Selçuklular döneminde Anadolu’da resmi dil Farsça, bilim ve din dili ise Arapça’dır. Bu gelenek Osmanlılarda da sürmüştür. Ancak Türkçe’nin Anadolu’da resmi dil olarak ilan edilişi (13 Mayıs) , Karamanoğlu Mehmed Bey’in Konya’da vezir olduğu 1277 senesidir.*
Kayseri, Osmanlı Devleti
öncesinde Karamanoğulları Beyliğine bağlıdır. Osmanlı’ya Fatih devrinde,
geçmiştir. Fatih devri, Türkçe’nin kullanılması konusunda dev adımların
atıldığı bir dönem olmasına rağmen, Kayseri’de görebildiğimiz ilk Türkçe kitabe
olan Kurşunlu Camii kitabesi II. Selim devrine aittir.
Hz. Muhammedin’ (s.a.s) sözlerine
hadis denir. Kayseri’de mimari eserlerde geçen hadisleri incelerken, 1753
tarihli bir çeşmede, yaşayan ilk Türkçe kitabe hadise rastladık. Bu çeşme,
Çifteönü Camii’nin yanında, Mustafa Özgür İlköğretim Okulu'nun arkasında
olup, şu anda kullanılmamaktadır.
İlk yapılışı 1753 yılıdır.
1878 tarihinde Hacı Seyyid Mehmed Ağa tamir ettirmiştir. Beş beyitten oluşan
kitabenin ikinci beytinin ilk mısraında “Hayr-ı a’zam, su akıtmaktır buyurdu ol
Rasûl” denilmektedir.
Hz. Muhammed(s.a.s.)e,
kamu yararına hayır yapmak amacıyla, “Hangi hayır daha üstündür?” diye
sorulunca “Su akıtmak.” cevabını vermiştir.
Rasûlün, “en büyük hayrın su akıtmak olduğu”nu buyurduğu ifadesi ise,
hadis formunda söylenmiştir. Bu kitabe, Türkçe ifadeyle rastladığımız ilk
kitabe hadistir.[1]
Bu hadisi hatırlatan bir
çeşme kitabesi de Hunat Medresesi'nin giriş kapısının sağ duvarında, devşirme
malzeme olarak bulunmaktadır. Kitabede "Bak, su hayrı efdalü'l hayr olduğundan" denilmekte, hadise telmih
(gönderme) yapılmaktadır.
“En hayırlı amel
hangisidir?” sorusu, soran kişinin durumuna, sorulan zamana ve mekâna göre
değişik cevaplar alınan bir sorudur. Arabistan Yarımadasının Hicaz bölgesinde,
7. yüzyılda sorulan bu soru ve alınan cevap bugün önemli gözükmeyebilir.
Bugünün anlatımıyla, “suyun petrol kadar değerli olduğu” düşünülürse, kullanım
alanı da hesaba katılınca, önemi ortaya çıkar.
Afrika’nın her şeyini sömüren
Avrupalı (özellikle Fransa çünkü 40 ülkenin resmi dili Fransızcadır. 14 ülkeden
hâlâ sömürge vergisi almaktadır.) Afrikalıya suyunu çıkaracak teknolojiyi bile
vermemiştir. Ülkemin insanı onlara (sadakay-ı câriye olarak) kuyular açmakta;
açılışlar kutlama yapacak kadar sevinç kaynağı olmaktadır.
Arapça aslı "Sakyu'
mai" olan cevap, tek cümleyle Türkçe'ye aktarılamayacak bir cevaptır. Suyu
çıkarmak, hizmete hazır hale getirmek ve sulamak kavramlarının hepsini içine
alır. Ayrıca, suyun sondajla çıkarıldığı günümüz teknolojisinde suyun
bulunması, şebekeye bağlanması veya hazır suya birkaç taşla çeşme yaptırılması
gibi kolaylıklar, yapılan işi günümüz insanının basit olarak algılamasına neden
olabilir. Tarihi olayları kendi şartları içinde ele almak; değerlendirmek
gerekir.
“En hayırlı amel, su
akıtmaktır” hadisi bütün çeşmelerin alnında yazmasa da, özellikle o günkü
şartlarda çeşme yaptıranların, bu enerjiyi nereden aldıklarını gösteren bir
sözdür.[2]
* Mustafa IŞIK, 38 KAYSERİ YAZILARI, KAYSERİ, 2007; S. 15-17.
[1] Ahmed b. Hanbel, V/ 285;
İbnu Mace, Edeb, 8; Ebu Davud, Sünen, II/129; Nesâî, Vesaya, 9; İbnu Huzeyme,
Sahih, IV/123; İbnu Hibban, Sahih, 8/135; Aclûnî, I/157
[2] Ayrıntı için bkz. Işık,
Mustafa, Kaseri’de Mimari Eserlerde Geçen Ayet ve Hadisler, s. 112–114