AYI AVI
Temel ile Dursun, ellerinde birer tüfek alıp, ayı avına çıkmışlar. Ormanlık bir arazide toplanıp bunların çevresini saran ayılar demişler ki: 
- Demek bizi avlıyacaktınız ha, sizi bir güzel dövelim de görün!.. 
Dursun can havliyle bir ağaca tırmanmış ve kendini kurtarmış. Temel ise ayıların gazabına uğramış, öyle bir dayak yemiş ki; Bir hafta hastanede yatmış. 
Temel'in kabullenemediği şey; Dursun'nun kurtulması ve kendisinin dayak yemesi imiş. "Yine ayı avına gidelim." diye Dursun'u ikna etmiş ve çıkmışlar ava. Ayılar yine bunları tuzağa düşürmez mi? Dursun yine fırlamış çıkmış ağaca. Dayağı yiyen yine Temel olmuş ve bir hafta daha hastanede yatmış. 
Dursun'un kurtulup, kendisinin dayak yemesini gurur meselesi yapan Temel, "Ayı avına gidelim!" diye Dursun'u yine ikna etmiş, çıkmışlar ayı avına. Temel bu sefer gözünü dört açıyormuş, ayıları görünce, hemen ağaca tırmanacak ve Dursun'un ayılar tarafından dövülmesini zevkle izleyecekmiş. Yine ayılar tarafından sarılmışlar, Temel hemen fırlamış çıkmış ağaca. Ayının biri demiş ki: 
- Yahu, hep yerde kalanı dövüyoruz! Bu sefer de ağaca çıkanı dövelim!.. 

**

BİZ ONA NE SORDUK?
Temel ile İdris, bir bayrak direğinin boyama işini almışlar. Ne kadar boya harcayacaklarını hesaplamak icin, direği ölçmeye çalışmışlar. Çapını ölçmek kolay olmuş. Direğin yüksekliğini ölçmek için de, Temel İdris'in omuzlarına çıkmış, ama diregin tam tepesine ulaşamamış. Idris: "Ben senden uzun boyluyum, bir de ben deneyeyim!" deyip Temel'in omuzlarına çıkmıs ama, direğin tepesine o da ulaşamamış. 
Oturmuşlar, ne yapacaklarını düşünüyorlarmış. Yanlarına iri yarı bir adam gelip sormuş: 
- Burada ne yapıyorsunuz? 
Bizimkiler sorunu anlatmış: 
- Hiç sorma uşağım, direğin çapını ölçtük, ama bir türlü yüksekliğini ölçemedik. 
Bunlara yardımcı olmak isteyen iri yarı adam, bayrak direğini kavradığı gibi yerinden sökmüş, boyunu ölçüp, tekrar yerine diktikten sonra yoluna devam etmis. Adam gittikten sonra Temel ve İdris birbirlerine bakıp gülmeye başlamışlar ve demişler ki: 
- Aptal herife bak da, biz ona yüksekliğini sorduk; o bize uzunluğunu verdi!.. 

**
KALEM OLACAKTI
Marangoz Temel, ahşap bir binanın restorasyonunda çalışıyormuş. Elinde testere ile ikinci katın iskelesinde çalışırken, görünmez bir kaza meydana gelmiş ve testereyi kaydırarak bir anda yanlışlıkla kulağını kesmiş. Kulak da aşağıya düşmüş. Kulağını görmek ümidiyle aşağıya bakmış ve orada çalışan işçilere seslenmiş: 
- Ula uşaklar, aşağılarda bir kulak gördünüz mü? 
Şaşkın işçiler şöyle bir etraflarına bakmışlar ve kanlar içinde bir kulak bulup bizim Temel'e göstermişler: 
- Bu mu? 
Temel aşağı doğru eğilmiş ve gözlerini kısarak bakmış: 
- Bu değil, benimkinin arkasında kalem olacaktı!.. 
( Gülmekten Yere Yatıran Temel Fıkraları Devam Ediyor başlıklı yazı Ömer Faruk tarafından 3.05.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.