İki defa ölüm, iki defa dirilme...
Herkes normal standartlarda eceli geldiği zaman ölür, ölüm melekleri gelirler
ve o kişinin ruhunu kabzederler. Evvelâ mitekondrilerin elektrik üretimini
durdururlar, kontağı kapatırlar. Elektrik enerjisi üretilmeyince, beyinden
başlayan bir ölüm bütün vücuda yayılır, kişi ölür. Ruhu ve nefsi bünyesinde
tutamaz. Artık o vücut, ruhun ve nefsin o vücudun içine girmesine müsait bir
mekân olma vasfını kaybetmiştir. Sadece ruha da nefse de mekân olamayacak bir
görüntü haline gelmiştir. Bu sebeple nefs de ruh da vücudu terkederler. Bu
terkin sonunda ruh, Azrail (A.S) veya onun yardımcıları olan ölüm melekleri
tarafından 7 gök katının kapıları açılarak Sidretül Münteha'ya kadar yolculuk
eder. Ve Sidretül Münteha'dan sonra melekler yukarı çıkamazlar; ruhun kendisi
Allah'a ulaşır. Bu ulaşma ölümden sonra ruhun Allah'a ulaşmasıdır. Ölüm
olayında ruh, vücuttan ayrılır. Bu, dünya üzerindeki birinci ölümdür.
Kıyâmet günü ise bütün
âlemlerde yaşamakta olan insanlar sur'a birinci defa üfürüldüğünde ölürler.
Kıyâmetten evvel yaşayıp ölenler zaten ölmüşlerdir. Kıyâmet günü yaşayanlar da
o gün ölürler. Âdem (A.S)'a kadar herkes, zaman geriye doğru giderken dirilir
(birinci ölüm ve birinci dirilme). Zaman geriye doğru hareket eder ve başa,
sıfır noktasına dönünceye kadar yaşamakta olan, vaktiyle yaşamış olan bütün
insanlar, zaman kendilerine ulaştığında tekrar hayata geri dönerler; çünkü o
zaman onlar zaten hayattaydılar. Sonra bulundukları noktada yerçekimi kuvveti
olmadığı için, mahşer meydanı'na doğru yerden yükselirler, oraya ulaşırlar.
Sur'a ikinci defa üfürüldüğünde
dirilmiş olan kişilerin hepsi yeniden ölür. Bu, Mahşer Meydanı'nda olur.
Sur'a üçüncü defa üfürüldüğünde
insanların hepsi aynı yaşta olmak üzere, cennet ve cehennem hayatını yaşayacak
olan enerji bedenlerle yeniden yaratılırlar. Cinler ve şeytanlar enerji bedenle
yaratılmışlardır ama insan, topraktan yaratılmıştır. Kişiler ikinci defa
diriltilmişlerdir. İki defa ölmüşler ve iki defa diriltilmişlerdir. Sonra
nefsler fizik vücutlara girerler.
Ondan sonra İndi İlâhiye
ulaşılır, herkes amel defterini görür. Kazandıkları derecelere göre kitaplar
insanlara sağlarından veya sollarından verilir. Herkes önce cehenneme gider
sonra, cennete gidecekler oradan ayrılarak cennete ulaşırlar.
2/BAKARA-28: Keyfe tekfurûne billâhi ve kuntum emvâten fe ahyâkum,
summe yumîtukum summe yuhyîkum summe ileyhi turceûn(turceûne).
Allah'ı
nasıl inkâr edersiniz? (Kıyamet günü sur'a üfürüldükten sonra) siz ölü idiniz.
Sonra sizi (kıyamet günü) diriltti. Sonra sizi (sur'a ikinci defa
üfürüldüğünde) öldürecek. Sonra sizi (sur'a üçüncü defa üfürüldüğünde)
diriltecek. Sonra (İndi İlâhi'de) O'na döndürüleceksiniz.
İnsan 2 defa bu dünya üzerinde doğmaz, 2 defa
ölmez. Bu dünyada insanlar bir defa doğar ve bir defa ölürler. Bir doğum, bir
ölüm. İkinci bir doğum ve ikinci bir ölüm bu dünya üzerinde vücuda gelmez. Birinci
ölüm ve birinci dirilme dünya üzerindedir. İkinci ölüm ve ikinci dirilme mahşer
meydanı'ndadır. Allah'ın bütün partiküllere, gezegenlere verdiği itiş
enerjisi sona erdiğinde, sur'a birinci defa üfürülür. kâinatın büyümesi
duracak, büyük kütleler küçük kütleleri kendilerine çekeceklerdir
(gravitasyon). Bu üfürmede, kâinatın neresinde olursa olsun bütün insanlar
ölür. Daha evvel yaşamış olan insanların hepsi zaten ölmüşlerdir. O anda zaman
geçmişten geleceğe doğru giderken durur. İşte bu hususu Allahütealâ anlatıyor:
36/YÂSÎN-51:
Ve nufiha fîs sûri fe izâ hum minel ecdâsi ilâ rabbihim yensilûn(yensilûne).
Ve
sur'a üfürülmüştür. İşte o zaman onlar, mezarlarından Rab'lerine koşarlar
(uçarlar, yükselirler).
Allahütealâ, kıyâmet gününden
bahsetmektedir. Sur'a 1. kere üfürüldüğünde mezarlarından Rab'lerine koşarlar
yani uçarlar, yükselirler. Arz üzerindeki bir koşma onları Rab'lerine ulaştırmaz,
uçarak yükselmeleri lâzımdır.
Kıyâmet günü Allahütealâ'nın
bütün gezegenlerini birbirinden ayıran ve kâinatı büyüten kinetik enerjisi sona
erer. Kâinatın büyümesi durur. Ama oradaki enerji bitimi sebebiyle, hünnes ve
künnes kanunları çalışmaz olur. Bu sebeple Ay, Dünya ile birleşir. Dünya, Güneş
ile birleşir. Zaman durduktan sonra geriye döner. Bu geriye dönüşün tabii
sonucu olarak da denge bozulduğu için Güneş'in Dünya'yı, Dünya'nın da Ay'ı
çekmesi söz konusudur. Sonra güneş sistemleri'nin, sonra galaksilerin birbirini
çekmesi söz konusudur. Böylece bütün kâinat bir noktaya doğru küçülür. Zaman
başlangıçta nasıl bir noktadan ayrılan bütün parçacıkların hareketiyle
başlamışsa tekrar aynı noktaya kâinatın geri dönmesi, zamanın geriye doğru
gitmesini ifade eder. Hayat olan gezegenlerdeki bütün insanlar, zaman kendi
yaşadıkları, doğdukları güne geri döndüğünde hayatta olurlar. Mezarlarından
çıkmış olurlar ve yerçekimi kuvveti bulunmadığı için bulundukları noktada
yerçekiminin mevcut olduğu tek yere; Mahşer Meydanı'na doğru yükselirler.
74/MUDDESSİR-8: Fe izâ nukıre fîn nâkû(nâkûri).
Artık
Nâkûr'a (Sur Borusu'na) üflendiği zaman.
Kıyâmet gününde Sur'a İsrafil (A.S)
tarafından üfürülecek ve herkes ölecektir.
79/NÂZİÂT-7: Tetbeuher râdifeh(râdifetu).
Arkasından gelen (ikinci sarsıntı), onu (1. sarsıntıyı) takip edecek.
Dünya'ya Ay'ın çarpmasından ve
Dünya'ya yamanmasından sonra ikisinin birden Güneş tarafından çekilerek Güneş'e
çarpması ilk sarsıntıdan sonraki ikinci sarsıntıyı oluşturacaktır.
39/ZUMER-68: Ve nufiha fîs sûri fe saıka men fîs semâvâti ve men
fîl ardı illâ men şâallâh(şâallâhu), summe nufiha fîhi uhrâ fe izâhum kıyâmun
yanzurûn(yanzurûne).
Ve
sur'a üfürülmüş, Allah'ın diledikleri hariç, göklerde ve yerde olanlar
ölmüşlerdir. Sonra ona (sur'a) bir defa daha üfürüldüğü zaman onlar ayağa
kalkarak bakınırlar.
Burada Allahütealâ ikinci ölümü ve
ikinci dirilmeyi ifade etmektedir. Birinci ölüm bu dünyada gerçekleşir. Birinci
dirilme de bu dünyada ölümden sonra kıyâmet günü herkesin dirilmesi şeklinde
gerçekleşir. Mahşer meydanı'nda sur'a ikinci defa üfürüldüğü zaman ikinci defa
ölünür. Sur'a üçüncü defa üfürüldüğünde bu ölenler tekrar dirilirler.
54/KAMER-7: Huşşe’an ebsâruhum yahrucûne minel ecdâsi keennehum
cerâdun munteşir(munteşirun).
Kabirlerden,
gözleri dehşete düşmüş olarak çıkarlar. Sanki onlar, etrafa yayılan çekirgeler
gibidir.
Kıyâmet günü, zaman geriye dönüp geçmişte
yaşamış olan insanların hayatta oldukları günlere ulaştığında, dirilenler
kabirlerinden gözleri dehşetten büyümüş olarak çekirge sürüleri gibi etrafa
yayılırlar.
75/KIYÂME-8: Ve hasefel kamer(kameru).
Ve Ay karardığı (zaman).
Ay'ın kararması Ay'ın Dünya'ya çarpması ve ikisi birlikte Güneş'e
çarptıkları zaman gerçekleşir.
75/KIYÂME-9: Ve cumiaş şemsu vel kamer(kameru).
Ve
Güneş ve Ay birleştirildiği (zaman).
Böylece Güneş ve kendisine çarpan
Ay'la birlikte Dünya birleşecektir.
21/ENBİYÂ-104: Yevme natvis semâe ke tayyis sicilli lil
kutub(kutubi), kemâ bede’nâ evvele halkın nuîduh(nuîduhu), va’den aleynâ, innâ
kunnâ fâılîn(fâılîne).
O
gün, kitapların yazılı sayfalarını dürer gibi semayı düreceğiz. Onu ilk defa
halketmeye başladığımız gibi (eski durumuna) iade edeceğiz (geri döndüreceğiz).
Bizim üzerimizde bir vaaddir. Muhakkak ki (bunu) yapacak olan, Biziz.
Allahütealâ kıyâmetten sonra ne olacağını
ifade etmektedir. Allahütealâ nasıl kâinatı bir noktayı patlatarak oluşturmuşsa,
tekrar o noktaya geri döndürecektir. Kâinatın yaratılışı gibi zamanın
başlaması, geçmişten geleceğe uzanan kâinatın büyümesi ve büyümenin durarak
tekrar büzülmeye, başlangıç noktasına geri dönmeye başlaması olayından
bahsedilmektedir.
Allahütealâ'nın her şeyi en
güzel bir standartta vücuda getirdiğini, başlangıçtan sona kadar nereden nereye
ulaştığını ayet-i kerimeler çok net olarak açıklamaktadır:
14/İBRÂHÎM-48: Yevme tubeddelul ardu gayrel ardı ves semâvâtu ve
berezû lillâhil vâhıdil kahhâr(kahhâri).
O
gün arz (yeryüzü) ve semalar, başka bir hale döndürülür (döndürülmüş olur). Ve
onlar, Vahid (bir) ve Kahhar olan Allah'ın huzuruna çıkmış olurlar.
81/TEKVÎR-7: Ve izen nufûsu zuvvicet.
Ve
nefsler eşleştirildiği (fizik vücutla birleştiği) zaman.
Kainatlar tamamen yok olmuştur ve
berzah alemi de yok olduğu için nefsler mahşer meydanında ikinci defa dirilen
fizik vücutlara gelerek, her vücut dünyada sevva edildiği ve birlikte bir ömür yaşadığı kendi bedenine
otomatikman tekrar gireceklerdir.
Ruhlar
mı?
78/NEBE-39: Zâlikel yevmul hakk(hakku), femen şâettehaze ilâ
rabbihî meâbâ (meâben).
İşte
o gün (mürşidin eli Hakk'a ulaşmak üzere öpüldüğü ve ona tâbî olunduğu gün),
Hakk günüdür. Dileyen (Allah'a ulaşmayı dileyen) kişi, kendisine Rabbine
ulaştıran (yolu, Sıratı Mustakîm'i) yol ittihaz eder. (Allah'a ulaşan kişiye
Allah) meab (sığınak, melce) olur.
O yaşarken Allaha ulaştırıldı veya
öldükten sonra ölüm melekleri tarafından Allah’a götürüldü.ve Allah ruha meab
yani sığınak oldu.