Mizahi bir Urfa hikâyesini şiire
döktüm bugün.
KADAYIF SOĞUMASIN
Bir sıra gecesiydi, oturmuştu
cemaat
Kebaplar yenilmişti, ilerlemişti
saat
Sazlar çıkarılmıştı, tek tek
kılıflarından
Musiki vakti gelmiş, başlıyordu
icraat!
Ekip mideye düşkün, yemeği
severlerdi
Önlerine ne gelse silip süpürürlerdi
Önce yemek yenirdi, her hafta
aynı vakit
Sonra ahenk başlardı, türküler
söylerlerdi!
O gece meşk bitince; tekrar sofra
serildi
Âdetimiz üzere, çiğköfteler
yenildi
Keyifler yerindeydi, biri fıkra
anlattı
Kadayıf tepsileri, o an içeri geldi!
İçlerinden birisi, hepsinden
fazla güldü
Lokma kursağa kaçtı, sırt üstü
düşüp öldü
Hele şu talihe bak, dediler
diğerleri
Tam kadayıf gelmişken, keyfi
yarıda böldü!
Arkadaşları onun, yardımına
koşuştu
Sofrada biri kaldı, o durumdan
nahoştu
Tatlıyı pek severdi, kendini
tutamadı
Ağzındaki lokmayı, çiğner iken konuştu!
Hadise üzerine, bir sözle yaptı
atıf
Bir de yorum yaparak, sözüne
buldu kılıf
Hepimiz öleceğiz, sofra beklemez
beyler!
Ölenle ölünmüyor, soğumasın
kadayıf!
Mustafa GÜL (Hamdi)
(11.05.2018)