“Dünyalık olarak size her ne verilmişse, bu dünya hayatının geçimliğidir. Allah’ın yanında bulunanlar ise daha hayırlı ve kalıcıdır. Bu mükâfat, inananlar ve Rablerine tevekkül edenler, büyük günahlardan ve çirkin işlerden kaçınanlar, öfkelendikleri zaman bağışlayanlar, Rablerinin çağrısına cevap verenler ve namazı dosdoğru kılanlar; işleri, aralarında şûrâ-danışma ile olanlar, kendilerine verdiğimiz rızıktan Allah yolunda harcayanlar, bir saldırıya uğradıkları zaman, aralarında yardımlaşanlar içindir.” ŞÛRÂ, 36-39
Dünya’da sahip olmak adına sanki yaşar
Yaşamın gayesi bu mudur her yere koşar
Yaşlandık mı yemeden mezarımızı deşer
Onları bırakıp da gireriz kefen ile…
Adı üstünde işte dünyalık, bir tadımlık
Erişmesi çok kolay isteyene adımlık!
Elden ele dolaşır bozar durur adamlık
Gereksiz acı sarar, kabus, Lâ Tahzen ile
Ne kadar küçük kalır dünyadaki mükafat
Kıyaslansa cennetle neymiş dersin şatafat
Ölmeden ölmek tercih, budur gerçek marifet
Başağı boyun büker ayrılır saman ile!
Bu sabırdır, tevekkül eder has iman ile
Büyük günahlardan koruyan liman ile
Çirkin işlerden kaçar öğüdü Kur’an ile
Öfkelendiğinde hep bağışlar izan ile!
Rabbimin çağrısına kulak verir dört gözle
Namazını dosdoğru kılar, kalbinden özle
İşlerini kardeşçe şûrâ eder hep bizle
Rızığı Hak yolunda harcar sütliman ile!
Müslümana saldırı olursa yardımlaşır
Acısını acı bilir bağ olur salkımlaşır
Canından ve malından rızayla çalımlaşır
Budur gerçek mükafat ebedi zaman ile!
Saffet Kuramaz