ancak apaçık bir sihirdir.”

     Yevm, bir zaman parçasının adıdır. 6 yevm; 6 gün demektir. Allah'a göre bir zaman parçasıyla insanlara göre bir zaman parçası birbirinin eşi değildir. Allahütealâ, Kendi zamanına ait 6 günden bahsetmektedir. İnsanlar ise dünyadaki 24 saatlik bir zaman parçasını esas almışlardır.

     Dünya'nın, kendi etrafında her dönüşü 24 saat, Güneş'in etrafındaki dönüşü ise 365 gün, 6 saattir. Böyle bir dönüşümde, milyarlarca seneden beri Dünya'nın Güneş etrafındaki seyri, saniyenin bir milyonda biri kadar bile bir değişme yapmadan devam etmektedir. Muhteşem bir denge söz konusudur. Ve Allahütealâ'nın buradaki "bir gün" den muradının, dünyada ne kadar gün ettiğini hiç kimsenin ortaya koyması mümkün değildir. Onun için yevmi Allah'a göre bir zaman parçası olarak değerlendirmelidir. Bu, bizim ölçülerimize göre 1 saniye de olabilir, 1 dakika da olabilir, 1 ay da olabilir, 1 yıl da olabilir, 1000 yıl da olabilir.

     Allahütealâ, "yevm" dediği zaman, onu sadece bir zaman parçası olarak değerlendirmek mecburiyetindeyiz. Allah'ın ölçülerine göre bir gün... O'na göre bir gün... O'nun günü...

     Allah'ın ilk yarattığı element, atom yapısı son derece basit bir dizayn içinde olan bir proton ve çevresinde dönen bir tek elektronla, hidrojen gazıdır. Allahütealâ, 2 tane, 3 tane, 4 tane, 5 tane, 6 tane, 7 tane, 8 tane ardarda hidrojen atomlarının çift sayıda olanlarını, radyasyona sebebiyet vermeyecek olanlarını bir araya getirerek diğer elementleri yaratmıştır. Ve Allahütealâ'nın vücuda getirdiği 2 ünite hidrojen gazıyla, 1 ünite oksijen gazı bir araya geldikçe sistem suyu oluşturmuştur.

     Allahütealâ bu sebeple "kürsüsü su üzerindeydi" diyor ve böylece kâinatı yaratmasının arkasındaki sonuç çıkıyor ortaya. Allahütealâ insanı imtihan etmek için kâinatı yaratmıştır.

     Faydasız ilimle ilim, her zaman bir çatışmanın içindedir. Kıyâmetten sonra zaman tersine çalışacak ve insanların hayatta bulunduğu devreye ulaştığı zaman ulaşırsa, o noktaya ulaşan zamanda o insanlar zaten hayatta olacakları için, Allah'ın katına doğru mezarlarından yükseleceklerdir. Ve sıfır noktasına geri dönene kadar zaman, bütün zaman parçalarını aşmak mecburiyetindedir. Ve bu süreç içinde hangi insanlar hayatta iseler, hepsi yeniden hayata otomatik olarak döneceklerdir. Yani kişi mezarda bir ölüyken, hayatta olduğu güne doğru zaman tersine gidiyor. Hayatta olduğu güne erişince, o kişi o gün hayattadır. Mezardan çıkıp dirilmek olayının dışında bir olay. Sanki zaman henüz kıyâmete ulaşmamış gibi.

     Allahütealâ, bütün insanlar için ölümden sonra mutlaka dirilmenin var olduğunu ifade buyurmuştur. Allahütealâ'nın arşının su üzerinde oluşu ayet-i kerimenin bir başka özelliğidir. Oksijen ve hidrojen elementleriyle oluşan suyun her şeyden önce var edildiğini ifade eder.

 

Allah razı olsun…

Burhan AKSU

( Hayatın Ve İmtihanın Amacı Ahsene Ulaşmaktır. başlıklı yazı mihrimah tarafından 26.04.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.