Toprağa bakıyor gözü aşkın.
İri ve diri cümleler
Hatta beyit beyit onca acı.
Dumura uğrayan özleme teğet geçiyor
İçindeki yarım adalar
Yine aşılmayan kıtaların göbeğinde
Sırılsıklam aşk.
Beynamaz bir gölge peyda oluyor
Tutuyorum ucundan sazın
Oysaki
Kopuk tellerin her biri
Tıpkı içimdeki yaygara
Yine devasa hükümlerin soluduğu
Bir Mayıs akşamı sözüm ona.
Ne var ki;
Bulutlar pek bir keyifli
Hani sanırsın ki;
İşinin ehli hüzün.
Kaygılı aksan
Nasıl da aksıyor
Ruhu yüreğin
Derbeder kelimeler acı çekerken
İçimde ebabil kuşları
Yine kuş bakışıyım dünyaya
Bir hümayun belki de
Ya da kuru isyan.
Görücüye çıkan geceden arda kalan
Hazan misaliyim
Darmaduman
Kıvrımlarında ömrün
Semazen imgeler yine kursağına
Takılı adı kayıp şiirin.
Ve coğrafyası ömrün
Handikapta takılı baykuş
Demedim mi sana:
Gecenin sihri
Yine kınında ne varsa
Ne yazık ki;
Hep ama hep hüzün
Kayboluşların çetelesini tutan
Meleklerle çevrili her yanım
Ayrımındayım yine de
Kâh dostun kâh düşmanın
Kâfir bir acıdan nemalanıp
Yeknesak süzülen ölümün…
Tıpkı dün gibi
Ya da yarım kalan bir hikâyeden
Sızan zehir
Kıyama duran her daim
Damıtıp günü
İçinden oluk oluk akan irin.
Kaynakçasında ne varsa
Peyda olan zulmün.
Gölgeme bakıp da sızıyorum
Aşkın nazenin fısıltısına
Kâh uyak kâh uyduruk bir söylence
Nabzını tuttuğum gönlün mevtası
Diri bir hüzün
Kaybolmaktan imtina eden
Tüm gidip de dönmeyenlere
Yok iken tek sözüm.