Öğüten aslında öğütlenen ne çok edim.
Bir rotayı güncelleyip belki elimizin tersiyle ittiğimiz yine de aslımıza vakıf
olduğumuz üstelik iman gücü ile bir bir arındığımız belki bir bir sorguya tabi
tutulduğumuz.
Aşkın öğretici kimliği ve sevginin
bazen muhalif bazense pişkin tedirginliği.
Sevdiğimiz kadar öykünüyoruz aslımıza
aslında öykündüğümüz gerçeklerin dogmasına sorgu sual getirmeden nasipleniyoruz
hatalarımızdan.
Hata denilen ne ola ki hele ki
mizacında insanın farklılık ve farkındalık varken…
Şimdimi teyelliyorum göğüs yakama
aslında iki yakamı bir araya getirmek adına dinginliğimi unuttuğum şunca
kelimeden de nasiplendiğim ölçüde.
Yitireli çok oldu çoğu şeyi. Belki coşkum
belki ant içtiğim dileklerim yine de kıblemde saklı tuttuklarım.
Gün devrildi ve gece arzı endam etti
madem o zaman saf tutan aydınlık kapasın çenesini ve eşlik etsin iç sesime.
Coşkuma vakıfım gece gece hele ki
karşılaştığım şu söz öbeği yok mu…
Derviş misali bir gidip bir geliyorum.
Aklımı ve ruhumu payidar kılansa
nüktedan iç sesim ve attığım tüm taklalar ile ispat ettim ruhumun esnekliğini. Demek
ki yaşamak için hala sebeplerim var.
Kurmaca bir aşka rast geliyorum
derken kurum kurum kurumlanan nidalara içi bol iç seslerin sukutu hayale
uğrattığı ve muhatap olmaktan kaçındığım nice dış ses.
Endamlı bir şiir ısmarlıyorum ilham
perime.
Aslında güne eşlik edecek üç beş
satır karalıyorum bir haleden bir kuyuya düşüyorum aslıma ihanet etmeden ve
kuyudaki tüm yılanları ezip geçiyorum ne de olsa Allah bu kuyunun içinde bile
benimle demek ki ölmem için de sebeplerim var.
Aslında diri varlığımı ölüme götüren
titrek bir ses peyda olan ve eşlik eden yazma güdüsü. Ne yazacağımı bilmeden
çöreklendiğim masa yine geceye eğreti bir tebessüm konduran ışığın alacasında
ben tüm iyi niyetimle boş sayfaya bakmaya bile fırsat bulmadan doldurduğum o
beyaz ruhani fırtına.
Hangi mezada esir düştüm ki?
Hangi aşka yenik düştüm ya da?
Göreceli aşkların basireti bağlanmış
platonik sevdalardan almadığı haz aslında içimizdeki büyüteç yine dünyaya tutup
sevdiğimiz insanları gözümüzde daha da büyüttüğümüz gerçeği.
Dedim ya: eksik olan bir şeyler var.
İster adına coşku deyin isterseniz
kaptıkaçtı bir aşk masalı yine kahramanının kayıplara karıştığı.
Öncemle iştigalim mütemadiyen ve
dumura uğrayan beyanlarım yine maziye dönük yüzümle aslımla iştigal etmenin
getirdiği o üç boyutlu huzursuzluk.
Ne yalan var güncemde ne de hiciv.
Ne tanığım var ne de sanık
meydanlarda.
Tek sorumlu benim madem.
İç sesimi nakşettikçe büyüyen gönül
gözüm ve pervazında tüm sancılarımın kocaman adımlarla büyümeyi erteleyen bir
çocuk.
Aklımla bilfiil meşgulüm aslıma sadık
kalmak adına da rotamı asla değiştirmeden huzura ve mutluluğa yol aldığım…
belki bir kinaye belki bir ritüel belki de hiçlik makamında dolduruşa gelen varlığımla
ayakta kalma mücadelem.
Yoksun kılındığım ne ise asla
umurumda değil ne de olsa idame edenlere saygım belki de ölçüsüz sevgimle boy
göstermekten çekinmediğim.
Çekinceler yüklü olduğum da kocaman
bir gerçek ve bu yüzden kayıplarda olan bir ben ve daha’sını unutup devamını
düne taşıdığım belli ki; içimdeki pınar yine aidiyet duyguma eşlik eden ve
kayıp neşem yine aslıma ihanet edip ihlal edilen haklarımın da tuzağına
düştüğüm.
İğne ile kazdığım kaçıncı kuyu ise
aslında kendime sığınak ve güzergâh yaptığım.
Unutulduğum hangi boyut ise aslında
boyutsuzluğumla asılı kaldığım.
Hayatın yıldırma gücünden
nasiplendiğim kadarıyla; aşkın öldürme gücüne de sahip çıkıp doğurgan kelimeler
nüksediyor bir çırpıda.
Bir gölgeden payıma düşen aslında
aksayan ayağı kaderin ve kederimi güncelleyen iz düşümü yine kelamın.
Yiten çok şey var: coşkum ve
iyimserliğim ve de pembeye boyadığım gökyüzünden kalan siyah gölgeler tıpkı
olumlu olmayı şerh düştüğüm fi tarihinden alacaklı olduğum o yaşam ivmesi.
Bir ıslık çalıp gerisin geri kaçma
ihtimalini de es geçmeden bir penaltıdan nasipleniyor yüreğim ve görmediğim,
duymadığım tüm seslerin ve görüntülerin sahibine derin bir iç sesle nakşeden
iyi dileklerimi gönderiyorum.
Sevginin peyzajı şu taslak.
Aşkın ve sevginin pasajı nice yazı.
Nice dürtü insanlığımı şevk eden.
Nice hatıra yarınlarıma gölge olan.
Ve nice ben az evvel uyutulduğum
istikamette küçük ölçekli bir haritada hangi engebe isem yine aşka ve hayata
meyyal belki de atlas yorgunluğum, şık satırlara serilme isteğimle coşkumu ve
iyimserliğimi talep ettiğim evren hem de çok geç olmadan…