Aşk…
Aykırı bir eylem
Düzlem babında
Katıksız neşriyatın da ön koşulu
Yine sandık dolusu
Yine sanmadıklarımız iken
En büyük külfet:
Andıkça ölümü
Dünü bile teğet geçen
Bir bilmece.
Yine aşkın erbabı
Mayıs güzünde
Saklı filizler
Belki göğün coşkusu
İğne uçlu evren
Kör yetilerimi bileyen
Savruk bir name
İndimde isyana yatkın
Ettiğim tövbeler ise
Bine yakın.
Şimdi öğütüyorum mermer tozunu
Selamlarken siyah geceyi,
Enlemlerimde boylam;
Boylamlarımda
Kaptı kaçtı hezeyan
Düzlerin tahsisi;
Eğri gölgelerin müridi:
Kaçsam neye yarayacak sanki?
Elemden mütevellit bir siper:
Sipere biat
Yine binlerce şarapnel:
Kimi zaman neye niyet
Ne olmazsa oluru kısmetle
Yâd edip
Dünü kovalamak
Yarının yükünü eğitirken
Bir çocuk gözüyle
Büklümlerin iniltisi;
Yüreklerin közü;
Olmazın oluru nice şarkı
Göz gözlerinde rahmetin;
Konuşlu olduğum nimetin;
Arka ayakları aksayan kaderin
En defolu kozası.
Yine ömürlük ülkülerim;
Yine beylik türkülerim
Yine nakşeden umuda sarılıp da
Sakındığım diğer gözüm
Belki kapalı arka gözüm
Belki en fukara yetim
Gönül gözümle açtığım meridyen.
Asma katında ölümün
Tek tekerli düzen
Hükmeden
Sadece yüce Yaratan
Belki niyetlendiğim ölüme
Nimetlerini israf ettiğimiz
Aç gözlü evren.